|
- If you really want to impress, this is the hotel for you.
- Eğer gerçekten etkilemek istiyorsanız, bu otel tam size göre.
- I was impressed by how well Tom could speak French.
- Tom'un bu kadar iyi Fransızca konuşabilmesi beni çok etkiledi.
- Tom really impressed us.
- Tom gerçekten bizi etkiledi.
- She was always trying to impress her father.
- O, her zaman babasını etkilemeye çalışıyordu.
- Why would Tom want to impress Mary?
- Tom neden Mary'yi etkilemeye çalışıyor?
- Why would he want to impress me?
- O neden beni etkilemek ister ki?
- It'll be very hard to impress Tom.
- Tom'u etkilemek çok zor olacak.
- You don't have to try to impress me.
- Beni etkilemeye çalışmak zorunda değilsin.
- Your CV has really impressed me.
- Özgeçmişin beni gerçekten etkiledi.
- I think you impressed Tom.
- Bence Tom'u etkilediniz.
- Your CV has really impressed me.
- Özgeçmişiniz beni gerçekten etkiledi.
- I was deeply impressed by the scenery.
- Manzara beni derinden etkiledi.
- Tom didn't impress me.
- Tom beni etkilemedi.
- I'm not trying to impress her.
- Onu etkilemeye çalışmıyorum.
- Tom wanted to impress his friends.
- Tom arkadaşlarını etkilemek istiyordu.
- Tom really impressed me.
- Tom beni gerçekten etkiledi.
- Tom spent all his money on a car just to impress girls.
- Tom sırf kızları etkilemek için bütün parasını bir arabaya harcadı.
- I think that he's trying to impress the girl who lives next door.
- Sanırım yan dairede yaşayan kızı etkilemeye çalışıyor.
- I didn't impress them.
- Onları etkilemedim.
- Tom wanted to impress his friends.
- Tom arkadaşlarını etkilemek istedi.
- We were trying to impress them.
- Onları etkilemeye çalışıyorduk.
- Tom seemed to be trying to impress Mary.
- Tom Mary'yi etkilemeye çalışıyor gibi görünüyordu.
- Tom thought he could impress Mary.
- Tom, Mary'yi etkileyebileceğini düşündü.
- You don't need to impress me!
- Beni etkilemene gerek yok!
- You don't have to impress me.
- Beni etkilemek zorunda değilsin.
- We need to impress Tom.
- Tom'u etkilememiz gerekiyor.
- She's easy to impress.
- Onu etkilemek kolay.
- Tom really impressed us.
- Tom bizi gerçekten etkiledi.
- Tom isn't easy to impress.
- Tom'u etkilemek kolay değil.
- I really want to impress him.
- Onu gerçekten etkilemek istiyorum.
- I want to learn to speak Hawaiian, so I can impress my girlfriend.
- Kız arkadaşımı etkileyebilmek için Hawaii dili konuşmayı öğrenmek istiyorum.
- How am I going to impress them?
- Onları nasıl etkileyeceğim?
- Tom is easy to impress.
- Tom'u etkilemek kolaydır.
- We really want to impress Tom.
- Tom'u gerçekten etkilemek istiyoruz.
- I need to impress her.
- Onu etkilemeliyim.
- I think Tom impressed them.
- Bence Tom onları etkiledi.
- I think Tom is trying to impress you.
- Sanırım Tom seni etkilemeye çalışıyor.
- What impressed you the most?
- Seni en çok ne etkiledi?
- This book profoundly impressed me.
- Bu kitap beni derinden etkiledi.
- I think Tom is trying to impress you.
- Bence Tom seni etkilemeye çalışıyor.
- I was trying to impress them.
- Onları etkilemeye çalışıyordum.
- I think you impressed them.
- Onları etkilediğini düşünüyorum.
- Tom is trying to impress you.
- Tom seni etkilemeye çalışıyor.
- You really impressed us.
- Bizi gerçekten etkiledin.
- I'm not trying to impress him.
- Onu etkilemek için çalışmıyorum.
- I think you impressed Tom.
- Sanırım Tom'u etkiledin.
- You may impress me, but you'll never impress Tom.
- Beni etkileyebilirsin ama Tom'u asla etkilemeyeceksin.
- Tom was trying to impress you.
- Tom seni etkilemeye çalışıyordu.
- I think I impressed him.
- Onu etkilediğimi düşünüyorum.
- Sami felt he could impress Layla.
- Sami, Layla'yı etkileyebileceğini hissetti.
- He impressed me with his magic tricks.
- Sihirbazlık numaralarıyla beni etkiledi.
- I'm not trying to impress Tom.
- Tom'u etkilemeye çalışmıyorum.
- You don't have to try so hard to impress me.
- Beni etkilemek için bu kadar uğraşmana gerek yok.
- I think I impressed you.
- Seni etkilediğimi düşünüyorum.
- I wanted to impress you.
- Seni etkilemek istiyordum.
- His speech impressed us very much.
- Onun konuşması bizi çok etkiledi.
- I think I impressed you.
- Sanırım sizi etkiledim.
- I'm trying to impress him.
- Onu etkilemeye çalışıyorum.
- You sure impressed Tom.
- Kesinlikle Tom'u etkiledin.
- Tom sure impressed my parents.
- Tom kesinlikle ebeveynlerimi etkiledi.
- No matter how much you try to impress her, she just ignores you.
- Onu ne kadar etkilemeye çalışırsan çalış, seni görmezden geliyor.
- I think that Tom impressed them.
- Tom'un onları etkilediğini düşünüyorum.
- He tries to impress his friends.
- O, arkadaşlarını etkilemeye çalışır.
- It impressed me much.
- Bu beni çok etkiledi.
- Tom tried to impress Mary by driving very fast on the Autobahn, but it didn't work.
- Tom otobanda çok hızlı araba kullanarak Mary'yi etkilemeye çalıştı ama işe yaramadı.
- Mary wanted to impress her friends.
- Mary, arkadaşlarını etkilemek istedi.
- Tom tried to impress Mary by driving very fast.
- Tom çok hızlı araba kullanarak Mary'yi etkilemeye çalıştı.
- Tom has been trying hard to impress his father.
- Tom babasını etkilemek için çok çalışıyor.
- I wanted to impress her.
- Onu etkilemek istedim.
- I think Tom has been trying to impress me.
- Sanırım Tom beni etkilemeye çalışıyor.
- We need to impress them.
- Bizim onları etkilememiz gerekir.
- Tom isn't trying to impress you.
- Tom sizi etkilemeye çalışmıyor.
- Tom was trying to impress Mary.
- Tom, Mary'yi etkilemeye çalışıyordu.
- Tom tried to impress Mary.
- Tom, Mary'yi etkilemeyi denedi.
- I was trying to impress Tom.
- Tom'u etkilemeye çalışıyordum.
- Tom seems to be trying to impress the new manager.
- Tom yeni müdürü etkilemeye çalışıyor gibi görünüyor.
- I don't think I impressed Tom.
- Tom'u etkilediğimi sanmıyorum.
- Tom said he thought he could impress Mary.
- Tom, Mary'yi etkileyebileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom isn't trying to impress you.
- Tom seni etkilemeye çalışmıyor.
- Sami tried to impress Layla.
- Sami Layla'yı etkilemeye çalıştı.
- We were deeply impressed by the lecturer's eloquent speech.
- Konuşmacının etkili konuşması bizi derinden etkiledi.
- She was dressed to impress.
- Etkilemek için giyinmişti.
- It's easy to impress Tom.
- Tom'u etkilemek kolaydır.
- You don't impress me.
- Beni etkilemedin.
- Sami felt he could impress Layla.
- Sami Layla'yı etkileyebileceğini düşündü.
- I hope I can impress my boss.
- Umarım patronumu etkileyebilirim.
- How are we going to impress them?
- Onları nasıl etkileyeceğiz?
- I really want to impress Tom.
- Gerçekten Tom'u etkilemek istiyorum.
- Tom wanted to impress Mary.
- Tom, Mary'yi etkilemek istedi.
- I wanted to impress Tom.
- Tom'u etkilemek istedim.
- Tom is hard to impress.
- Tom'u etkilemek zordur.
- Tom isn't trying to impress anyone.
- Tom kimseyi etkilemeye çalışmıyor.
- I didn't impress them.
- Onları etkileyemedim.
- Tom is trying to impress Mary.
- Tom, Mary'yi etkilemeye çalışıyor.
- Tom knew that he wouldn't be able to dance well enough to impress Mary.
- Tom, Mary'yi etkileyecek kadar iyi dans edemeyeceğini biliyordu.
- I need to impress him.
- Benim onu etkilemem gerekir.
- What impresses you most about Tom?
- Tom hakkında seni en çok ne etkiliyor?
- I need to impress Tom.
- Tom'u etkilemem gerekiyor.
- I think I impressed them.
- Sanırım onları etkiledim.
- I think I impressed her.
- Onu etkilediğimi düşünüyorum.
- Tom isn't trying to impress anyone.
- Tom hiç kimseyi etkilemeye çalışmıyor.
- Tom's paintings didn't impress me at all.
- Tom'un resimleri beni hiç etkilemedi.
- I was trying to impress her.
- Ben onu etkilemeye çalışıyordum.
- Sami tried to impress Layla.
- Sami, Leyla'yı etkilemeye çalıştı.
- I'm not trying to impress them.
- Onları etkilemeye çalışmıyorum.
- Tom is hard to impress, isn't he?
- Tom'u etkilemek zor, değil mi?
- Why would he want to impress her?
- Neden onu etkilemek istesin ki?
- Tom is easy to impress, isn't he?
- Tom etkilemek kolay, değil mi?
- Tom wasn't easy to impress.
- Tom'u etkilemek kolay değildi.
- Tom is a pretty hard guy to impress.
- Tom etkilemek için oldukça zor bir adam.
- Tom wanted to impress his friends, but he just made a fool of himself.
- Tom arkadaşlarını etkilemek istedi ama kendini aptal durumuna düşürdü.
- Mary wanted to impress her friends.
- Mary arkadaşlarını etkilemek istedi.
- Who's Tom trying to impress?
- Tom kimi etkilemeye çalışıyor?
- That's what really impressed me.
- Beni gerçekten etkileyen de buydu.
- Tom tried to impress Mary.
- Tom, Mary'yi etkilemeye çalıştı.
- I think we impressed Tom.
- Sanırım Tom'u etkiledik.
- It's hard to impress Tom.
- Tom'u etkilemek zor.
- I think I impressed Tom.
- Sanırım Tom'u etkiledim.
- Your skill impresses me.
- Yeteneğin beni etkiliyor.
- She was always trying to impress her father.
- Her zaman babasını etkilemeye çalışırdı.
- I was trying to impress them.
- Ben onları etkilemeye çalışıyordum.
- It's not clear who Tom was trying to impress.
- Tom'un kimi etkilemeye çalıştığı açık değil.
- I think we impressed them.
- Bence onları etkiledik.
- I'm not trying to impress him.
- Onu etkilemeye çalışmıyorum.
- Tom was trying to impress Mary.
- Tom, Mary'yi etkilemeye çalıştı.
- No matter how much you try to impress her, she just ignores you.
- Onu ne kadar etkilemeye çalışırsan çalış o sadece seni görmezden gelir.
- He's easy to impress.
- Onu etkilemek kolay.
- We're trying to impress Tom.
- Tom'u etkilemeye çalışıyoruz.
- I want to impress everyone.
- Herkesi etkilemek istiyorum.
- I really want to impress Tom.
- Tom'u gerçekten etkilemek istiyorum.
- What impressed Tom the most?
- Tom'u en çok ne etkiledi?
- The girl's ability to speak four languages fluently impressed me.
- Kızın dört dili akıcı bir şekilde konuşabilmesi beni etkiledi.
- I'm not trying to impress you.
- Seni etkilemeye çalışmıyorum.
- He impressed me with his magic tricks.
- O beni sihirli numaralarla etkiledi.
- Mary said she thought she could impress Tom.
- Mary, Tom'u etkileyebileceğini düşündüğünü söyledi.
- You really impressed me.
- Beni gerçekten etkiledin.
- The thing that impressed me the most in China was the Chinese.
- Çin'de beni en çok etkileyen şey Çinliler oldu.
- Tom impressed me.
- Tom beni etkiledi.
- I'm trying to impress her.
- Onu etkilemeye çalışıyorum.
- That doesn't impress me.
- Bu beni etkilemiyor.
- Tom is a pretty tough guy to impress.
- Tom etkilemesi oldukça zor bir adam.
- I need to impress Tom.
- Tom'u etkilemem lazım.
- Tom could sense that Mary was trying to impress him.
- Tom, Mary'nin onu etkilemeye çalıştığını hissedebiliyordu.
- Tom's singing really impressed me.
- Tom'un şarkı söylemesi beni gerçekten etkiledi.
- I impressed Tom, I think.
- Sanırım Tom'u etkiledim.
- Tom also impressed me.
- Tom da beni etkiledi.
- You don't have to try to impress me.
- Beni etkilemeye çalışmana gerek yok.
- How am I going to impress Tom?
- Tom'u nasıl etkileyeceğim?
- Why would Tom want to impress me?
- Tom neden beni etkilemek istesin ki?
- You sure impressed Tom.
- Tom'u etkilediğine eminim.
- What impressed you most?
- Seni en çok ne etkiledi?
- You may impress me, but you'll never impress Tom.
- Beni etkileyebilirsin ama Tom'u asla etkileyemezsin.
- You really impressed us.
- Gerçekten bizi etkiledin.
- You impress me!
- Beni etkiliyorsun!
- Tom is a pretty tough guy to impress.
- Tom etkilemek için oldukça sert bir adam.
- I wanted to impress you.
- Sizi etkilemek istedim.
- We need to impress Tom.
- Tom'u etkilemeliyiz.
- How are we going to impress Tom?
- Tom'u nasıl etkileyeceğiz?
- He tried to impress her.
- Onu etkilemeye çalıştı.
- Do you want to impress me?
- Beni etkilemek ister misin?
- Tom isn't trying to impress Mary.
- Tom, Mary'yi etkilemeye çalışmıyor.
- I really want to impress them.
- Onları gerçekten etkilemek istiyorum.
- You never cease to impress me.
- Beni etkilemekten asla vazgeçmiyorsun.
- It's easy to impress Tom.
- Tom'u etkilemek kolay.
- Tom is a pretty hard guy to impress.
- Tom etkilemesi oldukça zor bir adam.
- Tom is easy to impress.
- Tom'u etkilemek kolay.
- I think I impressed him.
- Sanırım onu etkiledim.
- I'm trying to impress Tom.
- Tom'u etkilemeye çalışıyorum.
- Why would Tom want to impress Mary?
- Tom neden Mary'yi etkilemek istesin ki?
- Tom did it just to impress Mary.
- Tom bunu sadece Mary'yi etkilemek için yaptı.
- We're not trying to impress them.
- Onları etkilemeye çalışmıyoruz.
- I need to impress them.
- Onları etkilemeliyim.
- I think what impressed me most was the way Tom could talk to just about anyone.
- Sanırım beni en çok etkileyen şey Tom'un herkesle konuşabilmesiydi.
- Tom is not easy to impress.
- Tom'u etkilemek kolay değildir.
- I'm not trying to impress anyone.
- Ben kimseyi etkilemeye çalışmıyorum.
- Tom's designs didn't impress me much.
- Tom'un tasarımları beni çok etkilemedi.
- She tried to impress him.
- Onu etkilemeye çalıştı.
- I wanted to impress you.
- Seni etkilemek istedim.
- Layla always dressed to impress.
- Leyla hep etkilemek için giyiniyordu.
- It's not clear who Tom was trying to impress.
- Tom'un kimi etkilemeye çalıştığı belli değil.
- The United States tries to impress the world with its weapons.
- Birleşik Devletler silahlarıyla dünyayı etkilemeye çalışıyor.
- I think that Tom impressed them.
- Bence Tom onları etkiledi.
- The United States tries to impress the world with its weapons.
- Amerika Birleşik Devletleri, silahlarıyla dünyayı etkilemeye çalışır.
- He tried to impress her.
- Onu etkilemeyi denedi.
- You don't impress me.
- Beni etkilemiyorsun.
- I really want to impress her.
- Onu gerçekten etkilemek istiyorum.
- What impressed me was the blue sky.
- Beni etkileyen şey mavi gökyüzü oldu.
- You're not impressing me.
- Beni etkilemiyorsun.
- I need to impress him.
- Onu etkilemeliyim.
- We're not trying to impress Tom.
- Tom'u etkilemeye çalışmıyoruz.
- How did you manage to impress Tom?
- Tom'u etkilemeyi nasıl başardın?
- I think you impressed them.
- Bence onları etkilediniz.
- You don't have to try so hard to impress me.
- Beni etkilemek için bu kadar çok uğraşmak zorunda değilsin.
- I thought Tom was trying to impress me.
- Tom'un beni etkilemeye çalıştığını sanıyordum.
- His courage impressed me enough for me to trust him.
- Cesareti beni ona güvenmem için yeterince etkiledi.
- He tries to impress his friends.
- Arkadaşlarını etkilemeye çalışıyor.
- I thought Tom was trying to impress me.
- Tom'un beni etkilemeye çalıştığını düşündüm.
- We were trying to impress Tom.
- Tom'u etkilemeye çalışıyorduk.
- His speech impressed us very much.
- Konuşması bizi çok etkiledi.
- I need to impress Tom.
- Tom'u etkilemeliyim.
- I think Tom has been trying to impress me.
- Sanırım Tom beni etkilemeye çalışıyordu.
- What impressed me most was the blue sky.
- Beni en çok etkileyen şey mavi gökyüzüydü.
- Tom seemed to be trying to impress Mary.
- Tom, Mary'yi etkilemeye çalışıyor gibiydi.
- Why would Tom want to impress me?
- Neden Tom beni etkilemek istiyor?
- That will impress Tom.
- Bu Tom'u etkileyecektir.
- How am I going to impress him?
- Onu nasıl etkileyeceğim?
- Dogs' faithfulness impresses us.
- Köpeklerin sadakati bizi etkiliyor.
- Tom's sexual abilities impressed Mary.
- Tom'un cinsel yetenekleri Mary'yi etkiledi.
- Long bibliographies don't impress anyone.
- Uzun bibliyografyalar kimseyi etkilemez.
- I think we impressed them.
- Onları etkilediğimizi düşünüyorum.
- I impressed Tom, I think.
- Tom'u etkiledim sanırım.
- How are we going to impress them?
- Biz onları nasıl etkileyeceğiz?
- Tom sure impressed my parents.
- Tom ailemi çok etkiledi.
- I was trying to impress her.
- Onu etkilemeye çalışıyordum.
- Tom certainly impressed the judges.
- Tom kesinlikle jüriyi etkiledi.
- Tom is easy to impress, isn't he?
- Tom'u etkilemek kolay, değil mi?
- How am I going to impress her?
- Onu nasıl etkileyeceğim?
- What impressed me most was the blue sky.
- Beni en çok etkileyen masmavi gökyüzüydü.
- We really want to impress them.
- Biz gerçekten onları etkilemek istiyoruz.
- What impressed you the most?
- Seni en fazla ne etkiledi?
- I need to impress them.
- Benim onları etkilemem gerekir.
- Tom tried to impress his boss.
- Tom patronunu etkilemeye çalıştı.
- Tom certainly impressed the judges.
- Tom kesinlikle yargıçları etkiledi.
- We really want to impress them.
- Onları gerçekten etkilemek istiyoruz.
- Tom is not easy to impress.
- Tom'u etkilemek kolay değil.
- Why would he want to impress me?
- Neden beni etkilemek istesin ki?
- What impresses you most about Tom?
- Tom'da seni en çok etkileyen şey nedir?
- Why would he want to impress her?
- Neden onu etkilemek ister ki?
- He's easy to impress.
- Onu etkilemek kolaydır.
- Tom tried to impress a girl.
- Tom bir kızı etkilemeye çalıştı.
- Tom tried to impress Mary by driving very fast.
- Tom çok hızlı sürerek Mary'yi etkilemeye çalıştı.
- Tom tried to impress the girls.
- Tom kızları etkilemeye çalıştı.
- I have to impress Tom.
- Ben Tom'u etkilemek zorundayım.
- Tom tried to impress his friends.
- Tom arkadaşlarını etkilemeye çalıştı.
- Are you still trying to impress Tom?
- Hâlâ Tom'u etkilemeye mi çalışıyorsun?
- We need to impress them.
- Onları etkilemeliyiz.
- I think I impressed her.
- Sanırım onu etkiledim.
- Diana's singing impressed him so much that he asked her to sing on the radio.
- Diana'nın şarkı söylemesi onu o kadar etkiledi ki, ondan radyoda şarkı söylemesini istedi.
- Who are you trying to impress?
- Kimi etkilemeye çalışıyorsun?
- The applicant impressed the examiner favorably.
- Başvuru sahibi, sınav görevlisini olumlu etkiledi.
- I think I impressed them.
- Onları etkilediğimi düşünüyorum.
- I was just trying to impress him.
- Ben yalnızca onu etkilemeye çalışıyordum.
- It impressed me much.
- Beni çok etkiledi.
- Are you trying to impress me?
- Beni etkilemeye mi çalışıyorsun?
- Tom's designs didn't impress me much.
- Tom'un tasarımları beni pek etkilemedi.
- That will impress Tom.
- Bu Tom'u etkileyecek.
- That doesn't impress me.
- O beni etkilemiyor.
- Tom did that just to impress Mary.
- Tom bunu Mary'yi etkilemek için yaptı.
- She's not easy to impress.
- Onu etkilemek kolay değildir.
- She's easy to impress.
- Onu etkilemek kolaydır.
- I'm trying to impress them.
- Onları etkilemeye çalışıyorum.
- I have to impress Tom.
- Tom'u etkilemek zorundayım.
- Do you want to impress me?
- Beni etkilemek mi istiyorsun?
- I really want to impress her.
- Gerçekten onu etkilemek istiyorum.
- Tom has been trying hard to impress his father.
- Tom babasını etkilemek için çok uğraşıyor.
- I was trying to impress him.
- Onu etkilemeye çalışıyordum.
- I was most impressed by his good behavior.
- İyi davranışları beni çok etkiledi.
- Tom is hard to impress.
- Tom'u etkilemek zor.
- Tom doesn't impress me.
- Tom beni etkilemiyor.
- Tom's singing really impressed me.
- Tom'un şarkı söylemesi gerçekten beni etkiledi.
- I hope I can impress Tom.
- Umarım Tom'u etkileyebilirim.
Show More (258)
|