| 1 |
peach |
şeftali |
n. |
|
- A mixture of peach and almond oil can be applied to the skin.
- Şeftali ve badem yağı karışımı cilde sürülebilir.
- This peach is a work of art.
- Bu şeftali bir sanat eseri.
- Tom ate half the peach and handed me the rest.
- Tom yarım şeftali yedi ve artanını bana uzattı.
- Do you want apple or peach?
- Elma mı istersin şeftali mi?
- Do you want apple or peach?
- Elma mı yoksa şeftali mi istersin?
- This peach is a work of art.
- Bu şeftali bir sanat eseridir.
- Tom ate half the peach and handed me the rest.
- Tom şeftalinin yarısını yedi ve kalanını bana uzattı.
- I'm going to eat a peach.
- Şeftali yiyeceğim.
- This peach is a beauty.
- Bu şeftali çok güzel.
- I shall eat a peach.
- Şeftali yiyeceğim.
- John eats his peach.
- John şeftalisini yiyor.
- I'm going to eat a peach.
- Bir şeftali yiyeceğim.
Show More (9)
|
| 2 |
peach |
harika |
n. |
|
- That was some peach of a shoot!
- Harika bir atıştı!
Show More (-2)
|
| 3 |
peach |
şeftali rengi |
n. |
|
- Peach is a mixture of orange, yellow, and white colours.
- Şeftali rengi turuncu, sarı ve beyaz renklerinin karışımıdır.
Show More (-2)
|
| 4 |
peach |
şeftali rengi |
adj. |
|
- The peach highlighter looks better on your skin.
- Şeftali rengi aydınlatıcı, cildinde daha iyi görünüyor.
Show More (-2)
|
