|
- Canceling the meeting made a very bad impression.
- Toplantıyı iptal etmeniz çok kötü bir izlenim bıraktı.
- If this does not work, it will create a negative impression.
- Bu işe yaramazsa, olumsuz bir izlenim yaratacaktır.
- As a parliamentarian, I can confirm the accuracy of this impression.
- Bir parlamenter olarak bu izlenimin doğruluğunu teyit edebilirim.
- My personal impression is that this is not yet the case.
- Kişisel izlenimim henüz durumun böyle olmadığı yönünde.
- Anyone visiting Lebanon has the distinct impression that it is still in search of cohesion and an identity.
- Lübnan'ı ziyaret eden herkes, ülkenin hala bir bütünlük ve kimlik arayışı içinde olduğu izlenimini edinir.
- Reading this report, one is given the morbid impression that any pregnancy is necessarily a crisis.
- Bu rapor okunduğunda her hamileliğin mutlaka bir kriz olduğu gibi hastalıklı bir izlenim edinilmektedir.
- But an impression has been created.
- Ancak bir izlenim yaratılmıştır.
- I had gained the impression that a real opening up, a genuine dialogue on human rights was actually going to take place.
- İnsan hakları konusunda gerçek bir açılımın, gerçek bir diyaloğun gerçekleşeceği izlenimini edinmiştim.
- This phrase could give the wrong impression.
- Bu ifade yanlış bir izlenim yaratabilir.
- It is my impression that this intolerable situation is not manifesting itself in Greece alone.
- Edindiğim izlenime göre bu tahammül edilemez durum sadece Yunanistan'da kendini göstermiyor.
- The impression we get is very different from what he said in this House today.
- Edindiğimiz izlenim, bugün bu Mecliste söylediklerinden çok farklı.
- What an impression you have given the other MEPs of me!'
- Diğer AP üyelerine benim hakkımda nasıl bir izlenim verdiniz!
- It is, unfortunately, my impression that most evaluations are simply binned.
- Ne yazık ki benim izlenimim, çoğu değerlendirmenin basitçe çöpe atıldığı yönünde.
- Labelling these products, however, does create such an impression.
- Ancak bu ürünlerin etiketlenmesi böyle bir izlenim yaratıyor.
- I have the impression that the Committee's proposals will be widely endorsed tomorrow.
- Komite'nin önerilerinin yarın geniş ölçüde kabul göreceği izlenimine sahibim.
- Tourism policy often gives a fragmented and chaotic impression.
- Turizm politikası genellikle parçalı ve kaotik bir izlenim vermektedir.
- The impression is given that it is a counter-strategy in response to the USA.
- Bunun ABD'ye yanıt olarak bir karşı strateji olduğu izlenimi veriliyor.
- My impression is that the proposed system for formulating opinions would be favourably received by the business world.
- Benim izlenimim, görüş oluşturmak için önerilen sistemin iş dünyası tarafından olumlu karşılanacağı yönündedir.
- That would naturally make a very odd impression.
- Bu da doğal olarak çok tuhaf bir izlenim yaratıyor.
- We have the impression that the task is enormous, that there is a timetable to be created.
- Görevin çok büyük olduğu ve oluşturulması gereken bir zaman çizelgesi olduğu izlenimine sahibiz.
- Mr Markov's excellent report creates the impression that the Bank really is a great success.
- Sayın Markov'un mükemmel raporu, Banka'nın gerçekten büyük bir başarı olduğu izlenimini yaratıyor.
- Too often we are left with the impression of a Commission that is a spectator rather than a powerful actor.
- Çoğu zaman güçlü bir aktörden ziyade seyirci konumunda olan bir Komisyon izlenimi ediniyoruz.
- We do not know what is behind them, because we do not have the impression that there is any further message behind them.
- Bunların arkasında ne olduğunu bilmiyoruz çünkü bunların arkasında başka bir mesaj olduğu izlenimine sahip değiliz.
- The impression has been given that only reproductive cloning is banned.
- Sadece üreme amaçlı klonlamanın yasaklandığı izlenimi verilmiştir.
- This gives a very amateurish impression.
- Bu çok amatörce bir izlenim veriyor.
- My impression is that the Member States have not only grasped that, but that they are also acting accordingly.
- Benim izlenimim Üye Devletlerin bunu kavramakla kalmayıp aynı zamanda buna uygun hareket ettikleri yönündedir.
- My personal impression is that this is not yet the case.
- Benim kişisel izlenimim henüz durumun böyle olmadığı yönünde.
- The impression that many of us have is that the discussions are taking place behind closed doors.
- Birçoğumuzun sahip olduğu izlenim, tartışmaların kapalı kapılar ardında gerçekleştiği yönündedir.
- It is equally important and vital to avoid giving that impression.
- Bu izlenimi vermekten kaçınmak da aynı derecede önemli ve hayatidir.
- It is my impression that everyone from the Asian countries and the European countries were pleased with the summit.
- Benim izlenimime göre Asya ülkelerinden ve Avrupa ülkelerinden herkes zirveden memnun kaldı.
- Singling out free and democratic states gives a one-sided impression.
- Özgür ve demokratik devletleri ayırmak tek taraflı bir izlenim yaratır.
- Concerning the real problem, we should not get the wrong impression about proportions.
- Gerçek sorunla ilgili olarak oranlar konusunda yanlış bir izlenime kapılmamalıyız.
- I want to make a good impression on your parents.
- Annen ve baban üzerinde iyi bir izlenim bırakmak istiyorum.
- I didn't mean to give you that impression.
- Sana o izlenimi vermek istememiştim.
- Tell me your impression of this book.
- Bana bu kitap hakkındaki izlenimlerini anlat.
- He makes an unfavorable impression.
- O, olumsuz bir izlenim bırakıyor.
- Tom made a good impression.
- Tom iyi bir izlenim bıraktı.
- Tom made a poor impression.
- Tom kötü bir izlenim bıraktı.
- And what, do I give off the impression that I am unable to take care of myself?
- Ne yani, kendi başımın çaresine bakamayacakmışım gibi bir izlenim mi bırakıyorum?
- That's my impression, too.
- Benim izlenimim de bu.
- I think I made a good impression.
- Sanırım iyi bir izlenim bıraktım.
- Tell me your impression of this book.
- Bana bu kitabın sendeki izlenimini söyle.
- Tom didn't want to give the wrong impression.
- Tom yanlış bir izlenim vermek istemedi.
- What was your impression?
- Sizin izleniminiz neydi?
- She left the impression of a person open to everything.
- O her şeye açık bir kişi izlenimi bıraktı.
- I see you made a good impression.
- İyi bir izlenim bıraktığını görüyorum.
- My impression of this government is that they need a more forceful economic policy, otherwise they'll encounter large problems in the future.
- Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.
- I didn't mean to give that impression.
- O izlenimi vermek istemedim.
- My impression of America is very good.
- Amerika hakkındaki izlenimim çok iyi.
- What is your impression of the United States?
- Birleşik Devletlerle ilgili izlenimin nedir?
- What's your impression of them?
- Onlar hakkında izlenimin nedir?
- I want to make a good impression on your parents.
- Ailen üzerinde iyi bir izlenim bırakmak istiyorum.
- It sounds like he made quite an impression on you.
- Görünüşe göre o da senin üzerinde iyi bir izlenim bırakmış.
- You're making a good impression.
- İyi bir izlenim bırakıyorsun.
- I wouldn't want you to get the wrong impression about me.
- Benim hakkımda yanlış bir izlenim almanızı istemem.
- He seems to have made quite an impression on you.
- Senin üzerinde iyi bir izlenim bırakmış gibi görünüyor.
- You've made quite an impression.
- Oldukça iyi bir izlenim bıraktın.
- He makes a bad impression.
- Kötü bir izlenim bırakıyor.
- Give me your impression of this book.
- Bana bu kitap hakkındaki izlenimlerinizi anlatın.
- Today's Beijing has given me a very deep impression and aroused my curiosity.
- Bugünkü Pekin bende çok derin bir izlenim bıraktı ve merakımı uyandırdı.
- You must have made quite an impression on him.
- Onun üzerinde epeyce bir izlenim bırakmış olmalısın.
- What was your impression?
- Senin izlenimin neydi?
- Pre-cooked food manufacturers give the consumer the impression that they themselves prepare the food.
- Önceden pişirilmiş gıda üreticileri, tüketiciye gıdayı kendilerinin hazırladığı izlenimini verir.
- I wouldn't want you to get the wrong impression about me.
- Benim hakkımda yanlış bir izlenim edinmeni istemem.
- What's your impression of that person like?
- O kişi hakkındaki izlenimin nedir?
- Give me your impression of this book.
- Bu kitap hakkındaki izlenimin nedir?
- We made a good impression, I think.
- Sanırım iyi bir izlenim bıraktık.
- He makes an unfavorable impression.
- Olumsuz bir izlenim bırakıyor.
- What impression do you have of China?
- Çin hakkında nasıl bir izlenime sahipsin?
- I think I made a good impression.
- Sanırım iyi bir izlenim verdim.
- I get the distinct impression that somebody doesn't want Tom to leave.
- Birilerinin Tom'un gitmesini istemediği izlenimine kapıldım.
- What is your impression of America?
- Amerika hakkındaki izleniminiz nedir?
- I'm afraid the story will give him a wrong impression.
- Korkarım bu hikaye onda yanlış bir izlenim bırakacak.
- Tom doesn't want to give the wrong impression.
- Tom yanlış bir izlenim vermek istemiyor.
- The staff in that restaurant gave us a very good impression.
- O restorandaki personeli bize çok iyi bir izlenim verdi.
- And what, do I give off the impression that I am unable to take care of myself?
- Peki, kendime bakamayacağım izlenimini mi bırakıyorum?
- Did I give you that impression?
- Sana öyle bir izlenim mi verdim?
- What you said left a deep impression on me.
- Söylediğin bende derin bir izlenim bıraktı.
- What's your impression of that person like?
- O kiş ihakkındaki izleniminiz nedir?
- He left a good impression.
- İyi bir izlenim bıraktı.
- It sounds like he made quite an impression on you.
- Senin üzerinde oldukça bir izlenim bırakmış gibi görünüyor.
- I'm afraid the story will give him a wrong impression.
- Hikayenin ona yanlış bir izlenim vereceğinden korkuyorum.
- What's your impression of them?
- Onlarla ilgili izlenimin nedir?
- I have the impression it rained all day.
- Bütün gün yağmur yağmış gibi bir izlenimim var.
- His speech made a good impression on me.
- Onun konuşması benim üzerimde iyi bir izlenim bıraktı.
Show More (82)
|