|
- I would like fisheries to be economically sustainable, environmentally responsible and socially acceptable.
- Balıkçılığın ekonomik olarak sürdürülebilir, çevresel olarak sorumlu ve sosyal olarak kabul edilebilir olmasını isterim.
- That is reprehensible, and, we are told, it is not a socially acceptable way of negotiating.
- Bu kınanacak bir durumdur ve bize söylendiğine göre sosyal olarak kabul edilebilir bir müzakere yöntemi de değildir.
- A tobacco ban would be inefficient and socially unattainable at present.
- Tütün yasağı şu anda verimsiz ve sosyal olarak ulaşılamaz olacaktır.
- Doing math is the only socially acceptable way to masturbate in public.
- Matematik yapmak, toplum içinde mastürbasyon yapmanın sosyal olarak kabul edilebilir tek yoludur.
- Her behaviour just isn't socially acceptable.
- Davranışları sosyal olarak kabul edilebilir değil.
- Doing math is the only socially acceptable way to masturbate in public.
- Hesap yapmak herkesin önünde kendini tatmin etmenin sosyal olarak kabul edilebilir tek yoludur.
- That must have been socially awkward.
- Bu sosyal olarak garip olmalı.
- That must have been socially awkward.
- O, sosyal olarak garip olmalı.
- Layla was socially isolated.
- Leyla sosyal olarak izole edilmişti.
- Layla was socially isolated by her parents, especially her mother.
- Leyla ailesi tarafından, özellikle de annesi tarafından sosyal olarak soyutlanmıştı.
- Layla was socially isolated.
- Layla sosyal olarak izole edilmişti.
- Layla was socially isolated by her parents, especially her mother.
- Layla ebeveynleri, özellikle de annesi tarafından sosyal olarak izole edildi.
Show More (9)
|
