in good time - English Turkish Sentences
English Turkish
in good time zamanında expr.
  • Situations such as that in California can still be prevented by intervening in the Commission's plans in good time.
  • Kaliforniya'daki gibi durumlar, Komisyon'un planlarına zamanında müdahale edilerek hala önlenebilir.
  • We must have this Statute in place in good time for the next elections to the European Parliament.
  • Bu Tüzüğü bir sonraki Avrupa Parlamentosu seçimleri için zamanında yürürlüğe koymalıyız.
  • Firstly, I consider it essential that passengers should be informed in good time.
  • Öncelikle yolcuların zamanında bilgilendirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Show More (13)