respond to - English Turkish Sentences
English Turkish
respond to karşılık vermek v.
  • The Commission in Brussels responded to the victims'cries for help with a shrugging of shoulders.
  • Brüksel'deki Komisyon, mağdurların yardım çığlıklarına omuz silkerek karşılık verdi.
  • That means that the Union cannot respond to the terrorist threat.
  • Bu, Birliğin terör tehdidine karşılık veremeyeceği anlamına gelmektedir.
  • The European Union must respond to this aspiration and to those hopes.
  • Avrupa Birliği bu arzuya ve bu umutlara karşılık vermelidir.
Show More (10)
respond to yanıtlamak v.
  • The major issue facing democratic leaders is how to respond to this latest atrocity.
  • Demokratik liderlerin karşı karşıya olduğu en önemli sorun, bu son vahşete nasıl yanıt verileceğidir.
  • Tom still hasn't responded to my email.
  • Tom hâlâ e-postamı yanıtlamadı.
  • Tom hasn't been responding to my texts.
  • Tom benim mesajlarımı yanıtlamıyor.
Show More (1)
respond to cevaplamak v.
  • You did not even respond to that.
  • Buna cevap bile vermediniz.
  • The company didn't immediately respond to requests for comment.
  • Şirket yorum için olan talepleri hemen cevaplamadı.
  • My sales ad wasn't responded to.
  • Satış ilanıma cevap gelmedi.
Show More (1)
respond to tepki göstermek v.
  • That is an area that European citizens will respond to and will be happy about.
  • Bu, Avrupa vatandaşlarının tepki göstereceği ve mutlu olacağı bir alandır.
Show More (-2)