information - English Turkish Sentences
English Turkish
information bilgi n.
  • The report contained information that might interest you.
  • Raporda ilginizi çekebilecek bilgiler yer alıyordu.
  • You have said that information and communication are of great importance.
  • Bilgi ve iletişimin büyük önem taşıdığını söylediniz.
  • Balance sheets are being falsified, funds embezzled, and false information deftly fed to the public.
  • Bilançolar tahrif ediliyor, fonlar zimmete geçiriliyor ve kamuoyuna ustalıkla yanlış bilgiler veriliyor.
Show More (1053)
information danışma n.
  • It would be wrong to oppose the directive because it does not give sufficient rights of information and consultation.
  • Yeterli bilgilendirme ve danışma hakkı vermediği için direktife karşı çıkmak yanlış olur.
  • Colleagues, information and consultation has been a very difficult directive.
  • Meslektaşlar, bilgilendirme ve danışma çok zor bir direktif olmuştur.
  • Most recently, we have also enacted the Information and Consultation Directive.
  • Son olarak Bilgilendirme ve Danışma Direktifini de yürürlüğe koyduk.
Show More (6)
information genetik bilgi n.
  • Until the fourth day, each cell is totipotent, and contains all the genetic information of a potential human being.
  • Dördüncü güne kadar her bir hücre totipotenttir ve potansiyel bir insanın tüm genetik bilgisini içerir.
  • The Commission also agreed that genetic information on living human beings could not be patented.
  • Komisyon ayrıca yaşayan insanlara ait genetik bilgilerin patentlenemeyeceği konusunda da mutabık kalmıştır.
Show More (-1)
information bilgi miktarı n.
  • The amount of information to be given to recipients of pensions has been increased.
  • Emekli maaşı alanlara verilmesi gereken bilgi miktarı arttırılmıştır.
  • This is where there could well be a reduction in the amount of information provided.
  • Bu noktada, sağlanan bilgi miktarında bir azalma söz konusu olabilir.
Show More (-1)
information istihbarat n.
  • Tom promised not to divulge the source of the information to anyone.
  • Tom istihbaratın kaynağını kimseye ifşa etmeyeceğine ant içti.
  • We have information for Tom.
  • Tom için istihbaratımız var.
Show More (-1)
information bilinmeyen numara servisi n.
  • Perhaps you could get their number from information.
  • Belki de numaralarını bilinmeyen numara servisinden alabilirsiniz.
Show More (-2)
information haber n.
  • I have some information for you.
  • Senin için bazı haberlerim var.
Show More (-2)
information bilgi merkezi n.
  • The National Center for Education Information says a predicted teacher shortage won't pan out because teachers who left the profession are returning.
  • Ulusal Eğitim Bilgi Merkezi, mesleği bırakan öğretmenlerin geri dönmesi nedeniyle öngörülen öğretmen açığının yaşanmayacağını belirtiyor.
Show More (-2)