|
- They say she is shallow and untrustworthy.
- Onun için sığ ve güvenilmez biri diyorlar.
- The children were playing in the shallow end of the pool.
- Çocuklar havuzun sığ kısmında oynuyorlardı.
- We owe it to them to make certain that is not the case, and shallow populist rhetoric is not the way to do it.
- Durumun böyle olmadığından emin olmak onlara borcumuzdur ve bunu yapmanın yolu sığ popülist söylemler değildir.
- The curriculum of this school is wide and shallow.
- Bu okulun müfredatı geniş ve sığdır.
- Tom is very shallow, isn't he?
- Tom çok sığ, değil mi?
- After killing Tom, Mary buried him in a shallow grave.
- Tom'u öldürdükten sonra Mary onu sığ bir mezara gömdü.
- Do you think I'm shallow?
- Sence ben sığ biri miyim?
- You're so shallow.
- Çok sığsın.
- She's shallow and materialistic.
- O sığ ve materyalist.
- Do people ever accuse you of being shallow?
- İnsanlar sizi hiç sığ olmakla suçluyor mu?
- The pond is too shallow for swimming.
- Gölet yüzmek için çok sığ.
- Tom is shallow and materialistic.
- Tom sığ ve materyalist.
- He went splashing through the shallows.
- Sığ sularda yüzmeye gitti.
- She's materialistic and shallow.
- O bir materyalist ve sığ birisi.
- Tom stayed in the shallow end of the pool.
- Tom havuzun sığ kısmında kaldı.
- He leaped over the shallow ditch.
- Sığ hendek üzerinden atladı.
- The water here is very shallow.
- Buradaki su çok sığ.
- She's materialistic and shallow.
- O materyalist ve sığ biri.
- Tom jumped over the shallow ditch.
- Tom sığ hendeğin üzerinden atladı.
- Tom is shallow, isn't he?
- Tom sığ, değil mi?
- That river seems shallow, doesn't it?
- Bu nehir sığ görünüyor, değil mi?
- Tom is shallow.
- Tom sığ biri.
- I don't want to be shallow.
- Sığ biri olmak istemiyorum.
- Tom stayed in the shallow end of the pool.
- Tom havuzun sığ tarafında kaldı.
- After killing Tom, Mary buried him in a shallow grave.
- Tom'u öldürdükten sonra, Mary onu sığ bir mezara gömdü.
- The river was shallow at that point.
- Nehir o noktada sığdı.
- He leaped over the shallow ditch.
- Sığ hendeğin üzerinden atladı.
- The water here is very shallow.
- Su burada çok sığ.
- Is this river shallow?
- Bu nehir sığ mı?
- The river is shallow at this point.
- Nehir bu noktada sığ.
- You're shallow.
- Sen sığsın.
- I found the book's exposition shallow.
- Ben kitabın anlatımını sığ buldum.
- The river is shallow at this point.
- Nehir bu noktada sığdır.
- You're shallow and materialistic.
- Sen sığ ve materyalistsin.
- Tom is shallow and materialistic.
- Tom sığ ve materyalisttir.
- I think Tom is shallow.
- Bence Tom sığ biri.
- Layla buried Sami in the shallow grave.
- Layla Sami'yi sığ bir mezara gömdü.
- Layla buried Sami in the shallow grave.
- Leyla, Sami'yi sığ mezara gömdü.
- Do you think I'm shallow?
- Benim sığ olduğumu mu düşünüyorsun?
- You're so shallow.
- Sen çok sığsın.
- That river seems shallow, doesn't it?
- O nehir sığ görünüyor, değil mi?
- The police found Tom's body in a shallow grave behind the barn.
- Polis Tom'un cesedini ahırın arkasında sığ bir mezarda buldu.
- I don't want to be shallow.
- Sığ olmak istemiyorum.
- I think Tom is shallow.
- Ben Tom'un sığ olduğunu düşünürüm.
- The police found Tom's body in a shallow grave behind the barn.
- Polis, Tom'un cesedin ahırın arkasındaki sığ bir mezarda buldu.
Show More (43)
|
