|
- Investing in sustainable energy is costly, but rewarding.
- Sürdürülebilir enerjiye yatırım yapmak maliyetli ancak ödüllendiricidir.
- In this way, if I may say so, we support all those who have invested in fair trade.
- Bu şekilde, eğer söylememe izin verirseniz, adil ticarete yatırım yapan herkesi destekliyoruz.
- Emissions have been effectively reduced by investing in modern technology.
- Emisyonlar modern teknolojiye yatırım yapılarak etkin bir şekilde azaltılmıştır.
- Unless a government invests in or maintains backbone networks the market will not function.
- Bir hükümet omurga ağlarına yatırım yapmadıkça ya da bu ağların bakımını yapmadıkça piyasa işlemeyecektir.
- The MEDIA plus programme invests in promotion, distribution and digital training.
- MEDIA plus programı tanıtım, dağıtım ve dijital eğitime yatırım yapmaktadır.
- This is just as costly as it is superfluous and would prevent financial institutions from investing in internalisation.
- Bu, gereksiz olduğu kadar maliyetlidir ve finans kuruluşlarının içselleştirmeye yatırım yapmasını engelleyecektir.
- Thirdly, should the EU continue to invest in maintaining nut production?
- Üçüncü olarak, AB fındık üretimini sürdürmek için yatırım yapmaya devam etmeli midir?
- Investing in it means investing in children and young people, who are the future of the European Union.
- Buna yatırım yapmak, Avrupa Birliği'nin geleceği olan çocuklara ve gençlere yatırım yapmak demektir.
- Clearly, we must invest in the future.
- Açıkçası, geleceğe yatırım yapmalıyız.
- After that we can initiate private business interaction on a new level with the Russians and start investing in Russia.
- Bundan sonra Ruslarla yeni bir düzeyde özel ticari etkileşim başlatabilir ve Rusya'da yatırım yapmaya başlayabiliriz.
- Give them the money to spend freely instead, so that they are not enticed into investing in the wrong things.
- Bunun yerine onlara özgürce harcayabilecekleri para verin ki yanlış şeylere yatırım yapmaya ikna olmasınlar.
- How much are they investing in the issue of corporate social responsibility themselves?
- Kendileri kurumsal sosyal sorumluluk konusuna ne kadar yatırım yapıyorlar?
- That is where we also have to invest in terms of capacity-building and strengthening the system.
- Kapasite geliştirme ve sistemi güçlendirme açısından yatırım yapmamız gereken yer de burasıdır.
- We must invest in this, however, and that means the proper budget decisions have to be taken.
- Ancak bunun için yatırım yapmalıyız ve bu da uygun bütçe kararlarının alınması gerektiği anlamına geliyor.
- We must continue to invest in ensuring that we have an economically viable European agricultural system.
- Ekonomik olarak yaşayabilir bir Avrupa tarım sistemine sahip olmak için yatırım yapmaya devam etmeliyiz.
- The less taxes companies have to pay, the more they will be willing to invest in Europe.
- Şirketler ne kadar az vergi ödemek zorunda kalırsa Avrupa'da o kadar fazla yatırım yapmaya istekli olacaklardır.
- Use it to develop and invest in Ireland's rural post office system.
- Bu parayı İrlanda'nın kırsal posta sistemini geliştirmek ve yatırım yapmak için kullanın.
- We therefore need to carry out public research and encourage the private sector to invest in it.
- Bu nedenle kamu araştırmaları yapmalı ve özel sektörü bu araştırmalara yatırım yapmaya teşvik etmeliyiz.
- We invest in the Ukraine, for instance, through the EBRD.
- Bizler örneğin AİKB aracılığıyla Ukrayna'ya yatırım yapıyoruz.
- Investing in it means investing in children and young people, who are the future of the European Union.
- Bu sektöre yatırım yapmak demek, Avrupa Birliği'nin geleceği olan çocuklara ve gençlere yatırım yapmak demektir.
- We need to invest in helping the rural population to have a stake in their local economies.
- Kırsal nüfusun kendi yerel ekonomilerinde pay sahibi olmalarına yardımcı olmak için yatırım yapmalıyız.
- Unless a government invests in or maintains backbone networks the market will not function.
- Bir hükûmet omurga ağlarına yatırım yapmadıkça ya da bu ağların bakımını yapmadıkça piyasa işlemeyecektir.
- In the United Kingdom, pension funds have already invested in long-term EIB bonds.
- Birleşik Krallık'ta emeklilik fonları halihazırda uzun vadeli AYB tahvillerine yatırım yapmıştır.
- However, this requires a much better investment climate to make it attractive for companies to invest in Europe.
- Ancak bunun için şirketlerin Avrupa'da yatırım yapmalarını cazip kılacak çok daha iyi bir yatırım ortamı gerekmektedir.
- This is where we must invest in our young people, in particular.
- Özellikle gençlerimize yatırım yapmamız gereken yer burasıdır.
- All of us here are duty bound to take an especially responsible approach to investing in this area.
- Burada bulunan hepimiz, bu alana yatırım yapma konusunda özellikle sorumlu bir yaklaşım sergilemekle yükümlüyüz.
- Unless this sum is recoverable, nobody will invest in research and the development of drugs for diseases of the poor.
- Bu meblağ geri kazanılamazsa kimse yoksulların hastalıkları için araştırma ve ilaç geliştirmeye yatırım yapmayacaktır.
- First of all, we must invest in our children.
- Her şeyden önce çocuklarımıza yatırım yapmalıyız.
- Thirdly, should the EU continue to invest in maintaining nut production?
- Üçüncü olarak, AB fındık üretimini sürdürmek için yatırım yapmaya devam etmeli mi?
- We really do have to invest in research into energy sources.
- Enerji kaynaklarına yönelik araştırmalara gerçekten yatırım yapmalıyız.
- We must make it easier to invest in information and communications technologies.
- Bilgi ve iletişim teknolojilerine yatırım yapmayı kolaylaştırmalıyız.
- It is of the greatest importance that governments, science and industry invest in alternative methods.
- Hükümetlerin, bilimin ve endüstrinin alternatif yöntemlere yatırım yapması büyük önem taşımaktadır.
- Investing in sustainable energy is costly, but rewarding.
- Sürdürülebilir enerjiye yatırım yapmak maliyetlidir ama ödüllendiricidir.
- It is therefore crucial that in our development we invest in competitiveness.
- Bu nedenle kalkınmamızda rekabetçiliğe yatırım yapmamız çok önemlidir.
- Funds also provide an opportunity to invest in specific market segments.
- Fonlar ayrıca belirli pazar segmentlerine yatırım yapma fırsatı sunar.
- Funds also provide an opportunity to invest in specific market segments.
- Fonlar ayrıca belirli pazar segmentlerine yatırım yapma fırsatı da sunar.
- And before investing in equity, check out the business's long-term plans.
- Ve öz sermayeye yatırım yapmadan önce, işletmenin uzun vadeli planlarını kontrol edin.
- Funds also provide an opportunity to invest in specific market segments.
- Fonlar da belirli piyasa segmentlerine yatırım yapma fırsatı sunuyor.
- Bond funds also offer an opportunity to invest in specific types.
- Tahvil fonları aynı zamanda belirli türlere yatırım yapma fırsatı da sunuyor.
- Bond funds also offer an opportunity to invest in specific types.
- Tahvil fonları da belirli türlere yatırım yapma fırsatı sunar.
- Bond funds also offer an opportunity to invest in specific types.
- Tahvil fonları da belirli türlere yatırım yapma fırsatı sunuyor.
- Does our country need to invest in alternative energies?
- Ülkemizin alternatif enerjilere yatırım yapmaya ihtiyacı var mı?
- My recommendation is that you invest in government bonds.
- Benim tavsiyem devlet tahvillerine yatırım yapmandır.
- Nobody invested in my country.
- Kimse benim ülkeme yatırım yapmadı.
- Nobody wanted to invest in my country.
- Kimse benim ülkeme yatırım yapmak istemiyor.
- He made a killing by investing in the stock market.
- Borsada yatırım yaparak bir vurgun yaptı.
- Nobody invests in my country.
- Kimse benim ülkeme yatırım yapmıyor.
- Many Turkish companies are investing in Algeria.
- Pek çok Türk şirketi Cezayir'e yatırım yapıyor.
- You should invest in what you know.
- Bildiğiniz şeylere yatırım yapmalısınız.
- I'm investing in my future.
- Geleceğime yatırım yapıyorum.
- Sami invested in Egypt.
- Sami Mısır'a yatırım yaptı.
- Tom said that he would not invest in stocks unless there was a definite payoff.
- Tom, kesin bir getirisi olmadığı sürece hisse senetlerine yatırım yapmayacağını söyledi.
- Italy invests in small and middle industries, while America invests in large industries.
- Amerika büyük sanayilere yatırım yaparken, İtalya küçük ve orta ölçekli sanayilere yatırım yapıyor.
- My recommendation is that you invest in government bonds.
- Benim tavsiyem devlet tahvillerine yatırım yapmanız.
- Does our country need to invest in alternative energies?
- Ülkemizin alternatif enerjilere yatırım yapması gerekiyor mu?
- I want to invest in index funds.
- Endeks fonlarına yatırım yapmak istiyorum.
- Nobody invests in my country.
- Kimse ülkeme yatırım yapmaz.
- According to my accountant, this isn't a good time to invest in the stock market.
- Muhasebecime göre, borsaya yatırım yapmak için iyi bir zaman değil.
- Nobody wants to invest in my country.
- Kimse ülkeme yatırım yapmak istemiyor.
- He was trying to convince me to invest in that business.
- O işe yatırım yapmam için beni ikna etmeye çalışıyordu.
- Investing in stocks involves risk.
- Hisse senetlerine yatırım yapmak risk içerir.
- We need to invest in clean, renewable energy.
- Temiz, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmalıyız.
- Tom said that he would not invest in stocks unless there was a definite payoff.
- Tom kesin bir hesaplaşma olmadığı sürece o hisse senedine yatırım yapmayacağını söyledi.
- Nobody invested in my country.
- Hiç kimse ülkeme yatırım yapmadı.
- We must invest in our future.
- Geleceğimize yatırım yapmalıyız.
- Italy invests in small and middle industries, while America invests in large industries.
- İtalya küçük ve orta sanayiye yatırım yaparken, Amerika büyük sanayiye yatırım yapar.
- Tom invested in Mary's company.
- Tom Mary'nin şirketine yatırım yaptı.
- She wants to invest in our company's infrastructure.
- O bizim şirketimizin altyapısına yatırım yapmak istiyor.
- Tom invested in Mary's company.
- Tom, Mary'nin şirketine yatırım yaptı.
- You should invest in what you know.
- Bildiğine yatırım yapmalısın.
- The money was not invested in areas where it could bring benefit over the long term.
- Uzun vadede fayda sağlayabilecek alanlara yatırım yapılmamıştı.
- Sami started investing in real estate.
- Sami gayrimenkule yatırım yapmaya başladı.
- Many Turkish companies are investing in Algeria.
- Birçok Türk şirketi Cezayir'e yatırım yapıyor.
- How much of my porfolio should I invest in stocks?
- Stoklarda ne kadar portföy yatırım yapmalıyım?
- How much money do you plan to invest in government bonds?
- Devlet tahvillerine ne kadar yatırım yapmayı planlıyorsunuz?
- She wants to invest in our company's infrastructure.
- Şirketimizin altyapısına yatırım yapmak istiyor.
- He made a killing by investing in the stock market.
- Borsaya yatırım yaparak çok para kazandı.
Show More (74)
|