| 1 |
shot |
atış |
n. |
|
- These clauses are nothing other than a resounding shot in the dark.
- Bu maddeler karanlıkta yankılanan bir atıştan başka bir şey değildir.
- These clauses are nothing other than a resounding shot in the dark.
- Bu hükümler karanlıkta yankılanan bir atıştan başka bir şey değildir.
- How many shots did you hear?
- Kaç tane atış duydunuz?
- The shot fatally wounded Tom.
- Atış Tom'u ölümcül olarak yaraladı.
- It was a lucky shot.
- Şanslı bir atıştı.
- We saw Mac make a fantastic shot.
- Mac'in harika bir atış yaptığını gördük.
- Take your shot.
- Atışını yap.
- What a good shot!
- Ne güzel bir atış!
- I heard three shots.
- Üç atış duydum.
- About what time did you hear the shots?
- Atışları ne zaman duydun?
- I've never seen a shot like that.
- Hiç böyle bir atış görmemiştim.
- Kunihiko hit the target with his first shot.
- Kunihiko ilk atışında hedefi vurdu.
- Tom will get the first shot.
- İlk atışı Tom yapacak.
- We just need one shot.
- Sadece bir atışa ihtiyacımız var.
- It's your only shot.
- Bu senin tek atışın.
- That was a lucky shot.
- Şanslı bir atıştı.
- Three shots were heard.
- Üç atış duyuldu.
- Tom heard some shots.
- Tom bazı atışlar duydu.
- Shots were heard.
- Atışlar duyuldu.
- We just need one shot.
- Sadece tek atışa ihtiyacımız var.
- Tom will get the first shot.
- Tom ilk atışı yapacak.
- They could hear the sounds of shots and exploding shells.
- Atış seslerini ve patlayan kabuk seslerini duyabiliyorlardı.
- Tom said he heard three shots.
- Tom üç atış duyduğunu söyledi.
- It was a lucky shot.
- O, şanslı bir atıştı.
- That was a lucky shot.
- O şanslı bir atıştı.
- The shot unleashed panic in the conference room.
- Atış konferans salonunda paniğe sebep oldu.
- Are these shots necessary?
- Bu atışlar gerekli mi?
- She was wounded by a shot in the leg.
- O bir atışla bacağından yaralandı.
- I've never seen a shot like that.
- Hiç böyle bir atış görmedim.
- The goalkeeper for France dived to the ground and saved Ronaldo’s shot.
- Fransa'nın kalecisi yere daldı ve Ronaldo'nun atışını kurtardı.
- Take your shot, Tom.
- Atışını yap, Tom.
- You still have a shot.
- Hâlâ bir atışın var.
- Give it your best shot.
- En iyi atışını yap.
- I fired three shots.
- Üç atış yaptım.
- I'll give you one more shot.
- Sana bir atış daha yapacağım.
- Tom fired a third shot.
- Tom üçüncü bir atış yaptı.
- What a great shot!
- Ne harika bir atış!
Show More (35)
|
| 2 |
shot |
silah sesi |
n. |
|
- There are no Israeli soldiers there, no Palestinian policemen, no gun shots.
- Orada İsrail askerleri yok, Filistinli polisler yok, silah sesleri yok.
- There are no Israeli soldiers there, no Palestinian policemen, no gun shots.
- Orada İsrail askeri yok, Filistin polisi yok, silah sesi yok.
- We heard three shots.
- Biz üç el silah sesi duyduk.
- I heard three shots.
- Üç el silah sesi duydum.
- I heard the shots.
- Silah seslerini duydum.
- We heard a shot not far away.
- Çok uzakta olmayan bir silah sesi duyduk.
- Tom heard the shots.
- Tom silah sesleri duydu.
- We heard shots.
- Silah sesleri duyduk.
- Tom said he heard a lot of shots.
- Tom çok sayıda silah sesi duyduğunu söyledi.
- Layla heard the shots.
- Leyla silah seslerini duydu.
- Tom said he heard a shot.
- Tom bir silah sesi duyduğunu söyledi.
- I heard a shot just now.
- Ben şimdi bir silah sesi duydum.
- Layla heard the shots.
- Layla silah seslerini duydu.
- They could hear the sounds of shots and exploding shells.
- Silah seslerini ve patlayan mermileri duyabiliyorlardı.
- We heard three shots.
- Üç el silah sesi duyduk.
- I heard a shot just now.
- Az önce bir silah sesi duydum.
- Shots were heard.
- Silah sesleri duyuldu.
- I heard some shots.
- Silah sesleri duydum.
- A shot rang out.
- Bir el silah sesi duyuldu.
- All at once we heard a shot.
- Aniden bir silah sesi duyduk.
- Tom heard the shots.
- Tom silah seslerini duydu.
- Tom said he heard a lot of shots.
- Tom bir sürü silah sesi duyduğunu söyledi.
- All at once we heard a shot.
- Birden bir silah sesi duyduk.
- Tom said he heard three shots.
- Tom üç el silah sesi duyduğunu söyledi.
- The shot unleashed panic in the conference room.
- Silah sesi konferans salonunda paniğe yol açtı.
- Tom heard some shots.
- Tom bazı silah sesleri duydu.
- We heard shots in the distance.
- Uzaktan silah sesleri duyduk.
- We heard shots in the distance.
- Biz uzakta silah sesleri duyduk.
- About what time did you hear the shots?
- Silah seslerini ne zaman duydunuz?
- There were gun shots.
- Silah sesleri vardı.
- How many shots did you hear?
- Kaç el silah sesi duydunuz?
- I heard some shots.
- Bazı silah sesleri duydum.
- I heard the shots.
- Silah sesleri duydum.
- Three shots were heard.
- Üç el silah sesi duyuldu.
- Sami heard a shot.
- Sami bir silah sesi duydu.
Show More (32)
|
| 3 |
shot |
şans |
n. |
|
- Maybe to give this president thing a shot.
- Belki de şu başkanın meselesine bir şans vermek için.
- This could be our one shot at a cure for Jane.
- Jane'i tedavi etmek için tek şansımız bu olabilir.
- Maybe to give this president thing a shot.
- Belki başkanlık işine bir şans vermek için.
- Maybe to give this president thing a shot.
- Belki şu başkan meselesine bir şans vermek için.
- Give me a shot.
- Bana bir şans verin.
- I'll give it a shot.
- Şansımı deneyeceğim.
- We still have a shot.
- Bizim hâlâ bir şansınız var.
- I'll give you a shot.
- Sana bir şans vereceğim.
- I'll give it a shot.
- Bir şans vereceğim.
- It's your only shot.
- Bu senin tek şansın.
- I still have a shot.
- Hâlâ bir şansım var.
- I'll give you a shot.
- Sana bir şans vereyim.
- Tom decided to give it one more shot.
- Tom ona bir şans daha vermeye karar verdi.
- I'll give you one more shot.
- Sana bir şans daha vereceğim.
- Give me another shot.
- Bana bir şans daha ver.
- I still have a shot.
- Hala bir şansım var.
- This is our only shot.
- Bu bizim tek şansımız.
- I thought Tom had a shot.
- Tom'un bir şansı olduğunu düşündüm.
- Please give me one more shot.
- Lütfen bana bir şans daha verin.
- Let me give it a shot.
- Bir şans vereyim.
- You're only going to get one shot at this, so don't blow it.
- Tek bir şansın olacak, onu da heba etme.
- We still have a shot.
- Hâlâ şansımız var.
- Give it another shot.
- Bir şans daha ver.
- I think we have a good shot.
- İyi bir şansımız olduğunu düşünüyorum.
- You're only going to get one shot at this, so don't blow it.
- Sadece tek bir şansın olacak, o yüzden bunu mahvetme.
- I can give it a shot.
- Bir şans verebilirim.
- Do you want to give it another shot?
- Bir şans daha vermek istiyor musun?
- I gave it a shot.
- Şansımı denedim.
- You'll give it a shot, won't you?
- Bir şans vereceksin, değil mi?
- I think we have a good shot.
- Bence iyi bir şansımız var.
- OK, I'll give it a shot.
- Tamam, bir şans vereceğim.
- You still have a shot.
- Hala bir şansın var.
Show More (29)
|
| 4 |
shot |
aşı |
n. |
|
- The tetanus shot hurt more than the dog bite.
- Tetanos aşısı köpek ısırığından daha çok acıttı.
- If you get bit by a rabid dog, you'll need a tetanus shot.
- Kuduz bir köpek tarafından ısırılırsan tetanos aşısı olman gerekir.
- Tom got a tetanus shot after being bitten by a dog.
- Tom bir köpek tarafından ısırıldıktan sonra tetanos aşısı oldu.
- The tetanus shot hurt me more than the dog bite did.
- Tetanos aşısı beni köpek ısırığından daha çok yaraladı.
- Tom got a tetanus shot after being bitten by a dog.
- Tom bir köpek tarafından ısırıldıktan sonra tetanos aşısı olmuş.
- The tetanus shot hurt more than the dog bite.
- Tetanoz aşısı köpek ısırmasından daha çok acıttı.
- I'm pretty sure I had a tetanus shot.
- Tetanos aşısı olduğuma eminim.
- The tetanus shot hurt me more than the dog bite did.
- Tetanos aşısı bir köpek ısırmasından daha çok canımı yaktı.
- If you get bit by a rabid dog, you'll need a tetanus shot.
- Eğer kuduz bir köpek tarafından ısırılırsanız, bir tetanos aşısına ihtiyacınız olur.
- When was the last time you had a tetanus shot?
- En son ne zaman tetanos aşısı oldun?
- Tom had to get a cholera shot.
- Tom kolera aşısı olmak zorundaydı.
Show More (8)
|
| 5 |
shot |
el |
n. |
|
- Tom fired three shots.
- Tom üç el ateş etti.
- He fired three shots.
- O üç el ateş etti.
- Tom took out his gun and fired a shot in the air.
- Tom silahını çıkardı ve havaya bir el ateş etti.
- The policeman fired two shots into the bushes.
- Polis çalılara iki el ateş etti.
- How many shots did you fire?
- Kaç el ateş ettiniz?
- Tom drew a gun and fired a shot into Johns chest.
- Tom bir silah çekti ve John'un göğsüne bir el ateş etti.
- I fired three shots.
- Üç el ateş ettim.
- How many shots did you fire?
- Kaç el ateş ettin?
- The police fired three shots.
- Polis üç el ateş etti.
- He fired three shots.
- Üç el ateş etti.
Show More (7)
|
| 6 |
shot |
deneme |
n. |
|
- One shot, everything rides on tonight.
- Tek deneme hakkı, her şey bu geceye bağlı.
- One shot, everything rides on tonight.
- Tek deneme, her şey bu geceye bağlı.
- Give it a shot.
- Bir dene bakalım.
- Give it a shot, Tom.
- Bir dene, Tom.
- Just give it a shot.
- Bir dene.
Show More (2)
|
| 7 |
shot |
iğne |
n. |
|
- You'd better see a doctor and get a shot.
- Bir doktora görünüp iğne olsanız iyi olur.
- The nurse gave us flu shots.
- Hemşire bize grip iğnesi yaptı.
- She needs another DPT shot.
- Bir DPT iğnesine daha ihtiyacı var.
Show More (0)
|
| 8 |
shot |
vuruş (top için) |
n. |
|
- What a good shot!
- Ne güzel vuruş!
- We saw Mac make a fantastic shot.
- Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük.
Show More (-1)
|
| 9 |
shot |
darbe |
n. |
|
- The recent tragic events in the United States have actually given a shot in the arm to the arms industries.
- Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan son trajik olaylar silah endüstrisine bir darbe vurmuştur.
Show More (-2)
|
| 10 |
shot |
nişancı |
n. |
|
- You're a better shot than me.
- Benden daha iyi nişancısın.
Show More (-2)
|
| 11 |
shot |
çekim |
n. |
|
- What a great shot!
- Ne harika bir çekim!
Show More (-2)
|
| 12 |
shot |
şut (top için) |
n. |
|
- The goalkeeper for France dived to the ground and saved Ronaldo’s shot.
- Fransa kalecisi yere daldı ve Ronaldo'nun şutunu kurtardı.
Show More (-2)
|
