|
- I advised Tom not to believe what Mary says.
- Tom'a Mary'nin söylediklerine inanmamasını tavsiye ettim.
- I've no reason not to believe him.
- Ona inanmamak için bir sebebim yok.
- I told Tom not to believe what Mary said.
- Tom'a Mary'nin söylediklerine inanmamasını söyledim.
- He advised me not to believe what she says.
- Onun söylediklerine inanmamamı tavsiye etti.
- I told Tom not to believe Mary.
- Tom'a Mary'ye inanmamasını söyledim.
- I advised Tom not to believe what Mary said.
- Tom'a Mary'nin söylediğine inanmamasını tavsiye ettim.
- She advised him not to believe everything the teacher says.
- Öğretmenin söylediği her şeye inanmamasını tavsiye etti.
- I've no reason not to believe him.
- Ona inanmamak için bir nedenim yok.
- He advised me not to believe what she says.
- Söylediklerine inanmamamı tavsiye etti.
- Tom didn't have any reason not to believe Mary.
- Tom'un Mary'ye inanmamak için bir nedeni yoktu.
- Tom advised Mary not to believe everything John says.
- Tom, Mary'ye John'un söylediği her şeye inanmamasını tavsiye etti.
- Tom advised Mary not to believe what John said.
- Tom, Mary'ye John'un söylediklerine inanmamasını tavsiye etti.
- Tom advised Mary not to believe everything she read.
- Tom, Mary'ye okuduğu her şeye inanmamasını tavsiye etti.
- I should've advised Tom not to believe what Mary says.
- Tom'a Mary'nin söylediğine inanmamasını tavsiye etmeliydim.
- I was warned not to believe anything Tom says.
- Tom'un söylediği hiçbir şeye inanmamam konusunda uyarıldım.
- You can't afford not to believe me.
- Bana inanmamayı göze alamazsın.
- I should've advised Tom not to believe what Mary says.
- Tom'a Mary'nin söylediklerine inanmamasını tavsiye etmeliydim.
- I advised Tom not to believe what Mary said.
- Tom'a Mary'nin söylediklerine inanmamasını tavsiye ettim.
- You ought not to believe him.
- Ona inanmamalıydın.
- Tom advised Mary not to believe everything she reads on the Web.
- Tom, Mary'ye internette okuduğu her şeye inanmamasını tavsiye etti.
- Tom advised Mary not to believe what John said.
- Tom, Mary'ye John'un söylediğine inanmamasını tavsiye etti.
- I advised Tom not to believe what Mary says.
- Tom'a Mary'nin söylediğine inanmamasını tavsiye ettim.
- I was warned not to believe what Tom said.
- Tom'un söylediklerine inanmamam konusunda uyarılmıştım.
Show More (20)
|