|
- In addition, we also oppose the introduction of a European Transport Fund, as this reeks of vested interest.
- Ayrıca, menfaat koktuğu için Avrupa Ulaştırma Fonu'nun kurulmasına da karşı çıkıyoruz.
- As for the report, it reeks of hypocrisy, and that is why we voted against it.
- Rapora gelince, ikiyüzlülük kokuyor ve bu yüzden karşı oy kullandık.
- You reek of alcohol.
- Alkol kokuyorsun.
- He reeked of liquor.
- İçki kokuyordu.
- He reeked of liquor.
- O içki kokuyordu.
- Tom reeked of alcohol.
- Tom alkol kokuyordu.
- When he came and found me, his whole body reeked of alcohol.
- O geldiğinde ve beni bulduğunda, onun bütün vücudu alkol kokuyordu.
- Her breath reeks of alcohol.
- Onun nefesi alkol kokuyor.
- Layla was reeking of alcohol.
- Leyla alkol kokuyordu.
- His breath reeks of alcohol.
- Onun nefesi alkol kokuyor.
- Her breath reeks of alcohol.
- Nefesi alkol kokuyor.
- His breath reeked of liquor.
- Onun nefesi içki kokuyordu.
- Sami was reeking of alcohol.
- Sami alkol kokuyordu.
- His breath reeked of liquor.
- Nefesi likör kokuyordu.
- His breath reeks of alcohol.
- Nefesi alkol kokuyor.
- When he came and found me, his whole body reeked of alcohol.
- Gelip beni bulduğunda, tüm vücudu alkol kokuyordu.
- Layla was reeking of alcohol.
- Layla alkol kokuyordu.
Show More (14)
|
