1 |
ravage |
harap etmek |
v. |
|
- Eritrea is desperate for support in rebuilding a country ravaged by war.
- Eritre, savaşın harap ettiği bir ülkeyi yeniden inşa etme konusunda desteğe muhtaç.
- The tornado ravaged the region.
- Kasırga bölgeyi harap etti.
- Floods have ravaged parts of Germany.
- Seller Almanya'nın bir kısmını harap etti.
- The city was ravaged by a tornado.
- Şehir bir kasırga tarafından harap edildi.
- Floods have ravaged parts of Germany.
- Seller Almanya'nın bazı bölgelerini harap etti.
Show More (2)
|
2 |
ravage |
kasıp kavurmak |
v. |
|
- War, disease, and famine continue to ravage the poverty-stricken country, despite the decades-long international effort to ameliorate the situation.
- Savaş, hastalık ve kıtlık, durumu düzeltmek için on yıllardır süren uluslararası çabalara rağmen, yoksulluk içindeki ülkeyi kasıp kavurmaya devam ediyor.
Show More (-2)
|
3 |
ravage |
mahvetmek |
v. |
|
- The tornado ravaged the region.
- Kasırga bölgeyi mahvetti.
Show More (-2)
|
4 |
ravage |
yakıp yıkmak |
v. |
|
- They ravaged the countryside, obliterating everything in their path.
- Kırsal bölgeyi yakıp yıktılar, önlerine çıkan her şeyi yok ettiler.
Show More (-2)
|