| 1 |
junk |
ıvır zıvır |
n. |
|
- I put all the junk into boxes.
- Bütün ıvır zıvırı kutulara koydum.
- Yet again, I've purchased useless junk.
- Yine işe yaramaz ıvır zıvır satın aldım.
- Tom needs to get rid of all this junk.
- Tom'un tüm bu ıvır zıvırdan kurtulması gerekiyor.
- Tom has accumulated a lot of junk since he's moved into this house.
- Tom bu eve taşındığından beri bir sürü ıvır zıvır biriktirdi.
- Can you get this junk out of here?
- Bu ıvır zıvırı buradan atar mısın?
- Tom needs to get rid of a lot of junk.
- Tom'un bir sürü ıvır zıvırdan kurtulması gerekiyor.
- There's nothing in here but a lot of useless junk.
- Burada işe yaramaz bir sürü ıvır zıvırdan başka bir şey yok.
- Tom has accumulated a lot of junk.
- Tom çok fazla ıvır zıvır biriktirdi.
- Tom has no idea what to do with all the junk in his garage.
- Tom'un garajındaki onca ıvır zıvırla ne yapacağına dair hiçbir fikri yok.
- One of your neighbors complained about all the junk in your front yard.
- Komşularından biri ön bahçesindeki tüm ıvır zıvırdan şikayet etti.
- What do you want to do with all this junk?
- Bütün bu ıvır zıvırla ne yapmak istiyorsun?
- Tom needs to get rid of all this junk.
- Tom'un bütün bu ıvır zıvırdan kurtulması gerekiyor.
- There's nothing in here but a lot of useless junk.
- Burada yararsız bir sürü ıvır zıvırdan başka bir şey yok.
- I'm getting rid of all this junk.
- Bütün bu ıvır zıvırdan kurtuluyorum.
- Tom said he needed to get rid of all this junk.
- Tom tüm bu ıvır zıvırdan kurtulması gerektiğini söyledi.
- I'm getting rid of all this junk.
- Bütün bu ıvır zıvırdan kurtulacağım.
- Could you get rid of all this junk?
- Bütün bu ıvır zıvırdan kurtulabilir misin?
Show More (14)
|
| 2 |
junk |
hurda |
n. |
|
- Let's get rid of this junk.
- Bu hurdadan kurtulalım.
- The antiques my father left when he died turned out to be nothing but worthless junk.
- Babamın öldüğünde bıraktığı antikaların değersiz hurdalardan başka bir şey olmadığı ortaya çıktı.
- I can't believe that you really sold that junk for such a high price.
- O hurdayı bu kadar yüksek bir fiyata sattığına inanamıyorum.
- It's worthless junk.
- O değersiz bir hurda.
- Tom has accumulated a lot of junk.
- Tom bir sürü hurda biriktirdi.
- It's worthless junk.
- Değersiz bir hurda.
- I can't believe that you really sold that junk for such a high price.
- O hurdayı öyle yüksek bir fiyata gerçekten sattığına inanamıyorum.
Show More (4)
|
| 3 |
junk |
çöp |
n. |
|
- This is a bunch of junk.
- Bu bir yığın çöp.
- Can you get this junk out of here?
- Bu çöpü buradan çıkarabilir misin?
- Let's get rid of this junk.
- Şu çöplerden kurtulalım.
- Take this junk out of here.
- Çıkar şu çöpü buradan.
- Tom needs to get rid of a lot of junk.
- Tom'un bir sürü çöpten kurtulması gerekiyor.
- Don't make spears out of the junk in the backyard.
- Arka bahçedeki çöplerden mızrak yapma.
Show More (3)
|
| 4 |
junk |
çerçöp |
n. |
|
- Have you ever considered getting rid of some of this junk?
- Bu çerçöpün bir kısmından kurtulmayı hiç düşündünüz mü?
- One of your neighbors complained about all the junk in your front yard.
- Komşularınızdan biri ön bahçenizdeki çerçöpten şikayet etti.
Show More (-1)
|
| 5 |
junk |
çin yelkenlisi |
n. |
|
- These goods used to be carried by junks.
- Bu mallar eskiden Çin yelkenlileriyle taşınırdı.
Show More (-2)
|
| 6 |
junk |
çöpe atmak |
v. |
|
- I junked my old computer and bought a new one.
- Eski bilgisayarımı çöpe atıp yeni bir tane aldım.
Show More (-2)
|
| 7 |
junk |
abur cubur |
n. |
|
- Eating junk can cause obesity.
- Abur cubur yemek obeziteye neden olabilir.
Show More (-2)
|
| 8 |
junk |
hurdaya çıkarmak |
v. |
|
- A tree fell on my new car and I had to junk it.
- Yeni arabamın üzerine bir ağaç düştü ve onu hurdaya çıkarmak zorunda kaldım.
Show More (-2)
|
| 9 |
junk |
süprüntü |
n. |
|
- We've got a bunch of useless junk we should get rid of.
- Kurtulmamız gereken bir sürü işe yaramaz süprüntü var.
Show More (-2)
|
