|
- Finally, we shall hear from 'Cardinal' Cohn-Bendit!
- Sonunda 'Kardinal' Cohn-Bendit'ten haber alacağız!
- I want to hear from you, but only good news.
- Sizden haber almak isterim, ama sadece iyi haberleri.
- I think we shouldn't make a decision until we hear from Tom.
- Bence Tom'dan haber alana kadar bir karar vermemeliyiz.
- I wanted to hear from them.
- Onlardan haber almak istedim.
- I expect to hear from Tom soon.
- Tom'dan yakında haber almayı bekliyorum.
- How often do you hear from Tom?
- Tom'dan ne sıklıkla haber alıyorsun?
- I hear from my mother once in a while.
- Arada bir annemden haber alırım.
- Tom can expect to hear from us by the end of the month.
- Tom gelecek ayın sonuna kadar bizden haber almayı bekleyebilir.
- I won't know until I hear from Tom.
- Tom'dan haber alana kadar bilemem.
- I'm waiting to hear from them.
- Onlardan haber almayı bekliyorum.
- I hear from Tom at least once a month.
- Tom'dan ayda en az bir kez haber alırım.
- Tom hears from Mary every now and then.
- Tom zaman zaman Mary'den haber alır.
- New Year's cards provide us with the opportunity to hear from friends and relatives.
- Yeni yıl kartları bize arkadaşlarınızdan ve akrabalarından haber alma fırsatı sunuyor.
- We won't hear from Tom.
- Tom'dan haber alamayacağız.
- I'm not really expecting to hear from Tom.
- Tom'dan haber almayı gerçekten beklemiyorum.
- I'd love to hear from you.
- Sizden haber almak istiyorum.
- Let me hear from you now and again, will you?
- Arada bir senden haber alayım, olur mu?
- We won't hear from Tom.
- Tom'dan haber almayacağız.
- Let me hear from you very soon.
- Çok yakında senden haber alayım.
- I wasn't expecting to hear from you.
- Senden haber almayı beklemiyordum.
- I want to hear from him.
- Ondan haber almak istiyorum.
- I'd like to hear from him.
- Ondan haber almak istiyorum.
- I want to hear from her.
- Ondan haber almak istiyorum.
- She was longing to hear from him.
- Ondan haber almaya hasret kalmıştı.
- When did you last hear from Tom?
- Tom'dan en son ne zaman haber aldın?
- I wanted to hear from Tom.
- Tom'dan haber almak istedim.
- Did you hear from Fadil again?
- Fadıl'dan bir daha haber aldın mı?
- I'm still waiting to hear from Tom.
- Ben hala Tom'dan haber almayı bekliyorum.
- Tom hears from Mary every now and then.
- Tom arada sırada Mary'den haber alır.
- We won't hear from him.
- Ondan haber almayacağız.
- I think we shouldn't make a decision until we hear from Tom.
- Sanırım Tom'dan haber alana kadar karar vermemeliyiz.
- I hear from him every now and then.
- Arada sırada ondan haber alıyorum.
- I hear from Tom at least once a month.
- Tom'dan en az ayda bir kez haber alıyorum.
- If you hear from Tom, give me a call.
- Tom'dan haber alırsanız, beni arayın.
- I seldom hear from Tom.
- Tom'dan nadiren haber alırım.
- I expect to hear from Tom soon.
- Yakında Tom'dan haber alacağımı umuyorum.
- I have been hoping to hear from you.
- Sizden haber almayı umuyorum.
- I was hoping to hear from you.
- Senden haber almayı umuyordum.
- We're waiting to hear from Tom.
- Tom'dan haber almayı bekliyoruz.
- Let's wait till we hear from Tom.
- Tom'dan haber alıncaya kadar bekleyelim.
- I didn't hear from her for a week.
- Bir hafta boyunca ondan haber alamadım.
- Tom wants to hear from you.
- Tom senden haber almak istiyor.
- I was surprised to hear from Tom.
- Tom'dan haber alınca şaşırdım.
- I hear from my mother once in a while.
- Ara sıra annemden haber alıyorum.
- I seldom hear from Tom.
- Ben nadiren Tom'dan haber alırım.
- I'd like to hear from her.
- Ondan haber almak istiyorum.
- I wanted to hear from him.
- Ondan haber almak istedim.
- Do you hear from her often?
- Ondan sık sık haber alıyor musun?
- We won't hear from them.
- Onlardan haber almayacağız.
- I hear from him once in a while.
- Arada bir ondan haber alıyorum.
- I hope it won't be long before I hear from her.
- Çok geçmeden ondan haber alacağımı umuyorum.
- How often do you hear from Tom?
- Tom'dan ne sıklıkta haber alıyorsun?
- I'm waiting to hear from her.
- Ondan haber almayı bekliyorum.
- I hope to hear from you soon.
- Kısa sürede sizden haber almayı umuyorum.
- I hope it won't be long before I hear from Tom.
- Umarım Tom'dan haber almam uzun sürmez.
- I want to hear from you, but only good news.
- Senden haber almak istiyorum ama sadece iyi haber.
- Tom wanted to hear from you.
- Tom senden haber almak istedi.
- Because I didn't hear from him, I wrote to him again.
- Ondan haber alamadığım için tekrar yazdım.
- Do you hear from her often?
- Ondan sık sık haber alır mısın?
- You will soon hear from him.
- Yakında ondan haber alacaksınız.
- I've been hoping to hear from you.
- Sizden haber almayı umuyorum.
- Stay put until you hear from me.
- Benden haber alana kadar burada kal.
- If you hear from Tom, give me a call.
- Tom'dan haber alırsan, beni ara.
- We won't hear from him.
- Ondan haber alamayacağız.
- I'm waiting to hear from him.
- Ondan haber almayı bekliyorum.
- If you hear from Jenny, could you tell her I would like to see her?
- Jenny'den haber alırsan, onu görmek istediğimi ona söyler misin?
- If we decide to hire you, you will hear from us.
- Eğer seni işe almaya karar verirsek, bizden haber alacaksın.
- We won't hear from her.
- Ondan haber almayacağız.
- Let me hear from you very soon.
- Çok yakında sizden haber alayım.
- Do you often hear from Tom?
- Tom'dan sık sık haber alıyor musun?
- I thought I'd never hear from you again.
- Senden bir daha haber alamayacağımı sanmıştım.
- I'm waiting to hear from Tom.
- Tom'dan haber almayı bekliyorum.
- I'd like to hear from them.
- Onlardan haber almak istiyorum.
- Stay put until you hear from me.
- Benden haber alıncaya kadar kımıldama.
- I hear from her once in a while.
- Arada bir ondan haber alıyorum.
- I hear from him every now and then.
- Ara sıra ondan haber alıyorum.
- New Year's cards provide us with the opportunity to hear from friends and relatives.
- Yeni yıl kartları bize arkadaşlarımızdan ve akrabalarımızdan haber alma fırsatı sağlar.
- She was longing to hear from him.
- Ondan haber almaya can atıyordu.
- You will soon hear from him.
- Yakında ondan haber alacaksın.
- I'm sure Tom would want to hear from you.
- Eminim Tom senden haber almak isteyecektir.
- Tom hoped he might hear from Mary.
- Tom, Mary'den haber alabileceğini umdu.
- I wanted to hear from her.
- Ondan haber almak istedim.
- If we decide to hire you, you will hear from us.
- Sizi işe almaya karar verirsek, bizden haber alırsınız.
- Tom hears from Mary once in a while.
- Tom arada bir Mary'den haber alır.
- We won't hear from them.
- Onlardan haber alamayacağız.
- I'd like to hear from you.
- Senden haber almak istiyorum.
- Tom hoped he might hear from Mary.
- Tom Mary'den haber alabileceğini umuyordu.
- I hope it won't be long before I hear from her.
- Umarım çok geçmeden ondan haber alırım.
- I'm not making a decision until I hear from Tom.
- Tom'dan haber alana kadar bir karar vermeyeceğim.
- I was surprised to hear from Tom.
- Tom'dan haber aldığıma şaşırdım.
- I hope it won't be long before I hear from her.
- Çok geçmeden ondan haber alacağımızı umuyorum.
- Tom wanted to hear from you.
- Tom sizden haber almak istiyordu.
- I hope to hear from you soon.
- Umarım yakında senden haber alırım.
- I want to hear from you.
- Senden haber almak istiyorum.
- If you hear from Jenny, could you tell her I would like to see her?
- Jenny'den haber alırsan, onu görmek istediğimi söyler misin?
- I hope to hear from you.
- Sizden haber almayı umuyorum.
- When did you last hear from Tom?
- Tom'dan en son ne zaman haber aldınız?
- Let's wait till we hear from Tom.
- Tom'dan haber alana kadar bekleyelim.
- You'll soon hear from Tom.
- Yakında Tom'dan haber alacaksın.
- Tom hears from Mary once in a while.
- Tom arada bir Mary'den haber alıyor.
- I've been hoping to hear from you.
- Sizden haber almayı umuyordum.
- We won't hear from her.
- Ondan haber alamayacağız.
- I hear from him once in a while.
- Ara sıra ondan haber alırım.
- Do you often hear from him?
- Ondan sık sık haber alıyor musun?
- Because I didn't hear from him, I wrote to him again.
- Ondan haber almadığım için ona tekrar yazdım.
Show More (102)
|