| 1 |
nationalist |
milliyetçi |
n. |
|
- Mr Bridal's attackers were quickly identified as belonging to a nationalist grouping.
- Sayın Bridal'a saldıranların milliyetçi bir gruba mensup oldukları kısa sürede tespit edilmiştir.
- Everybody can see this from your irresistible desire to ban Batasuna and all the Basque nationalist organisations.
- Batasuna'yı ve tüm Bask milliyetçi örgütlerini yasaklamaya yönelik dayanılmaz arzunuzdan bunu herkes görebilir.
- Certainly, Spanish nationalists have no limits.
- Elbette İspanyol milliyetçilerinin sınırları yok.
- Liz Lochhead is very nationalist.
- Liz Lochhead çok milliyetçidir.
- He's a nationalist.
- O bir milliyetçi.
- Liz Lochhead is very nationalist.
- Liz Lochhead çok milliyetçi.
Show More (3)
|
| 2 |
nationalist |
ulus-devlet yanlısı |
n. |
|
- The Welsh nationalists protested against the proposed changes to their language policy.
- Gallerli ulus-devlet yanlıları dil politikalarında yapılması öngörülen değişiklikleri protesto etti.
Show More (-2)
|
| 3 |
nationalist |
milliyetperver |
adj. |
|
- The nationalist party campaigned for the country's independence from foreign rule.
- Milliyetperver parti, yabancı güçlerin egemenliğine karşı ülkenin bağımsızlığı için kampanya yürütmekteydi.
Show More (-2)
|
| 4 |
nationalist |
milliyetçi |
adj. |
|
- The rise of the nationalist movement caused tensions within the country.
- Milliyetçi hareketin yükselişi ülke içinde gerginliğe sebep oldu.
Show More (-2)
|
| 5 |
nationalist |
ulusalcı |
n. |
|
- The nationalists attacked the embassy.
- Ulusalcılar büyükelçiliğe saldırdı.
Show More (-2)
|
