|
- I say to you, if we do not take ourselves seriously, no one else will.
- Size söylüyorum, eğer biz kendimizi ciddiye almazsak, başka kimse almaz.
- A lovely girl like that with no one else in the whole world.
- Böyle güzel bir kızın dünyada başka kimsesi yok.
- No one else was nice enough to give me some food.
- Başka kimse bana yiyecek verme nezaketinde bulunmadı.
- Because no one else on this earth has one like it.
- Çünkü böylesi başka kimsede yoktur.
- No one else could do that because all were younger than him.
- Başka kimse bunu yapamazdı çünkü hepsi ondan daha gençti.
- No one else was nice enough to give me some food.
- Başka kimse bana yemek verme nezaketini göstermedi.
- Tom looked around the room, but no one else was there.
- Tom odaya baktı ama orada başka kimse yoktu.
- No one else came to the meeting.
- Toplantıya başka kimse gelmedi.
- No one else could do my work.
- Benim işimi başka kimse yapamaz.
- No one else was in the room.
- Odada başka kimse yoktu.
- No one else recognized this.
- Başka kimse bunu fark etmedi.
- No one else can do it.
- Başka kimse yapamaz.
- No one else was injured.
- Başka kimse yaralanmadı.
- There's no one else left.
- Başka kimse kalmadı.
- I only talked to Tom when there was no one else to talk to.
- Tom'la yalnızca konuşacak başka kimse yoksa konuşurdum.
- If you can't love yourself, no one else will.
- Eğer kendini sevemezsen, başka kimse sevemez.
- She herself helped him because no one else would.
- Ona kendisi yardım etti çünkü başka kimse yardım etmedi.
- No one else knows this.
- Bunu başka kimse bilmiyor.
- No one else knows it.
- Başka kimse bilmiyor.
- No one else knows how to do it.
- Başka kimse nasıl yapılacağını bilmiyor.
- I have no one else to talk to.
- Konuşacak başka kimsem yok.
- No one else was there.
- Orada başka kimse yoktu.
- I'm surprised no one else heard the gunshots.
- Silah sesini başka kimsenin duymamasına şaşırdım.
- Tom said no one else wanted to do that.
- Tom başka kimsenin bunu yapmak istemediğini söyledi.
- No one else was there.
- Başka kimse yoktu.
- No one else was hurt.
- Başka kimse yaralanmadı.
- I'm not complaining and so far no one else has complained, although working conditions are truly terrible.
- Şikayet etmiyorum ve şu ana kadar başka kimse de şikayet etmedi, çalışma koşulları gerçekten korkunç olmasına rağmen.
- No one else has complained.
- Başka kimse şikayet etmedi.
- I have no one else to turn to.
- Gidecek başka kimsem yok.
- Tom remembered all kinds of things which no one else could remember.
- Tom, başka kimsenin hatırlayamadığı her türlü şeyi hatırlıyordu.
- Perhaps no one else wants it.
- Belki de başka kimse istemiyordur.
- Tom said no one else tried to do that.
- Tom başka kimsenin bunu yapmaya çalışmadığını söyledi.
- No one else understood.
- Başka kimse anlamadı.
- Are you sure no one else is in the house?
- Evde başka kimsenin olmadığına emin misin?
- Tom laughed, but no one else did.
- Tom güldü ama başka kimse gülmedi.
- No one else needs to die.
- Başka kimsenin ölmesine gerek yok.
- Tom had no one else to turn to.
- Tom'un başvurabileceği başka kimse yoktu.
- There was no one else on the road.
- Yolda başka kimse yoktu.
- No one else knows what he's talking about.
- Başka kimse onun neden bahsettiğini bilmiyor.
- I only talked to Tom when there was no one else to talk to.
- Tom'la sadece konuşacak başka kimse olmadığında konuşurdum.
- No one else spoke.
- Başka kimse konuşmadı.
- There's no one else here.
- Burada başka kimse yok.
- Are you sure no one else is in the house?
- Evde başka kimsenin olmadığından emin misin?
- No one else laughed.
- Başka kimse gülmedi.
Show More (41)
|
|
- Only nations have the right to judge their leaders, no one else.
- Sadece uluslar liderlerini yargılama hakkına sahiptir, başka hiç kimse değil.
- No one else can solve the conflict for them.
- Başka hiç kimse onlar için çatışmayı çözemez.
- No one else was nice enough to give me some food.
- Başka hiç kimse kibarlık edip de bana biraz yemek vermedi.
- No one else could do that because all were younger than him.
- Başka hiç kimse bunu yapamazdı çünkü herkes ondan daha gençti.
- Because no one else on this earth has one like it.
- Çünkü bu dünyada başka hiç kimsede böylesi yok.
- No one else was hurt.
- Başka hiç kimse zarar görmedi.
- No one else came to the meeting.
- Başka hiç kimse toplantıya gelmedi.
- There was no one else on the road.
- Yolda başka hiç kimse yoktu.
- Tom looked around the room, but no one else was there.
- Tom odayı araştırdı ama orada başka hiç kimse yoktu.
- No one else could do my work.
- Başka hiç kimse işimi yapamadı.
- No one else noticed that Tom had snuck into the room.
- Tom'un odaya gizlice girdiğini başka hiç kimse farketmedi.
- Tom laughed, but no one else did.
- Tom güldü ama başka hiç kimse gülmedi.
- No one else was injured.
- Başka hiç kimse yaralanmadı.
- No one else laughed.
- Başka hiç kimse gülmedi.
- No one else knows it.
- Başka hiç kimse bunu bilmiyor.
- No one else seemed to be amused.
- Başka hiç kimse eğleniyor gibi görünmüyordu.
- You found me where no one else was looking.
- Başka hiç kimsenin bakmadığı yerde beni buldun.
- Outside of him, no one else came to the party.
- Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
- No one else understood.
- Başka hiç kimse anlamadı.
- No one else recognized this.
- Bunu başka hiç kimse tanımadı.
- There's no one else left.
- Kalan başka hiç kimse yok.
Show More (18)
|
