hard-working - English Turkish Sentences
English Turkish
hard-working çalışkan adj.
  • We recognise that most of the officials within the Commission are extremely hard-working.
  • Komisyon bünyesindeki görevlilerin çoğunun son derece çalışkan olduğunun farkındayız.
  • He is one of the more diligent and hard-working commissioners.
  • Kendisi en gayretli ve çalışkan komisyon üyelerinden biridir.
  • Tom's wife is hard-working.
  • Tom'un karısı çalışkandır.
Show More (26)
hard-working hamarat adj.
  • Mary is a very hard-working woman.
  • Mary çok hamarat bir kadın.
Show More (-2)