irreconcilable - English Turkish Sentences
English Turkish
irreconcilable uzlaşmaz adj.
  • Are our positions irreversible and irreconcilable?
  • Tutumlarımız geri dönülmez ve uzlaşmaz nitelikte midir?
  • Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
  • Helen'in forumunda bir ya da iki fırın eldiveni kullanıp kullanmama konusunda uzlaşmaz bir ayrılık yaşanmıştır.
Show More (-1)
irreconcilable bağdaşmaz adj.
  • According to this article, state aid is irreconcilable with the common market.
  • Bu maddeye göre, devlet yardımları ortak pazar ile bağdaşmamaktadır.
Show More (-2)