|
- She warned us that opening the box would cause great suffering.
- Kutuyu açmanın büyük ızdıraplara sebep olacağı konusunda uyardı bizi.
- She warned us that opening the box would cause great suffering.
- Kutuyu açmanın büyük acılara neden olacağı konusunda bizi uyardı.
- She warned us that opening the box would cause great suffering.
- Kutuyu açmanın büyük acılara yol açacağı konusunda bizi uyardı.
- She opened the box.
- Kutuyu açtı.
- Tom tried to pry open the box.
- Tom kutuyu açmaya çalıştı.
- Did you open the box?
- Kutuyu açtın mı?
- Aren't you going to open the box?
- Kutuyu açmayacak mısın?
- She was so curious that she opened the box.
- O kadar meraklıydı ki kutuyu açtı.
- Tom opened the box and peeped in.
- Tom kutuyu açtı ve içeri baktı.
- He was not able to open the box.
- O, kutuyu açamadı.
- He tried to open the box in vain.
- O boş yere kutuyu açmaya çalıştı.
- You must on no condition open the box.
- Hiçbir surette kutuyu açmamalısın.
- I opened the box, but it was empty.
- Kutuyu açtım fakat o boştu.
- Tom opened the box and peeped in.
- Tom kutuyu açtı ve içine baktı.
- You need a key to open the box.
- Kutuyu açmak için bir anahtara ihtiyacın var.
- You must on no condition open the box.
- Hiçbir koşulda kutuyu açmamalısın.
- You need a key to open the box.
- Kutuyu açmak için bir anahtara ihtiyacınız var.
- No sooner had I opened the box than a frog jumped out.
- Kutuyu açar açmaz bir kurbağa dışarı zıpladı.
- Tom opened the box and looked inside.
- Tom kutuyu açtı ve içine baktı.
- She succeeded in opening the box.
- Kutuyu açmayı başardı.
- May I open the box?
- Kutuyu açabilir miyim?
- Do you want me to open the box?
- Kutuyu açmamı ister misin?
- Tom doesn't want to open the box, but he wants to know what's inside it.
- Tom kutuyu açmak istemiyor fakat onun içinde ne olduğunu biliyor.
- Tom tried to pry open the box with a crowbar.
- Tom levyeyle kutuyu açmaya çalıştı.
- Let's open the box and see what's inside it.
- Kutuyu açalım ve içinde ne olduğunu görelim.
- Tom tried to open the box.
- Tom kutuyu açmaya çalıştı.
- Tom wasn't able to open the box.
- Tom kutuyu açamadı.
- I opened the box, but I found it empty.
- Kutuyu açtım ama boştu.
- No sooner had I opened the box than a frog jumped out.
- Kutuyu açar açmaz içinden bir kurbağa fırladı.
- Tom doesn't want to open the box, but he wants to know what's inside it.
- Tom kutuyu açmak istemiyor ama içinde ne olduğunu bilmek istiyor.
- Tom hasn't opened the box yet.
- Tom henüz kutuyu açmadı.
- Tom helped Mary open the box.
- Tom, Mary'nin kutuyu açmasına yardım etti.
- Let's open the box and see what's inside it.
- Kutuyu açalım ve içinde ne var görelim.
- Tom opened the box and took out a beautiful ring.
- Tom kutuyu açtı ve güzel bir yüzük çıkardı.
- Tom opened the box and peeked inside.
- Tom kutuyu açtı ve içine baktı.
- Don't open the box yet.
- Henüz kutuyu açmayın.
- She opened the box.
- O, kutuyu açtı.
- Why have you opened the box?
- Neden kutuyu açtın?
- I opened the box, but it was empty.
- Kutuyu açtım ama boştu.
- Why did you open the box?
- Neden kutuyu açtın?
- Tom opened the box.
- Tom kutuyu açtı.
- He was not able to open the box.
- Kutuyu açmayı başaramadı.
- I opened the box and looked inside.
- Kutuyu açtım ve içine baktım.
- I helped Tom open the box.
- Tom'un kutuyu açmasına yardım ettim.
- Tom forced me to open the box.
- Tom kutuyu açmam için beni zorladı.
- Tom forced me to open the box.
- Tom beni kutuyu açmaya zorladı.
- I opened the box.
- Kutuyu açtım.
- I opened the box — it was empty.
- Kutuyu açtım, boştu.
- The teacher opened the box and took out a ball.
- Öğretmen kutuyu açtı ve bir top çıkardı.
- Let's open the box and see what's inside.
- Kutuyu açıp içinde ne olduğuna bakalım.
Show More (47)
|
