|
- The entire history of mankind has, I am sad to say, been marked by collective and individual racist behaviour.
- Üzülerek söylemeliyim ki tüm insanlık tarihi kolektif ve bireysel ırkçı davranışlarla damgalanmıştır.
- We cannot continue to be so racist in our treatment of these countries.
- Bu ülkelere karşı bu kadar ırkçı davranmaya devam edemeyiz.
- We must not be racist.
- Irkçı olmamalıyız.
- He delivered a completely racist, Christian fundamentalist speech, representing the antithesis of what we must do.
- Tamamen ırkçı, Hıristiyan köktendinci bir konuşma yaptı ve yapmamız gereken şeyin antitezini temsil etti.
- We know that Israel is built entirely upon racist oppression.
- İsrail'in tamamen ırkçı baskı üzerine inşa edildiğini biliyoruz.
- I now turn to the manufacture, distribution and the private possession of racist and xenophobic material.
- Şimdi ırkçı ve yabancı düşmanı materyallerin üretimi, dağıtımı ve özel olarak bulundurulması konusuna dönüyorum.
- The South Africa of apartheid fell because racist oppression was being practised in the country.
- Apartheid Güney Afrikası, ülkede ırkçı baskı uygulandığı için yıkıldı.
- Above all, name-calling, which is an accessory of racist and xenophobic sentiment, must be avoided.
- Her şeyden önce, ırkçı ve yabancı düşmanı duyguların bir aksesuarı olan isim takmaktan kaçınılmalıdır.
- If they are written in a non-intelligible language, they may contain all kinds of racist messages.
- Eğer anlaşılmaz bir dilde yazılmışlarsa, her türlü ırkçı mesajı içerebilirler.
- It contains such a broad definition of the racist offence that it is becoming difficult to say what is not racist.
- Irkçılık suçunun o kadar geniş bir tanımını içeriyor ki neyin ırkçı olmadığını söylemek zorlaşıyor.
- At the same time, it is our duty as democrats to enter the debate with the racists.
- Aynı zamanda, demokratlar olarak ırkçılarla tartışmaya girmek de bizim görevimizdir.
- Mr Camre is risking neither his life nor his freedom in a matter concerning racist statements.
- Bay Camre ırkçı ifadelerle ilgili bir konuda ne hayatını ne de özgürlüğünü riske atmaktadır.
- The rapporteur is himself proof that Europe is not racist.
- Raportörün kendisi Avrupa'nın ırkçı olmadığının kanıtıdır.
- We now have a situation in which the entire Arab world is in danger of itself being pilloried in a racist way.
- Şu anda tüm Arap dünyasının ırkçı bir şekilde aşağılanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir durumla karşı karşıyayız.
- Therefore, a simple reference to national origin may be considered as a racist act or as racial discrimination.
- Bu nedenle, ulusal kökene yapılan basit bir atıf ırkçı bir eylem ya da ırk ayrımcılığı olarak değerlendirilebilir.
- I wholeheartedly support this motion for a resolution which will act as a considerable deterrent to racist offenders.
- Irkçı suçlular için önemli ölçüde caydırıcı olacak bu karar önergesini tüm kalbimle destekliyorum.
- That is inherently racist and we should oppose it.
- Bu doğası gereği ırkçıdır ve buna karşı çıkmalıyız.
- Donald Trump made racist comments.
- Donald Trump ırkçı laflar etti.
- We're watching the rise of a dangerous form of separatism based on racist hatred and Islamophobia.
- Irkçı nefret ve İslamofobiye dayalı tehlikeli bir ayrılıkçılık biçiminin yükselişini izliyoruz.
- Tom isn't a racist.
- Tom bir ırkçı değil.
- I'm not racist, I just hate everybody.
- Irkçı değilim, sadece herkesten nefret ediyorum.
- They're racists.
- Onlar ırkçı.
- That would be racist.
- Bu ırkçı olurdu.
- He's the real racist.
- Gerçek ırkçı o.
- The confederate flag is considered by many to be a racist symbol.
- Konfederasyon bayrağı birçok kişi tarafından ırkçı bir sembol olarak kabul edilir.
- You're a racist.
- Sen bir ırkçısın.
- The separatists are racist against Arabic speakers.
- Ayrılıkçılar Arapça konuşanlara karşı ırkçı.
- Tom told Mary a racist joke.
- Tom, Mary'ye ırkçı bir fıkra anlattı.
- The confederate flag is considered by many to be a racist symbol.
- Konfederasyon bayrağı pek çok kişi tarafından ırkçı bir sembol olarak görülüyor.
- Racists come in all colors.
- Irkçılar her renge girebilirler.
- He is the real racist for saying that.
- Bunu söylediği için asıl ırkçı olan o.
- I felt isolated and unwelcome amongst those racists.
- O ırkçıların arasında kendimi dışlanmış ve istenmeyen biri gibi hissettim.
- He joined an extremely racist group.
- Aşırı ırkçı bir gruba katıldı.
- That sounds racist to me.
- Bu bana ırkçı geliyor.
- She's the real racist for bringing it up.
- Bu konuyu açtığı için gerçek ırkçı o.
- Racist people are ignorant.
- Irkçı insanlar cahildir.
- Dan expressed his racist beliefs in public.
- Dan ırkçı inançlarını toplum içinde ifade etti.
- The racists use violence on the streets.
- Irkçılar sokaklarda şiddet kullanırlar.
- I know that there are many racists here, but you don't have to change your name.
- Burada çok sayıda ırkçı olduğunu biliyorum ama isminizi değiştirmek zorunda değilsiniz.
- Donald Trump made racist comments.
- Donald Trump ırkçı yorumlarda bulunmuştur.
- I still think Tom is a racist.
- Ben hâlâ Tom'un bir ırkçı olduğunu düşünüyorum.
- This website is infested with racists.
- Bu web sitesini ırkçılar basmış durumda.
- You're the real racist for bringing it up.
- Onu ortaya attığın için gerçek bir ırkçısın.
- You're the real racist for saying that.
- Onu söylediğin için gerçek bir ırkçısın.
- Tom is a racist.
- Tom bir ırkçı.
- They're racists.
- Onlar ırkçılar.
- I'm not racist.
- Irkçı değilim.
- I know Tom isn't a racist.
- Tom'un ırkçı olmadığını biliyorum.
- Tom told Mary a racist joke.
- Tom Mary'ye bir ırkçı şaka yaptı.
- I still think Tom is a racist.
- Hâlâ Tom'un ırkçı olduğunu düşünüyorum.
- I'm not a racist.
- Ben ırkçı değilim.
- Boris Johnson is a racist, an antisemite, and an Islamophobe.
- Boris Johnson ırkçı, antisemit ve İslam düşmanıdır.
- You're the real racist.
- Gerçek ırkçı sensin.
- Dan decorated the walls of his room with racist symbols.
- Dan odasının duvarlarını ırkçı sembollerle süsledi.
- Do not defend this racist and colonialist State.
- Bu ırkçı ve sömürgeci devleti savunmayın.
- Tom isn't a racist.
- Tom ırkçı değil.
- This website is infested with racists.
- Bu web sitesi ırkçılarla dolu.
- The separatists are racist against Arabic speakers.
- Ayrılıkçılar Arapça konuşanlara karşı ırkçıdırlar.
- Are you racist?
- Irkçı mısın?
- I'm not racist, I just hate everybody.
- Ben ırkçı değilim, sadece herkesten nefret ediyorum.
- Her racist comment destroyed her career.
- Irkçı yorumu kariyerini mahvetti.
- Dan touted his racist ideas to his friends.
- Dan ırkçı fikirlerini arkadaşlarına övdü.
- Dan expressed his racist beliefs in public.
- Dan ırkçı inançlarını halkın önünde dile getirdi.
- He grew up in a racist environment.
- Irkçı bir çevrede büyüdü.
- I know that there are many racists here, but you don't have to change your name.
- Burada bir sürü ırkçı olduğunu biliyorum ama adını değiştirmek zorunda değilsin.
- You're the real racist for bringing it up.
- Bu konuyu açtığın için gerçek ırkçı sensin.
- I don't believe Tom is a racist.
- Tom'un bir ırkçı olduğuna inanmıyorum.
- Her racist comment destroyed her career.
- Onun ırkçı yorumu onu kariyerinden etti.
- He's so racist.
- O çok ırkçı.
- Donald Trump made racist comments.
- Donald Trump ırkçı yorumlar yaptı.
- Mentioning someone's race isn't racist.
- Birinin ırkından bahseden ırkçı değildir.
- Everyone knows you're racist punks.
- Herkes sizin ırkçı serseriler olduğunuzu biliyor.
- How dare you call me a racist?
- Bana ırkçı demeye nasıl cüret edersin?
- Racists come in all colors.
- Irkçılar her renkten olabilir.
- Racist people are ignorant.
- Irkçı insanlar cahildirler.
- Are you a racist?
- Irkçı mısın?
- You're the real racist for saying that.
- Bunu söylediğin için gerçek ırkçı sensin.
- How dare you call me a racist?
- Ne cüretle bana ırkçı diyorsun?
- They're the real racists.
- Asıl ırkçılar onlar.
- He confessed in court that he was in touch with racist groups.
- O, ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu mahkemede itiraf etti.
- Tom's racist comments cost him his job.
- Tom'un ırkçı yorumları işine mal oldu.
- She's the real racist for saying that.
- Bunu söylediği için gerçek ırkçı o.
- She's the real racist.
- Asıl ırkçı olan o.
- You're all racists.
- Hepiniz ırkçısınız.
- Everyone knows you're racist punks.
- Herkes ırkçı serseriler olduğunuzu biliyor.
- Tom's racist comments cost him his job.
- Tom'un ırkçı yorumları onun işine mal oldu.
- I am not racist.
- Irkçı değilim.
- He's so racist.
- O çok ırkçıdır.
- The racists use violence on the streets.
- Irkçılar sokakta şiddet eylemleri gerçekleştiriyor.
- Are you a racist?
- Irkçı biri misin?
- He confessed in court that he was in touch with racist groups.
- Mahkemede ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu itiraf etti.
- A racist society tends to demonize other societies.
- Irkçı bir toplum, diğer toplumları şeytanlaştırmaya eğilimlidir.
- Are you racist?
- Irkçı mısınız?
- A racist society tends to demonize other societies.
- Irkçı bir toplum diğer toplumları şeytanlaştırma eğilimindedir.
- I'm not a racist, but I just don't like them.
- Irkçı değilim ama onlardan hoşlanmıyorum işte.
- That sounds racist to me.
- O bana ırkçı geliyor.
- I don't believe Tom is a racist.
- Tom'un ırkçı biri olduğuna inanmıyorum.
- Dan touted his racist ideas to his friends.
- Dan ırkçı fikirlerini arkadaşlarına anlattı.
- I felt isolated and unwelcome amongst those racists.
- O ırkçıların arasında kendimi yalnız ve dışlanmış hissediyordum.
Show More (96)
|