| 1 |
recipe |
tarifi |
n. |
|
- Who gave Tom that recipe book?
- Tom'a o tarif kitabını kim verdi?
- Would you mind giving me your chocolate cake recipe?
- Çikolatalı kek tarifini bana verir misin?
- This is my mother's recipe.
- Bu annemin tarifi.
- Mary can cook anything without using a recipe.
- Mary tarif kullanmadan her şeyi pişirebilir.
- I got this recipe from Mary.
- Bu tarifi Mary'den aldım.
- The cook carefully read the recipe.
- Aşçı tarifi dikkatlice okudu.
- Who gave her that recipe book?
- Ona o tarif kitabını kim verdi?
- The recipe calls for four ripe tomatoes.
- Tarif dört olgun domates gerektiriyor.
- I prefer the traditional recipe.
- Ben geleneksel tarifi tercih ediyorum.
- Can you give me the recipe?
- Bana tarifini verebilir misin?
- Have you seen the recipe book that I wrote?
- Yazdığım tarif kitabını gördünüz mü?
- The recipe serves six people.
- Tarif altı kişilik.
- The challah was so delicious that I just had to ask her for the recipe.
- Challah o kadar lezzetliydi ki ondan tarifini istemek zorunda kaldım.
- Can you give me the recipe?
- Bana tarifi verebilir misiniz?
- I'll send you the recipe.
- Sana tarifi göndereceğim.
- This is my mother's chicken soup recipe.
- Bu annemin tavuk çorbası tarifi.
- I will give you a recipe.
- Sana bir tarif vereceğim.
- I will give him a recipe.
- Ona bir tarif vereceğim.
- Tom shared his mother's oatmeal cookie recipe with Mary.
- Tom annesinin yulaflı kurabiye tarifini Mary ile paylaştı.
- I have to steal that recipe.
- O tarifi çalmalıyım.
- Who did you get this recipe from?
- Bu tarifi kimden aldın?
- I shouldn't have doubled the recipe.
- Tarifi iki katına çıkarmamalıydım.
- Here's the recipe you wanted.
- İşte istediğin tarif.
- My grandmother had a delicious recipe of cod.
- Büyükannemin çok lezzetli bir morina tarifi vardı.
- This is my favorite gingerbread cookie recipe.
- Bu benim en sevdiğim zencefilli kurabiye tarifi.
- I just need an onion for this recipe.
- Bu tarif için sadece bir soğana ihtiyacım var.
- Will you give me the recipe for your salad?
- Bana salata tarifini verir misin?
- Here is a classic recipe for crème brûlée.
- İşte krem brüle için klasik bir tarif.
- I will give her a recipe.
- Ona bir tarif vereceğim.
- This recipe is my grandmother's.
- Bu tarif büyükanneme ait.
- I followed the recipe.
- Tarifi uyguladım.
- I got this recipe from a magazine.
- Bu tarifi bir dergiden aldım.
- Would you mind giving me your chocolate cake recipe?
- Bana çikolatalı kek tarifinizi verebilir misiniz?
- I'll send you my mother's recipe.
- Sana annemin tarifini gönderirim.
- Will you give me the recipe for your salad?
- Bana salatanın tarifini verir misin?
- I shared the recipe for gluten-free bread.
- Glütensiz ekmek tarifini paylaştım.
- Who gave you that recipe book?
- Sana o tarif kitabını kim verdi?
- Where did you get the recipe?
- Tarifi nereden aldın?
- I'll send you the recipe for my mother's oatmeal cookies.
- Size annemin yulaflı kurabiyelerinin tarifini göndereceğim.
- Who gave him that recipe book?
- Ona o tarif kitabını kim verdi?
- I'll send you the recipe for my mother's oatmeal cookies.
- Annemin yulaf ezmeli kurabiyelerinin tarifini sana göndereceğim.
- This recipe is my grandmother's.
- Bu tarif büyükannemin.
- The ingredients for this recipe are a little expensive.
- Bu tarifin malzemeleri biraz pahalı.
- Tom shared his mother's oatmeal cookie recipe with Mary.
- Tom annesinin yulaf ezmeli kurabiye tarifini Mary ile paylaştı.
- I got this recipe from my grandmother.
- Bu tarifi büyükannemden aldım.
- I just followed the recipe.
- Tarifi uyguladım.
- I want your recipe.
- Tarifini istiyorum.
- I prefer the traditional recipe.
- Geleneksel tarifi tercih ederim.
- We found a recipe for grandma's cookies .
- Büyükannemin kurabiyeleri için bir tarif bulduk.
Show More (46)
|
| 2 |
recipe |
yemek tarifi |
n. |
|
- I got this recipe from a magazine.
- Bu yemek tarifini bir dergiden aldım.
- Here's the recipe you wanted.
- İşte istediğin yemek tarifi.
- Tom gave me his notebook full of his favorite recipes.
- Tom en sevdiği yemek tarifleriyle dolu defterini bana verdi.
- I'll send you my mother's recipe.
- Sana annemin yemek tarifini göndereceğim.
- Tom gave me his notebook full of his favorite recipes.
- Tom bana en sevdiği yemek tarifleriyle dolu defterini verdi.
- Where did you get the recipe?
- Yemek tarifini nereden aldın?
- The cook carefully read the recipe.
- Aşçı yemek tarifini dikkatli bir şekilde okudu.
- The recipe calls for four ripe tomatoes.
- Yemek tarifi dört olgun domates gerektirir.
- I got this recipe from Mary.
- Bu yemek tarifini Mary'den aldım.
- What's your favorite recipe?
- En sevdiğiniz yemek tarifi nedir?
- I just need an onion for this recipe.
- Bu yemek tarifi için sadece bir soğana ihtiyacım var.
Show More (8)
|
| 3 |
recipe |
reçete |
n. |
|
- Neither am I sure that conversion to the Community method is really the recipe for solving matters.
- Topluluk yöntemine geçişin sorunları çözmek için gerçekten bir reçete olduğundan da emin değilim.
- That would be the best recipe the European Parliament could recommend against terrorism and in order to achieve peace.
- Avrupa Parlamentosunun terörizme karşı ve barışa ulaşmak için önerebileceği en iyi reçete bu olacaktır.
- We already have the right recipe.
- Doğru reçeteye zaten sahibiz.
- Mary can cook anything without using a recipe.
- Mary reçete kullanmadan bir şey pişirebilir.
Show More (1)
|
| 4 |
recipe |
tarif |
n. |
|
- I found the recipe for my grandmother's cookies.
- Büyükannemin kurabiyelerinin tarifini buldum.
- I've learned many recipes from today's TV program.
- Bugünkü TV programından birçok tarif öğrendim.
- I usually use hearts of palm in my recipes.
- Tariflerimde genelde palmiye özütü kullanırım.
Show More (0)
|
| 5 |
recipe |
tarife |
n. |
|
- We found a recipe for grandma's cookies .
- Büyükannemin kurabiyesi için bir tarife bulduk.
Show More (-2)
|
