|
- We pray for compassion towards the Iraqi people and soldiers and their families.
- Irak halkına, askerlerine ve ailelerine merhamet gösterilmesi için dua ediyoruz.
- Instead, let's pray for one another under this vast beautiful blue sky.
- Bunun yerine, şu devasa güzel mavi gökyüzünün altında birbirimiz için dua edelim.
- Instead, let's pray for one another under this vast beautiful blue sky.
- Bunun yerine, bu uçsuz bucaksız güzel mavi gökyüzünün altında birbirimiz için dua edelim.
- We'll pray for them.
- Onlar için dua edeceğiz.
- I'll be praying for you.
- Senin için dua edeceğim.
- I'll pray for her.
- Onun için dua edeceğim.
- Sami prayed for Layla.
- Sami, Layla için dua etti.
- I'll pray for your family.
- Ailen için dua edeceğim.
- I've been praying for you.
- Senin için dua ediyordum.
- I prayed for Tom.
- Tom için dua ettim.
- He got down on his knees and prayed for the souls of the deceased.
- Dizlerinin üzerine çöktü ve ölenlerin ruhları için dua etti.
- We prayed for Tom.
- Tom için dua ettik.
- We pray for peace.
- Biz barış için dua ediyoruz.
- I'm praying for Tom.
- Tom için dua ediyorum.
- Praying for Tom is all you can do.
- Bütün yapabileceğiniz Tom için dua etmek.
- Tom prayed for God's guidance.
- Tom Tanrı'nın rehberliği için dua etti.
- Pray for all of us.
- Hepimiz için dua edin.
- Tom prayed for forgiveness.
- Tom affedilmek için dua etti.
- Layla was praying for a Muslim man.
- Layla Müslüman bir erkek için dua ediyordu.
- The Emperor prayed for the souls of the deceased.
- İmparator ölenlerin ruhları için dua etti.
- We prayed for rain.
- Biz yağmur için dua ettik.
- I've been praying for you.
- Ben senin için dua ediyorum.
- Sami prayed for Layla's safe return.
- Sami, Leyla'nın sağ salim dönmesi için dua etti.
- We'll all pray for your recovery.
- Hepimiz iyileşmen için dua edeceğiz.
- I prayed for you.
- Senin için dua ettim.
- I pray for Tom almost every day.
- Neredeyse her gün Tom için dua ediyorum.
- I'll pray for him.
- Onun için dua edeceğim.
- Tom prayed for God's help.
- Tom Tanrı'nın yardımı için dua etti.
- She prayed for her son's return.
- Oğlunun dönmesi için dua etti.
- I'm praying for you.
- Senin için dua ediyorum.
- We're all praying for rain.
- Hepimiz yağmur için dua ediyoruz.
- Keep praying for us.
- Bizim için dua etmeye devam edin.
- Let us pray for him to live among us for a long time, because we really need him.
- Aramızda uzun bir süre yaşaması için dua edelim çünkü ona gerçekten ihtiyacımız var.
- Keep praying for us.
- Bizim için dua etmeye devam et.
- Pray for us.
- Bizim için dua edin.
- Praying for Tom was all we could do.
- Yapabildiğimiz sadece Tom için dua etmekti.
- We're all praying for Tom's recovery.
- Hepimiz Tom'un iyileşmesi için dua ediyoruz.
- Praying for Tom is all you can do.
- Tek yapabileceğin Tom için dua etmek.
- I pray for your happiness from the bottom of my heart.
- Tüm kalbimle mutluluğunuz için dua ediyorum.
- We are all praying for Japan.
- Hepimiz Japonya için dua ediyoruz.
- I've been praying for this day.
- Bugün için dua ediyordum.
- Tom and the other farmers prayed for rain.
- Tom ve diğer çiftçiler yağmur için dua etti.
- We're all praying for rain.
- Hepimiz yağmur yağması için dua ediyoruz.
- That's what I'm praying for.
- Bunun için dua ediyorum.
- We need to pray for Tom.
- Tom için dua etmeliyiz.
- Tom and the other farmers prayed for rain.
- Tom ve diğer çiftçiler yağmur yağması için dua ettiler.
- I'll pray for Tom.
- Tom için dua edeceğim.
- Tom prayed for Mary's safe return.
- Tom Mary'nin sağ salim dönmesi için dua etti.
- She prayed for her son's return.
- O, oğlunun geri dönüşü için dua etti.
- We prayed for their happiness.
- Biz onların mutluluğu için dua ettik.
- Jesus told us to turn the other cheek, love our enemies, and pray for them.
- İsa bize diğer yanağımızı çevirmemizi, düşmanlarımızı sevmemizi ve onlar için dua etmemizi söyledi.
- We prayed for their happiness.
- Mutlulukları için dua ettik.
- Let's pray for rain.
- Yağmur yağması için dua edelim.
- I was praying for rain.
- Yağmur için dua ediyordum.
- I'll pray for you.
- Senin için dua edeceğim.
- I was praying for rain.
- Yağmur yağması için dua ediyordum.
- Pray for them.
- Onlar için dua edin.
- I'll pray for your family.
- Ben ailen için dua edeceğim.
- I'll pray for her.
- Ben de onun için dua edeceğim.
- Layla prayed for forgiveness.
- Layla affedilmek için dua etti.
- We pray for peace.
- Barış için dua ediyoruz.
- That's what I'm praying for.
- Onun için dua ediyorum.
- Praying for Tom was all we could do.
- Tom için dua etmek yapabileceğimiz tek şeydi.
- Let's pray for rain.
- Yağmur için dua edelim.
- I'll pray for them.
- Onlar için dua edeceğim.
- Will you pray for me to be happy?
- Mutlu olmam için dua eder misin?
- Tom prayed for Mary to get well.
- Tom Mary'nin iyileşmesi için dua etti.
- Let us pray for him to live among us for a long time, because we really need him.
- Aramızda uzun süre yaşaması için dua edelim, çünkü ona gerçekten ihtiyacımız var.
- We pray for the souls of our brothers and sisters.
- Kardeşlerimizin ruhları için dua ediyoruz.
- We need to pray for Tom.
- Tom için dua etmemiz gerek.
- Pray for her.
- Onun için dua edin.
- Will you pray for me to be happy?
- Benim mutlu olmam için dua edecek misin?
- We pray for the souls of our brothers and sisters.
- Erkek ve kız kardeşlerimizin ruhları için dua ediyoruz.
- Pray for me.
- Benim için dua edin.
- We prayed for rain.
- Yağmur yağması için dua ettik.
- I pray for a better future.
- Daha iyi bir gelecek için dua ediyorum.
- Pray for him.
- Onun için dua edin.
- The Emperor prayed for the souls of the deceased.
- İmparator ölülerin ruhları için dua etti.
- We'll pray for you.
- Senin için dua edeceğiz.
Show More (76)
|