1 |
next door |
bitişikte |
adv. |
|
- Tom told Mary to go next door and see if the neighbors needed any help.
- Tom Mary'ye bitişik komşuya gitmesini ve komşunun yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamasını söyledi.
- Tom sent Mary next door to get help.
- Tom Mary'yi yardım almak için bitişik komşuya gönderdi.
- The man who lives next door to me is a doctor.
- Benim bitişiğimde yaşayan adam bir doktor.
- He lives next door to us.
- O, bize bitişik yaşıyor.
- The baker's is next door to the butcher's.
- Fırıncı, kasabın bitişiğindedir.
- Layla was staying at a hotel next door.
- Leyla bitişikteki bir otelde kalıyordu.
- Even though he lives next door, he doesn't even say hello to us.
- O, bitişikte yaşamasına rağmen, bize selam bile vermez.
- Tom asked Mary to go next door to get help.
- Tom, yardım almak için Mary'den bitişik kapıya gitmesini istedi.
- Does Mary live next door to the bus driver that worked with John?
- Mary John'la çalışan otobüs sürücüsüne bitişik mi yaşıyor?
- Fadil and Layla are living right next door to Rami's hotel.
- Fadıl ve Leyla, Rami'nin otelinin hemen bitişiğinde yaşıyorlar.
- I didn't know Tom was next door.
- Tom'un bitişik komşu olduğunu bilmiyordum.
- They used to live next door to us.
- Bizim bitişiğimizde yaşarlardı.
- Tom lives next door to Mary.
- Tom Mary'nin bitişiğinde yaşıyor.
- My house is next door to Tom's house.
- Evim Tom'un evinin bitişiğindedir.
- I'm in love with the girl next door.
- Bitişikteki kıza aşığım.
- That's the man who lives next door.
- O, bitişikte yaşayan adamdır.
- I live next door to the toy shop.
- Oyuncak dükkanının bitişiğinde oturuyorum.
- She's just the girl next door.
- O sadece bitişik evdeki kız.
- Tom lived right next door to me when I was a kid.
- Ben çocukken Tom hemen bitişiğimde oturuyordu.
- The restaurant is next door to the theater.
- Restoran tiyatronun bitişiğinde.
- They are the people who live next door.
- Onlar bitişikte yaşayan insanlardır.
- Tom lives next door to Mary.
- Tom, Mary'nin bitişiğinde yaşıyor.
- Tom lives next door to us.
- Tom bizim bitişiğimizde yaşıyor.
- Tom lived next door to us when I was a kid.
- Ben bir çocukken Tom bizim bitişiğimizde yaşadı.
- He is our next door neighbor.
- O bizim bitişik komşumuz.
- She lived next door to us.
- O bizim bitişikte yaşadı.
Show More (23)
|
2 |
next door |
yandaki |
adv. |
|
- Layla was staying at a hotel next door.
- Leyla yandaki bir otelde kalıyordu.
- We complained to the manager about the noise next door.
- Yandaki gürültü için müdüre şikayette bulunduk.
- We pay the kid next door to mow our lawn.
- Çimlerimizi biçmesi için yandaki çocuğa para ödüyoruz.
- The dog next door is dangerous.
- Yandaki köpek tehlikeli.
- I have to run next door.
- Yandaki kapıya koşmalıyım.
- Our children are anxious to have bicycles like those of the children next door.
- Çocuklarımız yandaki çocuklarınki gibi bisikletleri olsun istiyorlar.
- I hate the guy next door.
- Yandaki adamdan nefret ediyorum.
- The people next door asked us to be quieter.
- Yandaki insanlar bizden daha sessiz olmamızı istediler.
Show More (5)
|
3 |
next door |
yandaki evde |
adv. |
|
- Last night a fire broke out in the house next door.
- Dün gece yandaki evde yangın çıktı.
- Last night a fire broke out in the house next door.
- Dün gece yandaki evde bir yangın çıktı.
- The house next door has been empty for many years.
- Yandaki ev yıllardır boş.
- These are the people who live next door.
- Bunlar, yandaki evde yaşayan insanlar.
Show More (1)
|
4 |
next door |
kapı komşu |
n. |
|
- The people next door asked us to be quieter.
- Yan kapı komşumuz daha sessiz olmamızı istedi.
Show More (-2)
|