1 |
someone else |
başka biri |
pron. |
|
- No, there's someone else who is to blame for this.
- Hayır, bu işte suçlanacak başka biri var.
- Because he gave another to someone else for us to go find.
- Çünkü gidip bulmamız için başka birine verdi.
- You could have someone else come down and take care of this job.
- Başka biri gelip bu işi halledebilir.
- Because he gave another to someone else for us to go find.
- Çünkü diğerini gidip bulmamız için başka birine verdi.
- Maybe someone else has a better idea.
- Belki başka birinin daha iyi bir fikri vardır.
- It must've been someone else.
- O başka biri olmalı.
- I thought that I saw Tom in the park, but it was someone else.
- Tom'u parkta gördüğümü sandım ama o başka biriydi.
- Tom is expecting someone else to come soon.
- Tom yakında başka birinin gelmesini bekliyor.
- How did you know Tom was seeing someone else?
- Tom'un başka biriyle görüştüğünü nereden biliyordunuz?
- Someone else was with me.
- Yanımda başka biri daha vardı.
- I'm sorry, I thought you were someone else.
- Üzgünüm, senin başka biri olduğunu düşündüm.
- I'll find someone else.
- Başka birini bulurum.
- If you're busy, I'll ask someone else to help me.
- Eğer meşgulsen, başka birinden yardım isteyeceğim.
- I think I hear someone else in the kitchen with Tom.
- Mutfakta Tom ile başka birini duyduğumu düşünüyorum.
- I thought that I saw Tom in the park, but it was someone else.
- Tom'u parkta gördüğümü sandım ama başka biriymiş.
- Is there someone else?
- Başka biri var mı?
- If you don't want this, I'll give it to someone else.
- Bunu istemiyorsan onu başka birine vereceğim.
- Go kiss someone else.
- Git başka birini öp.
- Tom might've borrowed the money he needed from someone else.
- Tom ihtiyacı olan parayı başka birinden ödünç almış olabilir.
- Maybe there's someone else who can help us.
- Belki bize yardım edebilecek başka biri vardır.
- I think I hear someone else in the kitchen with Tom.
- Sanırım mutfakta Tom'la birlikte başka birini duyuyorum.
- Ask someone else besides me.
- Benden başka birine sor.
- I think Tom would rather be spending time with someone else.
- Bence Tom başka biriyle vakit geçirmeyi tercih ederdi.
- Should I ask someone else?
- Başka birine sormalı mıyım?
- It must've been someone else.
- Başka biri olmalı.
- Don't worry, I'm sure that I can find someone else!
- Merak etme, eminim başka birini bulabilirim!
- The camera has been borrowed by someone else.
- Kamera başka biri tarafından ödünç alındı.
- There's someone else in the house.
- Evde başka biri var.
- Tom told someone else our secret.
- Tom sırrımızı başka birine söyledi.
- In Japan you don't pour your own beer; someone else does it for you.
- Japonya'da kendi biranı doldurmazsın; bunu başka biri senin için yapar.
- Fadil was seeing someone else.
- Fadıl başka biriyle görüşüyordu.
- Tom is in love with someone else.
- Tom başka birini seviyor.
- Go find someone else to play with.
- Git oynayacak başka birini bul.
- Tom didn't know Mary was seeing someone else.
- Tom, Mary'nin başka biriyle görüştüğünü bilmiyordu.
- You'll meet someone else.
- Başka biriyle tanışırsın.
- Someone else took my suitcase.
- Bavulumu başka biri aldı.
- She was asked to convince him to get his son or someone else to paint the house.
- Evi boyaması için oğlunu ya da başka birini ikna etmesi istendi.
- I think Tom would rather be spending time with someone else.
- Sanırım Tom başka biriyle zaman harcamayı tercih eder.
- Will someone else be joining you?
- Başka biri sana katılıyor olacak mı?
- I'm dating someone else.
- Başka biriyle çıkıyorum.
- Tom realized that Mary must be seeing someone else.
- Tom, Mary'nin başka biriyle görüşüyor olması gerektiğini fark etti.
- She's seeing someone else.
- Başka biriyle görüşüyor.
- You'll have to ask someone else.
- Başka birine sormak zorunda kalacaksın.
- She left with someone else.
- Başka biriyle gitti.
- Someone else could've sent these messages.
- Bu mesajları başka biri göndermiş olabilir.
- I'm sorry, I thought you were someone else.
- Özür dilerim, seni başka biri sandım.
- Wouldn't it be better if Tom did that with someone else?
- Tom bunu başka biriyle yapsa daha iyi olmaz mıydı?
- Never try to be someone else, there is no better than you.
- Asla başka biri olmaya çalışma, senden daha iyisi yoktur.
- Tom left with someone else.
- Tom başka biriyle gitti.
- Sami found Layla in bed with someone else.
- Sami Layla'yı başka biriyle yatakta buldu.
- Ask someone else besides me.
- Benden başka birine sorun.
- Did you meet someone else?
- Sen başka biriyle de buluştun mu?
- He's in love with someone else.
- Başka birine aşık.
- They hired someone else.
- Başka birini işe almışlar.
- Isn't there someone else you can talk to?
- Konuşabileceğin başka biri yok mu?
- If we don't sell it to them, they'll buy it from someone else.
- Eğer bunu onlara satmazsak, onlar bunu başka birinden alacaklar.
- Please ask someone else.
- Lütfen başka birine sor.
- She'd rather be spending time with someone else.
- Başka biriyle vakit geçirmeyi tercih ederdi.
- There was someone else there.
- Orada başka biri vardı.
- I'm looking for someone else.
- Başka birini arıyorum.
- Can't Tom get someone else to do it?
- Tom bunu başka birine yaptıramaz mı?
- We've got someone else to do that.
- Bunu yapacak başka birine sahibiz.
- You should not cut in when someone else is talking.
- Başka biri konuşurken sözünü kesmemelisin.
- I think you've mistaken me for someone else.
- Sanırım beni başka biriyle karıştırdınız.
- I imagine that Tom will eventually give up and let someone else do it.
- Sanırım Tom sonunda vazgeçecek ve onu başka birine yaptıracak.
- You're in love with someone else.
- Başka birine aşıksın.
- There was someone else there.
- Orada başka biri daha vardı.
- There must be someone else living on the island.
- Adada yaşayan başka biri olmalı.
- Did you meet someone else?
- Başka biriyle tanıştın mı?
- Please have someone else do it.
- Lütfen onu başka birine yaptır.
- Someone else must've seen what happened, too.
- Başka biri de neler olduğunu görmüş olmalı.
- I thought you had found someone else.
- Başka birini bulmuş olduğunu sandım.
- I thought you'd found someone else.
- Başka birini bulduğunu sanmıştım.
- Someday you'll meet someone else.
- Bir gün başka biriyle tanışacaksın.
- Fadil is in love with someone else.
- Fadil başka birine aşık.
- Try someone else.
- Başka birini dene.
- Is there someone else?
- Başka biri mi var?
- Why don't you go find someone else who needs your help?
- Neden sizin yardımınıza ihtiyacı olan başka birini bulmaya gitmiyorsun?
- Someone else must've seen what happened, too.
- Olanları başka biri de görmüş olmalı.
- Tom might have borrowed the money he needed from someone else.
- Tom ihtiyacı olan parayı başka birinden ödünç almış olabilir.
- Why didn't Tom ask someone else do it?
- Tom neden bunu başka birinin yapmasını istemedi?
- I think you've confused me with someone else.
- Sanırım beni başka biriyle karıştırdın.
- He's in love with someone else.
- O başka birine aşık.
- He never had enough food to give to someone else.
- Onun başka birine vermek için yeterli yiyeceği yoktu.
- I think you've confused me with someone else.
- Sanırım sen beni başka biriyle karıştırdın.
- If you hadn't done that, someone else would've.
- Bunu yapmamış olsaydın, başka biri yapardı.
- I thought I saw Tom in the park, but it was someone else.
- Tom'u parkta gördüğümü sandım ama başka biriymiş.
- Tom wished he was someone else.
- Tom başka biri olmayı diledi.
- We'll have to think of someone else.
- Başka birini düşünmek zorunda kalacağız.
- Should I ask someone else?
- Başka birine mi sormalıyım?
- Fadil found Layla in bed with someone else.
- Fadıl, Leyla'yı yatakta başka biriyle buldu.
- Did you know Tom was seeing someone else?
- Tom'un başka biriyle görüştüğünü biliyor muydun?
- She left with someone else.
- O başka biriyle gitti.
- She mixed him up with someone else.
- Onu başka biriyle karıştırdı.
- We'll probably need to talk to someone else.
- Muhtemelen başka biriyle konuşmamız gerekecek.
- I'll find someone else to help me.
- Bana yardım edecek başka birini bulacağım.
- Why don't you go find someone else who needs your help?
- Neden gidip yardımına ihtiyacı olan başka birini bulmuyorsun?
- I love him, but he loves someone else.
- Onu seviyorum ama o başka birini seviyor.
- Can't you get someone else to go.
- Başka birini gönderemiyor musunuz?
- I'm in love with someone else.
- Ben başka birine aşığım.
- I'll find someone else to help us.
- Bize yardım edecek başka birini bulacağım.
- We've got someone else to do that.
- Elimizde bunu yapacak başka biri var.
- You're seeing someone else, aren't you?
- Sen başka biriyle görüşüyorsun, değil mi?
- Tom left with someone else.
- Tom başka biri ile ayrıldı.
- Will someone else be joining you?
- Size katılacak başka biri var mı?
- She's seeing someone else.
- O başka biriyle görüşüyor.
- They hired someone else.
- Başka birini işe aldılar.
- We'll have to think of someone else.
- Başka birini düşünmemiz gerekecek.
- There's got to be someone else who can do that.
- Bunu yapabilecek başka birileri olmalı.
- Please have someone else do it.
- Lütfen söyle başka biri yapsın.
- Tom always tries to blame someone else for his failures.
- Tom hataları için her zaman başka birini suçlamaya çalışır.
- Tom soon realized there was someone else in the room.
- Tom çok geçmeden odada başka birinin olduğunu fark etti.
- If you hadn't done it, someone else would have.
- Eğer bunu sen yapmadıysan başka biri yapmıştır.
- Tom was furious when he saw Mary kiss someone else.
- Tom, Mary'nin başka birini öptüğünü görünce çok sinirlendi.
- Fadil found Layla in bed with someone else.
- Fadıl, Leyla'yı başka biriyle yatakta buldu.
- I am glad it was someone else who got it.
- Onu alanın başka biri olduğuna memnun oldum.
- You're in love with someone else, aren't you?
- Başka birine aşıksın, değil mi?
- I thought you had found someone else.
- Başka birini bulduğunu düşündüm.
- They hired someone else.
- Başka birini tutmuşlar.
- There's someone else I want to see.
- Görmek istediğim başka biri var.
- There was someone else there, too.
- Orada başka biri daha vardı.
- I feel like I've become someone else.
- Başka biri oldum gibi hissediyorum.
- How did you know Tom was seeing someone else?
- Tom'un başka birini gördüğünü nasıl bildin?
- I thought I saw Tom in the park, but it was someone else.
- Tom'u parkta gördüğümü sandım ama o başka biriydi.
- Tom is seeing someone else.
- Tom başka birini görüyor.
- Sami can't do this to someone else.
- Sami bunu başka birine yapamaz.
- He fell in love with someone else.
- O başka birine aşık oldu.
- Do it for yourself; not for someone else.
- Bunu başka biri için değil, kendin için yap!
- Tom is seeing someone else.
- Tom başka biriyle görüşüyor.
- You'll find someone else.
- Başka birini bulursun.
- I don't know why someone else can't do this.
- Neden başka birinin bunu yapamadığını bilmiyorum.
- There must be someone else living on the island.
- Adada yaşayan başka biri daha olmalı.
- Tom soon realized there was someone else in the room.
- Tom çok geçmeden odada başka biri olduğunu anladı.
- Someone else was with me.
- Başka biri daha benimleydi.
- Can't you get someone else to go.
- Başka birini bulamaz mısın?
- Maybe someone else made Tom do it.
- Belki başka biri Tom'a yaptırmıştır.
- It wasn't me; it was someone else.
- Ben değildim; başka biriydi.
- I feel like I've become someone else.
- Başka biri olmuşum gibi hissediyorum.
- Go find someone else to play with.
- Oynamak için başka birini bulmaya git.
- I thought you were someone else.
- Seni başka biri sandım.
- I thought you were seeing someone else.
- Başka biriyle görüştüğünü sanıyordum.
- Maybe there is someone else in the house.
- Belki evde başka biri vardır.
- You're in love with someone else, aren't you?
- Sen başka birine aşıksın, değil mi?
- Let someone else do it.
- Bunu başka biri yapsın.
- I found out he was seeing someone else at the same time.
- Aynı anda başka biriyle de görüştüğünü öğrendim.
- I thought you'd found someone else.
- Başka birini bulduğunu düşündüm.
- I love her, but she loves someone else.
- Onu seviyorum ama o başka birini seviyor.
- Let someone else handle it.
- Onunla başka biri meşgul olsun.
- You must have me confused with someone else.
- Siz beni başka biriyle karıştırdınız herhalde.
- Maybe someone else made Tom do it.
- Belki bunu başka biri Tom'a yaptırdı.
- Maybe there's someone else in the cave.
- Belki mağarada başka biri vardır.
- Tom always orders the cheapest dish on the menu, except when someone else is paying; then he orders the most expensive.
- Tom her zaman menüdeki en ucuz yemeği sipariş eder, başka biri ödemediği sürece; o zaman en pahalısını sipariş eder.
- A lawyer is a person who prevents someone else from getting your money.
- Bir avukat başka birinin paranızı almasını önleyen bir kişidir.
- She mixed him up with someone else.
- Onu başka biriyle karıştırmış.
- I am glad it was someone else who got it.
- Başka birinin almasına sevindim.
- I'll find someone else.
- Başka birini bulacağım.
- Tom tried to blame someone else.
- Tom başka birini suçlamaya çalıştı.
- You're seeing someone else, aren't you?
- Başka biriyle görüşüyorsun, değil mi?
- Did someone else know your password?
- Şifreni bilen başka biri var mıydı?
- Can't you find someone else to do this for you?
- Bunu senin için yapacak başka birini bulamaz mısın?
- It's almost impossible to tell what someone else is thinking.
- Başka birinin ne düşündüğünü söylemek neredeyse imkansızdır.
- Can't you find someone else to do this for you?
- Bunu senin için yapacak başka birini bulamıyor musun?
- Did someone else know your password?
- Şifreni başka biri mi biliyor?
- They hired someone else.
- Başka birini tuttular.
- Sorry, I mistook you for someone else.
- Affedersin, seni başka biri sandım.
Show More (162)
|
2 |
someone else |
başkası |
n. |
|
- However, as we all know, everyone wants someone else to do it.
- Ancak, hepimizin bildiği gibi, herkes bunu başkasının yapmasını istiyor.
- Don't eat or drink anything offered by someone else.
- Başkasının ikram ettiği hiçbir şeyi yiyip içmeyin.
- Don't waste time trying to be like someone else.
- Başkası gibi olmak için boşa zaman harcamayın.
- I love him, but he loves someone else.
- Onu seviyorum ama o başkasını seviyor.
- Vent your anger on someone else, will you?
- Öfkeni başkasından çıkar, olur mu?
- You must have me confused with someone else.
- Beni başkasıyla karıştırmış olmalısınız.
- We have to tell Tom before he hears it from someone else.
- Başkasından duymadan önce Tom'a söylemeliyiz.
- Save your long-winded explanations for someone else.
- Kabak tadı veren açıklamalarını başkasına sakla.
- I don't know why someone else can't do this.
- Bunu neden başkası yapamıyor anlamıyorum.
- If you don't want this, I'll give it to someone else.
- Eğer bunu istemiyorsan, başkasına veririm.
- You're in love with someone else.
- Sen başkasına aşıksın.
- Tom might've borrowed the money he needed from someone else.
- Tom ihtiyaç duyduğu parayı başkasından ödünç almış olabilir.
- It wasn't me; it was someone else.
- Ben değildim, başkasıydı.
- I do not like work even when someone else is doing it.
- Başkası yaparken bile çalışmayı sevmiyorum.
- I love her, but she loves someone else.
- Ben onu seviyorum ama o başkasını seviyor.
- Ask someone else!
- Başkasına sor!
- Let someone else handle it.
- Bırak başkası halletsin.
- I'm dating someone else.
- Başkasıyla çıkıyorum.
- I think Tom will eventually give up and let someone else do that.
- Bence Tom sonunda pes edecek ve bunu başkasının yapmasına izin verecek.
- Tom always tries to blame someone else for his failures.
- Tom başarısızlıkları için her zaman başkalarını suçlamaya çalışır.
- You'll meet someone else.
- Sen başkasıyla buluşacaksın.
- It's almost impossible to tell what someone else is thinking.
- Başkasının ne düşündüğünü söylemek adeta imkansızdır.
- They hired someone else for the job.
- İş için başkasını tuttular.
- It's illegal to give someone else medication that was prescribed for you.
- Sizin için reçete edilen bir ilacı başkasına vermek yasadışıdır.
- He never had enough food to give to someone else.
- Hiçbir zaman başkasına verecek kadar yiyeceği olmadı.
- Tom told someone else our secret.
- Tom sırrımızı başkasına söyledi.
- If you hadn't done that, someone else would've.
- Eğer sen yapmasaydın, başkası yapardı.
- Someone else could've sent these messages.
- Bu mesajları başkası da gönderebilirdi.
- Did you know Tom was seeing someone else?
- Tom'un başkasıyla görüştüğünü biliyor muydunuz?
- I imagine that Tom will eventually give up and let someone else do it.
- Tom'un sonunda pes edeceğini ve işi başkasına bırakacağını hayal ediyorum.
- Tom wants to buy that painting, but I've already sold it to someone else.
- Tom o tabloyu almak istiyor ama ben çoktan başkasına sattım.
- My native language is a foreign language for someone else.
- Benim ana dilim başkası için yabancı bir dil.
- If he doesn't accept the job, someone else will.
- İşi o kabul etmezse, başkası eder.
- If he doesn't accept the job, someone else will.
- Eğer işi kabul etmezse, başkası kabul edecek.
- I am tired so go and bother someone else.
- Yorgunum, git ve başkasını rahatsız et.
- If I don't report it, someone else will.
- Ben onu bildirmezsem başkası yapacak.
- I think Tom will eventually give up and let someone else do that.
- Bence Tom sonunda vazgeçecek ve başkasının bunu yapmasına izin verecek.
- Doing something with someone else is more fun than doing it alone.
- Bir şeyi başkasıyla yapmak, yalnız yapmaktan daha eğlencelidir.
- Tom is in love with someone else.
- Tom başkasına aşık.
- Please have someone else do it.
- Lütfen başkasına yaptırın.
- It's illegal to give someone else medication that was prescribed for you.
- Size reçete edilmiş ilacı başkasına vermeniz yasa dışıdır.
- Fadil is in love with someone else.
- Fadıl başkasına aşık.
- I know absolutely nothing about university, so ask someone else.
- Üniversite hakkında hiçbir şey bilmiyorum, o yüzden başkasına sor.
- He fell in love with someone else.
- O başkasına aşık oldu.
- Doing something with someone else is more fun than doing it alone.
- Bir şeyi başkasıyla birlikte yapmak tek başına yapmaktan daha eğlencelidir.
- A lawyer is a person who prevents someone else from getting your money.
- Avukat, başkasının senin paranı almasını engelleyen kişidir.
- You'll find someone else.
- Sen başkasını bulacaksın.
- Go kiss someone else.
- Git başkasını öp.
- Maybe someone else has a better idea.
- Belki başkasının daha iyi bir fikri vardır.
- In Japan you don't pour your own beer; someone else does it for you.
- Japonya'da biranızı kendiniz doldurmazsınız; başkası sizin için doldurur.
- If you hadn't done it, someone else would have.
- Siz yapmasaydınız, başkası yapardı.
- They hired someone else for the job.
- Bu iş için başkasını tuttular.
- Wouldn't it be better if Tom did that with someone else?
- Tom bunu başkasıyla yapsa daha iyi olmaz mı?
- Tom wants to buy that painting, but I've already sold it to someone else.
- Tom o tabloyu satın almak istiyor ama ben onu daha önce başkasına sattım.
- Do you really want someone else to do it?
- Bunu gerçekten başkasının yapmasını mı istiyorsun?
- Sami can't do this to someone else.
- Sami bunu başkasına yapamaz.
- Mary thought that Tom would ask her to the prom, but he asked someone else.
- Mary, Tom'un onu baloya davet edeceğini sanıyordu ama Tom başkasını davet etti.
- Please have someone else do that.
- Lütfen bunu başkası yapsın.
- Can't Tom get someone else to do it?
- Tom başkasına yaptıramaz mı?
- If we don't sell it to them, they'll buy it from someone else.
- Onlara biz satmazsak, başkasından alırlar.
- It's not right for you to do something bad just because someone else has done something bad.
- Başkası kötü bir şey yaptı diye senin de kötü bir şey yapman doğru değil.
- Never try to be someone else, there is no better than you.
- Asla başkası olmaya çalışma, senden daha iyisi yok.
- Please ask someone else.
- Lütfen başkasına sor.
- If I don't report it, someone else will.
- Eğer ben rapor etmezsem, başkası edecek.
- Do it for yourself; not for someone else.
- Kendin için yap; başkası için değil.
- Sorry, I mistook you for someone else.
- Özür dilerim, sizi başkasıyla karıştırdım.
- Sami would do this to someone else.
- Sami bunu başkasına da yapabilirdi.
- Tom tried to blame someone else.
- Tom başkasını suçlamaya çalıştı.
- What is impossible for you could very well be possible for someone else.
- Sizin için imkânsız olan bir şey, başkası için pekâlâ mümkün olabilir.
- I think you've mistaken me for someone else.
- Sanırım beni başkasıyla karıştırdın.
- Let someone else do it.
- Bırak başkası yapsın.
- I'm the one who has to do that if I can't convince someone else to do it.
- Bunu yapmak için başkasını ikna edemezsem bunu yapmak zorunda olan kişi benim.
- Why are you happy when someone else suffers?
- Neden başkaları acı çekerken sen mutlu oluyorsun?
- Why didn't Tom ask someone else do it?
- Tom neden başkasının yapmasını istemedi?
- You should not cut in when someone else is talking.
- Başkası konuşurken araya girmemelisiniz.
- Tom didn't know Mary was seeing someone else.
- Tom Mary'nin başkası ile görüştüğünü bilmiyordu.
- I'm the one who has to do that if I can't convince someone else to do it.
- Başkasını ikna edemezsem bunu yapmak zorunda olan benim.
- People always want to blame someone else for all their problems.
- İnsanlar tüm sorunları için hep başkalarını suçlamak isterler.
- If Tom didn't kill himself, someone else did.
- Tom kendini öldürmediyse, onu başkası öldürmüştür.
Show More (76)
|
3 |
someone else |
bir başkası |
pron. |
|
- Someone else's failure might be an opportunity for you.
- Bir başkasının başarısızlığı sizin için bir şans olabilir.
- Someone else's failure might be an opportunity for you.
- Bir başkasının başarısızlığı sizin adınıza bir şans olabilir.
- Educated guess he was there for someone else, like his mistress.
- Bildiklerim dahilinde tahminime göre, bir başkası için oradaymış, mesela metresi.
- Because he gave another to someone else for us to go find.
- Çünkü bulmamız için bir başkasına bir tane daha verdi.
- Vent your anger on someone else, will you?
- Hıncını bir başkasından çıkar, olur mu?
- No one ever really knows what's going through someone else's head.
- Hiç kimse bir başkasının aklından neler geçtiğini gerçekten bilemez.
- You'll have to ask someone else.
- Bir başkasına sorman gerekecek.
- My native language is a foreign language for someone else.
- Benim anadilim bir başkası için yabancı dildir.
- Someone else might want your old desk if you don't want it anymore.
- Sen artık istemiyorsan, bir başkası eski masanı isteyebilir.
- Sami found Layla in bed with someone else.
- Sami, Leyla'yı yatakta bir başkasıyla buldu.
- Try as you might, but you cannot force a belief onto someone else, much less your own self.
- Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, bırakın kendinizi, bir başkasını bile bir inanca zorlayamazsınız.
- Try as you might, but you cannot force a belief onto someone else, much less your own self.
- Ne kadar çabalarsanız çabalayın, bırakın kendinizi, bir başkasını bile bir inanca zorlayamazsınız.
- Tom is married to someone else now.
- Tom şu anda bir başkasıyla evlidir.
Show More (10)
|