| 1 |
parachute |
paraşüt |
n. |
|
- The skydiver deployed his parachute.
- Paraşütçü, paraşütünü açtı.
- Don't forget to open your parachute!
- Paraşütünü açmayı unutma!
- Don't forget to open your parachute!
- Paraşütünüzü açmayı unutmayın.
- Tom's parachute didn't open.
- Tom'un paraşütü açılmadı.
Show More (1)
|
| 2 |
parachute |
paraşütle atlamak |
v. |
|
- The soldiers parachuted into the region.
- Askerler bölgeye paraşütle atladı.
- A parachute is then required to land, much like skydiving.
- Paraşütle atlamak gibi iniş için de paraşüt gerekiyor.
Show More (-1)
|
| 3 |
parachute |
paraşütle indirmek |
v. |
|
- The organization parachuted supplies into the area.
- Örgüt bölgeye paraşütle malzeme indirdi.
Show More (-2)
|
