| 1 |
gross |
iğrenç |
adj. |
|
- Are you playing with slime? Gross!
- Balçıkla mı oynuyorsun? İğrenç!
- That's kind of gross.
- Bu biraz iğrenç.
- This is pretty gross.
- Bu oldukça iğrenç.
- This is really gross.
- Bu gerçekten iğrenç.
- It's really gross.
- Gerçekten iğrenç.
- That's kind of gross.
- O biraz iğrenç.
- That bug is gross.
- Bu böcek iğrenç.
- What's the grossest thing you've ever seen eaten in a movie?
- Bir filmde yendiğini gördüğünüz en iğrenç şey nedir?
- Tom is gross.
- Tom iğrenç.
- It is impolite, or even gross, to smell food in Tanzania.
- Tanzanya'da yemek koklamak kabalıktır, hatta iğrençtir.
- You're gross.
- Sen iğrençsin.
- Do you want to see something gross?
- İğrenç bir şey görmek ister misin?
- Tom is gross.
- Tom iğrençtir.
- What's the grossest thing you've ever seen eaten in a movie?
- Şimdiye kadar bir filmde yendiğini gördüğünüz en iğrenç şey nedir?
- Don't be gross.
- İğrenç olma.
- Rat whiskers are gross.
- Fare bıyıkları iğrenç.
- That would be gross.
- Bu iğrenç olurdu.
- Rat whiskers are gross.
- Sıçan bıyıkları iğrençtir.
Show More (16)
|
| 2 |
gross |
gayri safi (miktar/ağırlık) |
n., adj. |
|
- The increase in overseas development aid to an EU average of 0.39% of gross national income is a positive step.
- Yurtdışı kalkınma yardımlarının AB ortalaması olan gayri safi milli gelirin %0,39'una yükseltilmesi olumlu bir adımdır.
- They represent two-thirds of our gross domestic product and jobs.
- Gayri safi yurtiçi hasılamızın ve istihdamın üçte ikisini temsil etmektedirler.
- We might be mistaken in using the gross domestic product per inhabitant as the sole indicator.
- Kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasılayı tek gösterge olarak kullanmakla hata ediyor olabiliriz.
- What will not increase substantially, however, is the Gross Domestic Product of this new enlarged EU.
- Ancak önemli ölçüde artmayacak olan şey, bu yeni genişlemiş AB'nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılasıdır.
- The total payment appropriations provided for in the draft budget amount to 0.98% of Community Gross National Income.
- Bütçe taslağında öngörülen toplam ödeme ödenekleri, Topluluk Gayri Safi Milli Gelirinin %0.98'ine tekabül etmektedir.
- Gross agricultural production volume indices are calculated in constant prices of 1993.
- Gayri safi tarımsalü retim endeksleri, 1993 sabit fiyatlarıyla hesaplanmıştır.
- What will not increase substantially, however, is the Gross Domestic Product of this new enlarged EU.
- Ancak bu yeni genişlemiş AB'nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası önemli ölçüde artmayacaktır.
- According to estimates, the sector accounts for about 2% of the European Union's total gross domestic product.
- Tahminlere göre sektör, Avrupa Birliği'nin toplam gayri safi yurtiçi hasılasının yaklaşık %2'sini oluşturmaktadır.
- I wonder how a government would go about measuring gross national happiness.
- Bir hükümetin gayri safi milli mutluluğu nasıl ölçeceğini merak ediyorum.
Show More (6)
|
| 3 |
gross |
büyük |
adj. |
|
- So it was a gross error for the ruling Big Three to set off before Ghent.
- Dolayısıyla iktidardaki Üç Büyükler'in Gent'ten önce yola çıkmaları büyük bir hataydı.
- That is a gross exaggeration of what the difficulties were.
- Bu, zorlukların ne olduğu konusunda büyük bir abartıdır.
- The CAP with its export subsidies and import protection is a gross barrier to trade justice.
- İhracat sübvansiyonları ve ithalat koruması ile OTP, ticaret adaletinin önünde büyük bir engeldir.
- The CAP with its export subsidies and import protection is a gross barrier to trade justice.
- İhracat sübvansiyonları ve ithalat koruması ile Ortak Tarım Politikası, ticaret adaletinin önünde büyük bir engeldir.
- This is a gross violation of privacy.
- Bu büyük bir mahremiyet ihlali.
- You must be more careful to avoid making a gross mistake.
- Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısınız.
- That's a gross mistake.
- Bu büyük bir hata.
- You must be more careful to avoid making a gross mistake.
- Büyük bir hata yapmaktan kaçınmak için daha dikkatli olmalısın.
- That's a gross mistake.
- Bu çok büyük bir hata.
Show More (6)
|
| 4 |
gross |
iğrenç |
interj. |
|
- You're gross!
- Sen iğrençsin!
Show More (-1)
|
| 5 |
gross |
brüt (ağırlık) |
adj. |
|
- The gross weight of the box of candy is 750 grams.
- Şeker kutusunun brüt ağırlığı 750 gramdır.
Show More (-2)
|
| 6 |
gross |
ağır |
adj. |
|
- The parents were found guilty of gross negligence.
- Ebeveynler ağır ihmalden suçlu bulunmuştur.
Show More (-2)
|
| 7 |
gross |
yağ tulumu gibi |
adj. |
|
- He wasn't just fat; he was positively gross!
- Kilolu olsa yine iyi; düpedüz yağ tulumu gibiydi!
Show More (-2)
|
| 8 |
gross |
brüt |
adj. |
|
- What is your gross income before deductions?
- Kesintilerden önceki brüt geliriniz nedir?
Show More (-2)
|
| 9 |
gross |
brüt |
n. |
|
- Concerning the payment infrastructure, a real time gross settlement system is already in place in Turkey.
- Ödeme altyapısı ile ilgili olarak, bir gerçek zamanlı brüt tasfiye sistemi Türkiye’de mevcuttur.
Show More (-2)
|
| 10 |
gross |
kaba |
adj. |
|
- This is not child pornography but gross and indecent sexual abuse.
- Bu çocuk pornografisi değil, kaba ve uygunsuz cinsel istismardır.
Show More (-2)
|
| 11 |
gross |
bariz |
adj. |
|
- This is a gross violation of privacy.
- Bu gizliliğin bariz bir ihlalidir.
Show More (-2)
|
