Tureng - lose sight of - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	lose sight of	gözden kaçırmak	v.
	We must not, and cannot, lose sight of this fact, but we must look at the bigger picture. Bu gerçeği gözden kaçırmamalıyız ve kaçırmamalıyız ancak daha büyük resme bakmalıyız. That is why, above and beyond the moral considerations, we cannot lose sight of these few factors. Bu nedenle, ahlaki mülahazaların ötesinde ve üstünde, şu birkaç faktörü gözden kaçıramayız. Nevertheless, I should like to drive home the message that we should not lose sight of the quality of education. Yine de eğitimin kalitesini gözden kaçırmamamız gerektiği mesajını vermek isterim. Following the fairly technical introduction we have heard, we should not lose sight of what this is all about. Dinlediğimiz oldukça teknik girişin ardından bunun neyle ilgili olduğunu gözden kaçırmamalıyız. We are mistaking, and losing sight of, all our reference points. Tüm referans noktalarımızı yanlış anlıyor ve gözden kaçırıyoruz. To some extent they lose sight of the original concept of human rights. Bir dereceye kadar insan haklarının orijinal kavramını gözden kaçırıyorlar. There is another factor that we must not lose sight of. Gözden kaçırmamamız gereken bir başka faktör daha var. We must also not lose sight of the fact that our American friends cannot be peacemakers on their own. Amerikalı dostlarımızın kendi başlarına barış yapıcı olamayacakları gerçeğini de gözden kaçırmamalıyız. We must never lose sight of the fact that the benefits of enlargement far outweigh the costs. Genişlemenin faydalarının maliyetlerinden çok daha fazla olduğu gerçeğini asla gözden kaçırmamalıyız. People are losing sight of the point here and putting the cart before the horse. İnsanlar burada asıl meseleyi gözden kaçırıyor ve arabayı atın önüne koyuyorlar. Last but not least, we do not want our reforms to lose sight of the need for cohesion. Son olarak reformlarımızın uyum ihtiyacını gözden kaçırmasını istemiyoruz. It must be obvious that the Commission did not lose sight of public security considerations. Komisyonun kamu güvenliği mülahazalarını gözden kaçırmadığı açık olmalıdır. This is an important aspect, and we should not lose sight of it. Bu önemli bir husustur ve bunu gözden kaçırmamalıyız. In our opinion, we should not lose sight of the objective of completely eliminating public deficits. Bize göre kamu açıklarını tamamen ortadan kaldırma hedefini gözden kaçırmamalıyız. However constructive the proposals may be, though, we must not lose sight of the principle of subsidiarity. Öneriler ne kadar yapıcı olursa olsun, ikincillik ilkesini gözden kaçırmamalıyız. The processing industry is an important one, which we should never lose sight of in any fishing debate. İşleme endüstrisi, balıkçılıkla ilgili tartışmalarda asla gözden kaçırmamamız gereken önemli bir sektördür. We must not, under any circumstances, lose sight of this problem. Hiçbir koşul altında bu sorunu gözden kaçırmamalıyız. We should, though, not lose sight of the fact that there are a few good things to report on this area. Yine de bu alanda rapor edilecek birkaç iyi şey olduğu gerçeğini gözden kaçırmamalıyız. In our discussions about the details, we must not lose sight of that fact. Detaylar hakkındaki tartışmalarımızda bu gerçeği gözden kaçırmamalıyız. That is an important aspect we should not lose sight of. Bu, gözden kaçırmamamız gereken önemli bir husustur. We must not lose sight of Romania and Bulgaria, or their objective of joining in 2007. Romanya ve Bulgaristan'ı ya da onların 2007'de Birliğe katılma hedeflerini gözden kaçırmamalıyız. We must not, however, lose sight of the overall context of this proposal. Bununla birlikte, bu teklifin genel bağlamını gözden kaçırmamalıyız. Nor must we lose sight of the fact that we have exploited our own waters to the point where the stocks are exhausted. Kendi sularımızı stokların tükendiği noktaya kadar sömürdüğümüz gerçeğini de gözden kaçırmamalıyız. We should not lose sight of that when we go to the negotiating table. Müzakere masasına oturduğumuzda bunu gözden kaçırmamalıyız. In our cities, we rush along and lose sight of our well-being. Şehirlerimizde aceleyle ilerliyor ve refahımızı gözden kaçırıyoruz. I think that is a pity, but we should not lose sight of this facet of future legislation. Bunun üzücü olduğunu düşünüyorum, ancak gelecekteki mevzuatın bu yönünü gözden kaçırmamalıyız. Let us not lose sight of the reality and the conditions in the market with these actions. Bu eylemlerle gerçekleri ve piyasadaki koşulları gözden kaçırmayalım. We must not lose sight of it because otherwise we will never have peace in the long-term. Bunu gözden kaçırmamalıyız çünkü aksi takdirde uzun vadede asla barışa sahip olamayız. We must not, however, lose sight of the overall context of this proposal. Bununla birlikte, bu önerinin genel bağlamını gözden kaçırmamalıyız. We must not, and cannot, lose sight of this fact, but we must look at the bigger picture. Bu gerçeği gözden kaçırmamalıyız ve kaçırmamalıyız, ancak daha büyük resme bakmalıyız. Furthermore, we should not lose sight of the long-term perspective, particularly now. Ayrıca, özellikle şimdi, uzun vadeli perspektifi gözden kaçırmamalıyız. Nor must we lose sight of the fact that we have exploited our own waters to the point where the stocks are exhausted. Kendi sularımızı rezervlerin tükendiği noktaya kadar sömürdüğümüz gerçeğini de gözden kaçırmamalıyız. At the same time we must not lose sight of the Palestinian track. Aynı zamanda Filistin yolunu da gözden kaçırmamalıyız. Nevertheless, I should like to drive home the message that we should not lose sight of the quality of education. Bununla birlikte, eğitimin kalitesini gözden kaçırmamamız gerektiği mesajını vermek istiyorum. In our opinion, we should not lose sight of the objective of completely eliminating public deficits. Bize göre, kamu açıklarını tamamen ortadan kaldırma hedefini gözden kaçırmamalıyız. It must be obvious that the Commission did not lose sight of public security considerations. Komisyon'un kamu güvenliği mülahazalarını gözden kaçırmadığı açık olmalıdır. I think it is important not to lose sight of that. Bunu gözden kaçırmamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Let us not lose sight of that. Bunu gözden kaçırmayalım. We can't lose sight of that. Bunu gözden kaçıramayız. Show More (36)
2	lose sight of	gözden kaybetmek	v.
	She lost sight of her friend in the huge crowd. Büyük kalabalığın içinde arkadaşını gözden kaybetti. Tom lost sight of his daughter. Tom kızını gözden kaybetti. I lost sight of Tom. Tom'u gözden kaybettim. I lost sight of him on the way. Yolda onu gözden kaybettim. He lost sight of the bird. Kuşu gözden kaybetti. We lost sight of the tower as we entered the town. Kasabaya girdiğimizde kuleyi gözden kaybettik. I lost sight of them. Onları gözden kaybettim. We lost sight of each other. Birbirimizi gözden kaybettik. We have lost sight of him. Biz onu gözden kaybettik. Tom lost sight of Mary in the crowd. Tom kalabalığın içinde Mary'yi gözden kaybetti. He lost sight of his friend in the crowd. Kalabalıkta arkadaşını gözden kaybetti. We lost sight of her in the crowd. Kalabalıkta onu gözden kaybettik. I lost sight of him. Onu gözden kaybettim. We lost sight of him in the crowd. Kalabalıkta onu gözden kaybettik. The store was so crowded that Tom and Mary lost sight of each other. Mağaza o kadar kalabalıktı ki Tom ve Mary birbirlerini gözden kaybettiler. We lost sight of the man in the crowd. Kalabalığın içinde adamı gözden kaybettik. We lost sight of Jim in the crowd. Biz kalabalıkta Jim'i gözden kaybettik. I lost sight of her. Onu gözden kaybettim. He lost sight of the bird. O, kuşu gözden kaybetti. He lost sight of that bird. O kuşu gözden kaybetti. Tom lost sight of Mary. Tom, Mary'yi gözden kaybetti. The store was so crowded that Tom and Mary lost sight of each other. Dükkan o kadar kalabalıktı ki Tom ve Mary birbirlerini gözden kaybettiler. We lost sight of them over half an hour ago. Yarım saat önce onları gözden kaybettik. We lost sight of Jim in the crowd. Kalabalığın içinde Jim'i gözden kaybettik. We lost sight of Jack in the crowd. Kalabalığın içinde Jack'i gözden kaybettik. We lost sight of him. Onu gözden kaybettik. We have lost sight of him. Onu gözden kaybettik. Tom lost sight of the bird. Tom kuşu gözden kaybetti. She lost sight of her friend in the huge crowd. Muazzam kalabalıkta arkadaşını gözden kaybetti. Show More (26)
3	lose sight of	unutmak	v.
	Don't lose sight of what you're here for. Ne için burada olduğunu unutma. Don't lose sight of what you're here for. Niçin burada olduğunu unutma. Show More (-1)