lifesaver - English Turkish Sentences
English Turkish
lifesaver cankurtaran n.
  • The pool had two lifesavers on duty to ensure safety.
  • Havuzda güvenliği sağlamak amacıyla iki cankurtaran görev yapıyordu.
  • You're a lifesaver.
  • Sen bir cankurtaransın.
Show More (-1)
lifesaver can simidi n.
  • The umbrella turned out to be a lifesaver during the sudden rainstorm.
  • Aniden bastıran yağmurda şemsiye bizim can simidimiz oldu.
Show More (-2)
lifesaver hayat kurtaran şey/kimse n.
  • He protected me and became a lifesaver.
  • Beni koruyarak hayatımı kurtaran kişi o oldu.
Show More (-2)