legacy - English Turkish Sentences
English Turkish
legacy miras n.
  • His tribe has a rich legacy of folklore.
  • Kabilesinin zengin bir folklor mirası var.
  • The house was a legacy from his uncle.
  • Ev, amcasından kalan bir mirastı.
  • It is, then, part of the legacy of the former Soviet Union, burdening a poor country like Lithuania.
  • O halde bu, Litvanya gibi fakir bir ülkeye yük olan eski Sovyetler Birliği'nin mirasının bir parçasıdır.
Show More (23)
legacy eski adj.
  • Their software can be integrated with legacy systems.
  • Yazılımları eski sistemlerle entegre edilebilir.
Show More (-2)