|
- You must not cross if there is a red light.
- Kırmızı ışık yanıyorsa karşıdan karşıya geçmemelisiniz.
- Red Light Irradiation was a word that was used on a daily basis in the GDR.
- Kırmızı Işık Işınlaması, Doğu Almanya'da günlük olarak kullanılan bir kelimeydi.
- The red light above the door was on.
- Kapının üstündeki kırmızı ışık açıktı.
- Tom ran a red light.
- Tom kırmızı ışıkta geçti.
- If you cross with a red light, it's against the law.
- Kırmızı ışıkta geçerseniz, bu kanunlara aykırıdır.
- We shouldn't have run that red light.
- O kırmızı ışıkta geçmemeliydik.
- The policeman told us not to cross the street against the red light.
- Polis bize kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçmememizi söyledi.
- They usually drum their fingers at red lights.
- Onlar genellikle kırmızı ışıklarda parmaklarını şakırdatırlar.
- The room was illuminated with red lights.
- Oda kırmızı ışıklarla aydınlatılmıştı.
- Tom didn't run the red light.
- Tom kırmızı ışıkta geçmedi.
- I saw the red light.
- Ben kırmızı ışığı gördüm.
- A red light was glowing in the dark.
- Karanlıkta bir kırmızı ışık parlıyordu.
- You ran a red light.
- Kırmızı ışıkta geçtin.
- He crossed the road on foot at the red light.
- Kırmızı ışıkta yaya olarak yolun karşısına geçti.
- Turn right at the red light.
- Kırmızı ışıkta sağa dön.
- Sami stopped at a red light.
- Sami kırmızı ışıkta durdu.
- The room was illuminated with red lights.
- Oda, kırmızı ışıklarla aydınlatıldı.
- Why's that red light blinking?
- Şu kırmızı ışık neden yanıp sönüyor?
- The red light above the door was on.
- Kapının üstündeki kırmızı ışık yanıyordu.
- Ambulances don't have to stop at red lights, but they usually slow down.
- Ambulanslar kırmızı ışıkta durmak zorunda değildir, ama genellikle yavaşlarlar.
- If you cross with a red light, it's against the law.
- Kırmızı ışığı geçerseniz, bu, yasaya aykırıdır.
- I ran a red light.
- Ben kırmızı ışıkta geçtim.
- I shouldn't have run that red light.
- O kırmızı ışıkta geçmemeliydim.
- I saw Tom running a red light.
- Tom'un kırmızı ışıkta geçtiğini gördüm.
- You must not cross if there is a red light.
- Kırmızı ışık varsa karşıya geçmemelisin.
- Why's that red light blinking?
- O kırmızı ışık neden yanıp sönüyor?
- He did not stop his car at the red light.
- Kırmızı ışıkta arabasını durdurmadı.
- There are some red lights blinking on the console.
- Konsolda yanıp sönen bazı kırmızı ışıklar var.
- I saw the red light.
- Kırmızı ışığı gördüm.
- I saw Tom running a red light.
- Tom'u kırmızı ışıkta geçerken gördüm.
- I ran a red light.
- Kırmızı ışıkta geçtim.
- The red light has gone off.
- Kırmızı ışık söndü.
- We shouldn't have run that red light.
- Kırmızı ışıkta geçmemeliydim.
- Did you stop at the red light?
- Kırmızı ışıkta durdun mu?
- There are some red lights blinking on the console.
- Konsolda yanıp sönen kırmızı ışıklar var.
- They usually drum their fingers at red lights.
- Genelde kırmızı ışıkta parmaklarını çalarlar.
Show More (33)
|