sharing - English Turkish Sentences
English Turkish
sharing paylaşma n.
  • This does not prevent us from sharing and enjoying the same world together.
  • Bu, aynı dünyayı birlikte paylaşmamızı ve tadını çıkarmamızı engellemez.
  • ESDP is not about sharing the defence burden, it is not about strengthening the European pillar of Nato.
  • ESDP savunma yükünü paylaşmakla ilgili değildir, NATO'nun Avrupa ayağını güçlendirmekle ilgili değildir.
  • Sharing a bed is a nice and sensible family tradition.
  • Bir yatağı paylaşmak güzel ve mantıklı bir aile geleneğidir.
Show More (10)
sharing paylaşım n.
  • The legislation does, however, require clarification in terms of network infrastructure sharing.
  • Ancak mevzuatın ağ altyapısı paylaşımı açısından açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
  • Nowhere else is there such a sharing of information about arms transfers.
  • Başka hiçbir yerde silah transferleriyle ilgili böyle bir bilgi paylaşımı yoktur.
  • I was very pleased that the Commission takes a positive view of network sharing.
  • Komisyonun ağ paylaşımına olumlu bakmasından büyük memnuniyet duydum.
Show More (8)
sharing paylaşma v.
  • It's not easy sharing your secrets.
  • Sırlarını paylaşmak kolay değildir.
Show More (-2)