monetary - English Turkish Sentences
English Turkish
monetary para adj.
  • In fact, monetary policy only affects inflation with a lag and cannot control it in the short term.
  • Aslında para politikası enflasyonu sadece gecikmeli olarak etkiler ve kısa vadede kontrol edemez.
  • At this juncture, I think that we need to rethink the system of the two pillars of monetary policy.
  • Bu noktada para politikasının iki ayağından oluşan sistemi yeniden düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum.
  • The Europe of the Euro is founded on a framework of a single monetary policy and twelve separate budget policies.
  • Avro Avrupası, tek bir para politikası ve on iki ayrı bütçe politikası çerçevesi üzerine kurulmuştur.
Show More (31)
monetary parasal adj.
  • Even established artists, for whom this directive ought to bring some monetary advantage, have spoken out against it.
  • Bu yönergenin kendilerine parasal avantaj sağlaması gereken tanınmış sanatçılar bile yönergeye karşı çıktılar.
  • Parliament's dialogue with the European Central Bank on monetary affairs has made a real contribution to this.
  • Parlamento'nun Avrupa Merkez Bankası ile parasal konulardaki diyaloğu buna gerçek bir katkı sağlamıştır.
  • That is also part of the democratisation of economic and monetary policy.
  • Bu aynı zamanda ekonomik ve parasal politikanın demokratikleşmesinin de bir parçasıdır.
Show More (14)
monetary mali adj.
  • The new government should bring monetary stability to the country.
  • Yeni hükümet ülkeye mali açıdan istikrar getirmeli.
  • They have monetary problems.
  • Onların mali sorunları var.
Show More (-1)