|
- Put down your pencil and listen.
- Kalemini bırak ve dinle.
- Tom chewed on his pencil.
- Tom kalemini çiğnedi.
- The pencils are sold in dozens.
- Kalemler düzinelerce satılıyor.
- What colour is your pencil?
- Kalemin ne renk?
- Tom doesn't even have a pencil.
- Tom'un bir kalemi bile yok.
- He did a pencil dive into the pool.
- Havuza bir kalem dalışı yaptı.
- Are these pencils yours?
- Bu kalemler senin mi?
- The nervous girl is in the habit of chewing the end of her pencil.
- Asabi kızın kaleminin arkasını çiğneme alışkanlığı var.
- This pencil is better than that one.
- Bu kalem ondan daha iyi.
- There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir kağıt var.
- Is this pencil red or white?
- Bu kalem kırmızı mı beyaz mı?
- These pencils are the same color.
- Bu kalemler aynı renkte.
- Tom sharpened the pencils.
- Tom kalemleri açtı.
- Tom took out a pencil and started to write.
- Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.
- I don't have any pencils.
- Hiç kalemim yok.
- I don't have a pencil.
- Kalemim yok.
- There are teeth marks on the end of that pencil.
- O kalemin ucunda diş izleri var.
- I bought a dozen pencils today.
- Bugün bir düzine kalem aldım.
- Have you got any pencils?
- Hiç kaleminiz var mı?
- The pencil is not long.
- Kalem uzun değil.
- She took a pencil and began drawing on a piece of paper.
- O bir kalem aldı ve bir kağıt parçası üzerine çizmeye başladı.
- I bought three pencils.
- Üç kalem aldım.
- Tom gave each student in his class a pencil.
- Tom sınıfındaki her öğrenciye bir kalem verdi.
- The pencil is on the book.
- Kalem kitabın üzerinde.
- He stuck his pencil behind his ear.
- Kalemini kulağının arkasına sıkıştırdı.
- Do you have pencils?
- Kaleminiz var mı?
- These pencils are the same color.
- Bu kalemler aynı renk.
- He bought pencils, notebooks, dictionaries and so on.
- Kalemler, defterler, sözlükler vesaire satın aldı.
- Tom never has a pencil with him.
- Tom hiçbir zaman yanında kalem bulundurmaz.
- Whose pencil is this?
- Bu kimin kalemi?
- May I use this pencil?
- Bu kalemi kullanabilir miyim?
- Can I borrow your pencil for a bit?
- Kalemini biraz ödünç alabilir miyim?
- This is the pencil that she used to write it.
- Bu da yazmak için kullandığı kalem.
- Tom poked his pencil through the hole.
- Tom delikten kalemini uzattı.
- He gave each of them a pencil.
- Her birine bir kalem verdi.
- Mum bought me some colouring pencils.
- Annem bana boyama kalemleri aldı.
- I forgot my pencil.
- Kalemimi unuttum.
- How long is this pencil?
- Bu kalem ne kadar uzun?
- This is the pencil I lost the other day.
- Bu geçen gün kaybettiğim kalem.
- Tom lost his pencil.
- Tom kalemini kaybetti.
- Is this pencil yours?
- Bu kalem senin mi?
- Do you have any pencils?
- Hiç kalemin var mı?
- Draw with a pencil.
- Kalemle çiz.
- Your pencil is very dark.
- Senin kalemin çok koyu renkli.
- That's my pencil.
- Bu benim kalemim.
- Can I borrow your pencil?
- Kalemini ödünç alabilir miyim?
- Do you have some pencils?
- Kaleminiz var mı?
- Give me back my pencil.
- Kalemimi geri ver.
- Is that pencil Tom's?
- Bu kalem Tom'un mu?
- A pencil is sticking out of your pocket.
- Cebinden bir kalem sarkıyor.
- I can't write with this dull pencil.
- Bu kör kalemle yazamıyorum.
- The pencil is on the book.
- Kalem, kitabın üzerinde.
- There's a book, a pencil, and a sheet of paper on the table.
- Masanın üzerinde bir kitap, bir kalem ve bir sayfa kağıt var.
- Tom handed the pencil to Mary.
- Tom kalemi Mary'ye uzattı.
- Tom poked his pencil through the hole.
- Tom deliğe kalemini soktu.
- Could you please sharpen these pencils?
- Şu kalemleri açar mısın lütfen?
- My pencil fell off the edge of my desk.
- Kalemim masamın kenarından düştü.
- This is a pencil.
- Bu bir kalemdir.
- Please use a pencil to write down your name.
- Lütfen adınızı yazmak için kalem kullanın.
- This pencil cost me at least a hundred bucks.
- Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.
- These two pencils are similar, but not the same.
- Bu iki kalem birbirine benziyor ama aynı değil.
- How many dozen pencils do you have?
- Kaç düzine kalemin var?
- Could you please give me the pencil?
- Lütfen kalemi bana verir misin?
- I need a red pencil.
- Kırmızı bir kaleme ihtiyacım var.
- The pencil is black.
- Kalem siyah.
- There are five pencils here.
- Burada beş kalem var.
- I know it wasn't Tom who took my pencil.
- Kalemimi alanın Tom olmadığını biliyorum.
- You should sharpen your pencil.
- Kaleminizi keskinleştirmelisiniz.
- Sharpen your pencil.
- Kalemini keskinleştir.
- The boy liked to keep his pencils sharp.
- Çocuk kalemlerini keskin tutmayı severdi.
- That isn't a pencil.
- Bu bir kalem değil.
- Could I borrow a pencil?
- Bir kalem ödünç alabilir miyim?
- Is that a pencil?
- O bir kalem mi?
- Tom is sharpening his pencil.
- Tom kalemini açıyor.
- This is a pencil.
- Bu bir kalem.
- Did he write it with a pencil?
- Kalemle mi yazdı?
- I have lost my pencil.
- Kalemimi kaybettim.
- This pencil is white.
- Bu kalem beyazdır.
- These pencils might look alike but they're not the same.
- Bu kalemler benzeyebilir ama aynı değiller.
- Tom always keeps a pencil behind his ear.
- Tom her zaman kulağının arkasında bir kalem taşır.
- That is a pencil.
- Bu bir kalem.
- To edit a sentence, click on the pencil icon.
- Bir cümleyi düzenlemek için kalem simgesine tıklayın.
- Please hand me that pencil.
- Lütfen o kalemi bana ver.
- He gave me a pencil.
- O bana bir kalem verdi.
- This is the same pencil that I lost the other day.
- Bu geçen gün kaybettiğim kalemin aynısı.
- Would you lend me your pencil?
- Kalemini ödünç verir misin?
- Put down your pencil.
- Kaleminizi bırakın.
- Will you lend me your pencil?
- Bana kalemini ödünç verir misin?
- Is this pencil not yours?
- Bu kalem senin değil mi?
- This is my pencil.
- Bu benim kalemim.
- Please write with a pencil.
- Lütfen kalemle yazın.
- I need a pencil.
- Bana bir kalem lazım.
- If you want a pencil, I'll lend you one.
- Kalem istersen, sana ödünç veririm.
- I lent my pencil to Tom.
- Kalemimi Tom'a ödünç verdim.
- Pick up the pencil from the floor.
- Kalemi yerden al.
- Tom asked me to lend him my pencil.
- Tom benden kalemimi ödünç vermemi istedi.
- This pencil is red.
- Bu kalem kırmızı.
Show More (94)
|
