pillar of (something) - English Turkish Sentences
English Turkish
pillar of (something) (bir şeyin) direği n.
  • The EU's internal market is a fundamental pillar of European cooperation.
  • AB'nin iç pazarı Avrupa işbirliğinin temel direğidir.
  • It has always been a pillar of culture and progress since ancient days.
  • Antik çağlardan bu yana her zaman kültürün ve ilerlemenin temel direği olmuştur.
  • Safety, quality and efficacy are the three essential pillars of the European medicinal products market.
  • Güvenlik, kalite ve etkinlik Avrupa tıbbi ürünler pazarının üç temel direğidir.
Show More (5)
pillar of (something) (bir şeyin) dayanağı n.
  • A fundamental pillar of this community of values is the Charter of Fundamental Rights of the European Union.
  • Bu değerler topluluğunun temel dayanaklarından biri de Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'dır.
Show More (-2)
pillar of (something) destekçi n.
  • Sami is a pillar of his church in Toronto.
  • Sami, Toronto'daki kilisesinin önemli bir destekçisidir.
Show More (-2)