|
- For all I knew, it could have been a fire alarm or something else.
- Bildiğim kadarıyla yangın alarmı ya da başka bir şey de olabilirdi.
- I do not mean programmes and money; I mean something else.
- Programları ve parayı kastetmiyorum; başka bir şeyi kastediyorum.
- But I will add something else.
- Ama ben başka bir şey ekleyeceğim.
- I do not mean programmes and money, I mean something else.
- Programlar ve paradan bahsetmiyorum, başka bir şeyden bahsediyorum.
- It does not concern the Minutes but relates to something else.
- Tutanaklarla ilgili değildir, başka bir şeyle ilgilidir.
- Asylum policy is one thing, however, and integration something else.
- Ancak sığınma politikası başka bir şeydir, entegrasyon başka bir şeydir.
- The Treaty of Nice is actually in the main about something else.
- Nice Antlaşması aslında temelde başka bir şeyle ilgilidir.
- This is something else that can be achieved through the ASEM process.
- Bu, ASEM süreci aracılığıyla başarılabilecek başka bir şeydir.
- If this money were used for something else the economy would be healthier and so would the planet.
- Bu para başka bir şey için kullanılsaydı ekonomi de gezegen de daha sağlıklı olurdu.
- Something else, too, about the new agencies.
- Yeni ajanslarla ilgili başka bir şey daha var.
- Something else will need to be found to replace bituminous shale and Ignalina.
- Bitümlü şeyl ve Ignalina'nın yerini alacak başka bir şey bulunması gerekecektir.
- I do not want to focus on the content of the budget but to talk about something else.
- Bütçenin içeriğine odaklanmak değil, başka bir şeyden bahsetmek istiyorum.
- Something else also worries me, however.
- Ancak beni endişelendiren başka bir şey daha var.
- Surely we need something else the people in our Member States can identify with.
- Elbette Üye Devletlerimizdeki insanların kendilerini özdeşleştirebilecekleri başka bir şeye daha ihtiyacımız var.
- Surely, something else should replace it.
- Elbette, yerine başka bir şey konulmalıdır.
- But I would rather like to say something else to you.
- Ama ben size başka bir şey söylemek istiyorum.
- No, it is something else.
- Hayır, bu başka bir şey.
- Now there is something else, however.
- Ancak şimdi başka bir şey daha var.
- We must also, however, take account of something else.
- Bununla birlikte, başka bir şeyi de dikkate almalıyız.
- Whether you call it reciprocity or you call it something else, it is the basis of our policy.
- Buna ister mütekabiliyet deyin ister başka bir şey, politikamızın temeli budur.
- And then some other group will come along demanding something else.
- Ve sonra başka bir grup gelip başka bir şey talep edecektir.
- After all, the training programme is one thing and the directive is something else.
- Ne de olsa eğitim programı başka bir şey, direktif başka bir şey.
- Something else enters into this, however.
- Ancak işin içine başka bir şey daha giriyor.
- The main part of the rules is something else and providing for sanctions is important.
- Kuralların ana kısmı başka bir şeydir ve yaptırımların sağlanması önemlidir.
- The reality, though, is something else.
- Ancak gerçek olan başka bir şey.
- All the same, I do not see why we are now misusing this debate for something else.
- Yine de, bu tartışmayı neden şimdi başka bir şey için kötüye kullandığımızı anlamıyorum.
- So something else is needed here, and I believe that too.
- Dolayısıyla burada başka bir şeye ihtiyaç var ve ben de buna inanıyorum.
- Now I see something else coming, and its all good.
- Şimdi başka bir şeyin geldiğini görüyorum ve her şey yolunda.
- There's something else I need to discuss with you.
- Seninle tartışmam gereken başka bir şey var.
- We'll think of something else.
- Başka bir şey düşünürüz.
- There's something else I'd like you to do for me.
- Benim için yapmanı istediğim başka bir şey var.
- Can I exchange this with something else?
- Bunu başka bir şeyle değiştirebilir miyim?
- I just noticed something else.
- Başka bir şey fark ettim.
- Am I supposed to be doing something else now?
- Şimdi başka bir şey yapmam gerekiyor mu?
- Try thinking about something else.
- Başka bir şey düşünmeye çalış.
- Do you want to eat something else?
- Başka bir şey yemek ister misin?
- Why don't we talk about something else?
- Niçin başka bir şey hakkında konuşmuyoruz?
- I just thought of something else.
- Şimdi başka bir şey düşündüm.
- There's something else in the drawer.
- Çekmecede başka bir şey var.
- I should've tried something else.
- Başka bir şey denemeliydim.
- Is there something else you can do for Tom?
- Tom için yapabileceğin başka bir şey var mı?
- If there's something else you want to say, just say it.
- Söylemek istediğin başka bir şey varsa, söyle.
- Is something else going on here?
- Burada başka bir şey mi oluyor?
- I think we should consider doing something else.
- Bence başka bir şey yapmayı düşünmeliyiz.
- Can we talk about something else please?
- Başka bir şey hakkında konuşabilir miyiz lütfen?
- Tom should've chosen something else.
- Tom başka bir şey seçmeliydi.
- Let's watch something else.
- Başka bir şey izleyelim.
- I have something else for you.
- Senin için başka bir şeyim var.
- Tom should try doing something else.
- Tom başka bir şey yapmayı denemeli.
- This is something else to consider.
- Bu da düşünülmesi gereken başka bir şey.
- Do you want to do something else?
- Başka bir şey yapmak ister misin?
- I've got something else on my mind.
- Aklımda başka bir şey var.
- Do something else.
- Başka bir şey yap.
- I'd like to do something else.
- Başka bir şey yapmak istiyorum.
- I had something else in mind.
- Aklımda başka bir şey vardı.
- I want to talk about something else.
- Başka bir şey hakkında konuşmak istiyorum.
- You're supposed to be doing something else, aren't you?
- Başka bir şey yapıyor olman gerekiyordu, değil mi?
- Is something else going on here?
- Burada başka bir şey oluyor mu?
- Tom wanted something else to drink.
- Tom içmek için başka bir şey istedi.
- It was something else.
- O başka bir şeydi.
- Could we please talk about something else?
- Lütfen başka bir şey hakkında konuşabilir miyiz?
- Let me tell you something else I know.
- Sana bildiğim başka bir şey söyleyeyim.
- Would you like to ask me something else?
- Bana başka bir şey sormak istiyor musun?
- I'd rather be doing something else.
- Ben başka bir şey yapmayı tercih ederim.
- Tom said he wanted to do something else.
- Tom başka bir şey yapmak istediğini söyledi.
- Do you want to ask me something else?
- Bana başka bir şey sormak ister misin?
- I was talking about something else.
- Başka bir şey hakkında konuşuyordum.
- There's something else I wanted to tell you.
- Sana söylemek istediğim başka bir şey var.
- I'm going to do something else.
- Başka bir şey yapacağım.
- Let's do something else.
- Başka bir şey yapalım.
- I'd rather do something else.
- Başka bir şey yapmayı tercih ederim.
- Tom had something else on his mind.
- Tom'un aklında başka bir şey vardı.
- Do you want to eat something else?
- Başka bir şey yemek ister misiniz?
- There's something else I need you to do.
- Yapmanı istediğim başka bir şey var.
- There was something else.
- Başka bir şey vardı.
- Were you expecting something else?
- Başka bir şey bekliyor muydun?
- Tom and Mary have to do something else now.
- Tom ve Mary şimdi başka bir şey yapmak zorundalar.
- I just thought of something else.
- Az önce başka bir şey düşünmüştüm.
- Did you need something else?
- Başka bir şeye ihtiyacın var mıydı?
- Was there something else you wanted?
- İstediğin başka bir şey var mıydı?
- There must be something else to eat.
- Yiyecek başka bir şey olmalı.
- Do you want to do something else?
- Başka bir şey yapmak ister misiniz?
- Ethel was thinking about something else entirely.
- Ethel tamamen başka bir şey düşünüyordu.
- They can offer something else.
- Başka bir şey önerebilirler.
- I was talking about something else.
- Başka bir şeyden bahsediyordum.
- I want something else to do.
- Yapacak başka bir şey istiyorum.
- Can you suggest something else?
- Başka bir şey önerebilir misin?
- Let's ask Tom to do something else.
- Tom'un başka bir şey yapmasını isteyelim.
- Isn't there something else we can do?
- Yapabileceğimiz başka bir şey yok mu?
- Did you expect something else to happen?
- Başka bir şeyin olmasını bekledin mi?
- It's about something else.
- Başka bir şey hakkında.
- Tom says he'd prefer to talk about something else.
- Tom, başka bir şey hakkında konuşmayı tercih ederim diyor.
- Why don't you watch something else?
- Neden başka bir şey izlemiyorsun?
- Would you like to ask me something else?
- Bana başka bir şey sormak ister misin?
- Go do something else.
- Git başka bir şey yap.
- Try to think of something else.
- Başka bir şey düşünmeye çalış.
- Tom said he had something else to say.
- Tom söyleyecek başka bir şeyi olduğunu söyledi.
- I'm looking for something else.
- Başka bir şey arıyorum.
- I have something else I need to do.
- Yapmam gereken başka bir şey daha var.
- I thought it was something else.
- Onun başka bir şey olduğunu düşündüm.
- I had something else planned.
- Başka bir şey planlamıştım.
- I want something else to read.
- Okumak için başka bir şey istiyorum.
- You alluded to something else.
- Başka bir şey ima ettiniz.
- There's something else you need to do before you go home.
- Eve gitmeden önce yapman gereken başka bir şey var.
- I'll change into something else.
- Üstüme başka bir şeyler giyeceğim.
- Tom has something else on his mind.
- Tom'un aklında başka bir şey var.
- Do you need something else?
- Başka bir şeye ihtiyacın var mı?
- I'll find something else to do.
- Yapacak başka bir şey bulurum.
- It could be something else.
- Bu başka bir şey olabilir.
- I'd like to talk to you about something else.
- Sizinle başka bir şey hakkında konuşmak istiyordum.
- Let's talk about something else for a while.
- Bir süreliğine başka bir şey hakkında konuşalım.
- Let me show you something else.
- Sana başka bir şey göstereyim.
- If there's something else you want to say, just say it.
- Söylemek istediğin başka bir şey varsa, sadece söyle.
- You seem to have something else on your mind.
- Aklında başka bir şey var gibi gözüküyor.
- Tom had something else in mind.
- Tom'un aklında başka bir şey vardı.
- Tom is something else.
- Tom başka bir şey.
- Tom wanted something else to do.
- Tom yapmak için başka bir şey istedi.
- I've got something else I want you to do.
- Yapmanı istediğim başka bir şey daha var.
- There's something else over there.
- Orada başka bir şey var.
- I'll find something else.
- Başka bir şey bulacağım.
- There's something else in the drawer.
- Çekmecede başka bir şey daha var.
- There's something else.
- Başka bir şey var.
- Please show us something else.
- Lütfen bize başka bir şey gösterin.
- I have something else in mind.
- Aklımda başka bir şey var.
- It looks like you're thinking about something else.
- Başka bir şey hakkında düşünüyor gibi görünüyorsun.
- Tom wants something else.
- Tom başka bir şey istiyor.
- I'll tell you something else.
- Sana başka bir şey söyleyeceğim.
- There has to be something else we can do.
- Yapabileceğimiz başka bir şey olmalı.
- Why don't we talk about something else?
- Neden başka bir şey hakkında konuşmuyoruz?
- Go find something else to do.
- Git yapacak başka bir şey bul.
- You alluded to something else.
- Sen başka bir şey kastettin.
- But she was referring to something else.
- Ama o başka bir şeyden bahsediyordu.
- Tom wanted something else to do.
- Tom yapacak başka bir şey istedi.
- I have something else I need to be doing right now.
- Şu anda yapmam gereken başka bir şey var.
- Would you like to do something else?
- Başka bir şey yapmak ister misiniz?
- Wouldn't you rather talk about something else?
- Başka bir şey hakkında konuşmak istemez misin?
- Tom said he wanted something else to eat.
- Tom yemek için başka bir şey istediğini söyledi.
- There must be something else we can do.
- Yapabileceğimiz başka bir şey olmalı.
- Is your stomach pain dull, sharp, cramping, or something else?
- Mide ağrınız donuk mu, keskin mi, kramplı mı yoksa başka bir şey mi?
- You seem to be thinking of something else.
- Başka bir şey düşünüyor gibi görünüyorsunuz.
- Maybe they came for something else.
- Belki başka bir şey için gelmişlerdir.
- There must be something else to drink.
- İçecek başka bir şeyler olmalı.
- Could I bring you something else?
- Size başka bir şey getirebilir miyim?
- Would you want something else?
- Başka bir şey ister misin?
- I wish there was something else we could do.
- Keşke yapabileceğimiz başka bir şey olsaydı.
- Tom was talking about something else.
- Tom başka bir şey hakkında konuşuyordu.
- There is something else.
- Başka bir şey var.
- Tom says he saw something else.
- Tom başka bir şey gördüğünü söylüyor.
- I have to do something else now.
- Şimdi başka bir şey yapmak zorundayım.
- I just thought of something else I have to buy.
- Aklıma almam gereken başka bir şey geldi.
- Let's ask for something else.
- Başka bir şey isteyelim.
- I'll be doing something else at that time.
- O zaman başka bir şey yapıyor olacağım.
- Did you expect something else?
- Başka bir şey bekledin mi?
- I was thinking about something else.
- Başka bir şey düşünüyordum.
- Would you like to tell me something else?
- Bana başka bir şey söylemek ister misin?
- Let me do something else.
- Başka bir şey yapmama izin ver.
- I want something else to eat.
- Yiyecek başka bir şey istiyorum.
- Tom knew that he was supposed to be doing something else.
- Tom başka bir şey yapıyor olması gerektiğini biliyordu.
- I'll be doing something else at that time.
- O sırada başka bir şey yapıyor olacağım.
- Let's buy something else.
- Başka bir şey alalım.
- There must be something else to drink.
- İçmek için başka bir şey olmalı.
- Do you want to eat something else?
- Başka bir şey mi yemek istiyorsunuz?
- Actually, I meant something else.
- Aslında başka bir şey demek istemiştim.
- Would you like to do something else?
- Başka bir şey yapmak ister miydin?
- Is there something else on your mind?
- Aklında başka bir şey var mı?
- Tom seems to have his mind on something else.
- Tom'un aklında başka bir şey var gibi görünüyor.
- I thought it was something else.
- Başka bir şey olduğunu düşündüm.
- Tom tried to think about something else.
- Tom başka bir şey düşünmeye çalıştı.
- I need you here in case something else happens.
- Başka bir şey olursa diye sana burada ihtiyacım var.
- I have something else to give you.
- Sana vereceğim başka bir şey var.
- Even when she thought about something else, ideas of death returned to her mind.
- Başka bir şey düşündüğünde bile aklına ölüm düşünceleri geliyordu.
- Can we talk about something else?
- Başka bir şey hakkında konuşabilir miyiz?
- I wish there was something else we could do.
- Keşke yapabileceğimiz başka bir şey olsa.
- I'll change into something else.
- Başka bir şey giyeceğim.
- Tom was talking about something else.
- Tom başka bir şeyden bahsediyordu.
- Why don't we watch something else?
- Neden başka bir şey izlemiyoruz?
- It's about something else.
- Bu başka bir şey hakkında.
- If you don't like this, I'll get you something else.
- Bunu beğenmezsen sana başka bir şey alırım.
- I want something else.
- Ben başka bir şey istiyorum.
- Please show me something else.
- Lütfen bana başka bir şey gösterin.
- Do you want something else?
- Başka bir şey ister misin?
- There's definitely something else.
- Kesinlikle başka bir şey var.
- Were you doing something else?
- Başka bir şey mi yapıyordun?
- Do you want to eat something else?
- Başka bir şey mi yemek istiyorsun?
- Could I bring you something else?
- Sana başka bir şey getirebilir miyim?
- There's something else I want to discuss with you.
- Seninle konuşmak istediğim başka bir şey var.
- Tom wanted something else.
- Tom başka bir şey istedi.
- Actually, I meant something else.
- Aslında, başka bir şeyi kastetmiştim.
- This is something else.
- Bu başka bir şey.
- There's something else I need to discuss with you.
- Seninle konuşmam gereken başka bir şey var.
- Tom wanted to talk something else.
- Tom başka bir şey konuşmak istedi.
- Did you see something else?
- Başka bir şey gördün mü?
- I have something else I need to give you.
- Sana vermem gereken başka bir şeyim var.
- I was busy doing something else.
- Ben başka bir şeyle meşguldüm.
- The last thing I need right now is something else to worry about.
- Şu anda ihtiyacım olan son şey, endişelenecek başka bir şey.
- I had something else on my mind.
- Aklımda başka bir şey vardı.
- Do you want me to get you something else?
- Sana başka bir şey getirmemi ister misin?
- Did you expect something else to happen?
- Başka bir şey olmasını mı bekliyordun?
- You seem to have thought of something else.
- Başka bir şey düşünmüş gibi görünüyorsun.
- Let's ask her something else.
- Ona başka bir şey soralım.
- I want to show you something else.
- Sana başka bir şey göstermek istiyorum.
- Sami has something else.
- Sami'nin başka bir şeyi var.
- Do you want me to get you something else?
- Sana başka bir şey almamı ister misin?
- I'll find something else to do.
- Yapacak başka bir şey bulacağım.
- Shall we do something else now?
- Şimdi başka bir şey yapalım mı?
- I'm thinking about something else.
- Ben başka bir şey düşünüyorum.
- Tom has something else to say.
- Tom'un söyleyecek başka bir şeyi var.
- There's something else I want to discuss with you.
- Seninle tartışmak istediğim başka bir şey var.
- Tom wanted to talk about something else.
- Tom başka bir şey hakkında konuşmak istedi.
- I have something else I need to give you.
- Sana vermem gereken başka bir şey var.
- Let me do something else.
- Başka bir şey yapayım.
- You're something else.
- Sen başka bir şeysin.
- Tom says he'd prefer to talk about something else.
- Tom başka bir şey hakkında konuşmayı tercih edeceğini söylüyor.
- I'm thinking about something else.
- Başka bir şey düşünüyorum.
- I'll do something else.
- Başka bir şey yapacağım.
- There was something else.
- Başka bir şey daha vardı.
- Please show me something else.
- Lütfen bana başka bir şey göster.
- Tom wanted something else.
- Tom başka bir şey istiyordu.
- Were you doing something else?
- Başka bir şey yapıyor muydun?
- Maybe we should talk about something else.
- Belki de başka bir şey hakkında konuşmalıyız.
- Let's ask them something else.
- Onlara başka bir şey soralım.
- Let's talk about something else for a while.
- Bir süre başka bir şey hakkında konuşalım.
- Tom and Mary have to do something else now.
- Tom ve Mary şimdi başka bir şey yapmak zorunda.
- Show me something else.
- Bana başka bir şey göster.
- Tom couldn't come here today because he had something else to do.
- Tom yapacak başka bir şeyi olduğundan bugün buraya gelemedi.
- Something else is going on.
- Başka bir şey oluyor.
- I have something else to show you.
- Sana göstereceğim başka bir şey var.
- You seem to have something else on your mind.
- Aklında başka bir şey var gibi görünüyor.
- We're talking about something else.
- Başka bir şey hakkında konuşuyoruz.
- Tom wanted something else to eat.
- Tom yiyecek başka bir şey istedi.
- I would like to do something else today.
- Bugün başka bir şey yapmak istiyorum.
- Something else was cooking in the kitchen.
- Mutfakta başka bir şey pişiyordu.
- I have something else I need you to do.
- Yapmanı istediğim başka bir şey var.
- Tom wanted something else to eat.
- Tom yemek için başka bir şey istedi.
- It would be better to talk of something else.
- Başka bir şey hakkında konuşmak daha iyi olurdu.
- Show me something else.
- Başka bir şey göster.
- Is there something else on your mind?
- Aklında başka bir şey mi var?
- I have something else to give you.
- Sana verecek başka bir şeyim var.
- It looks like you're thinking about something else.
- Görünüşe göre başka bir şey düşünüyorsun.
- I have something else I want you to do for me.
- Benim için yapmanı istediğim başka bir şey var.
- Can I ask you something else?
- Sana başka bir şey sorabilir miyim?
- Can I exchange this for something else?
- Bunu başka bir şeyle değiştirebilir miyim?
- Go find something else to do.
- Git yapacak başka bir şey bul kendine.
- Tom was something else.
- Tom başka bir şeydi.
- It was clearly something else.
- Belli ki başka bir şeydi.
- I want something else to read.
- Okuyacak başka bir şey istiyorum.
- There's something else I have to tell you.
- Sana söylemek zorunda olduğum başka bir şey var.
- Is there something else you want to tell me?
- Bana söylemek istediğin başka bir şey var mı?
- Go find something else to do.
- Yapacak başka bir şey bul.
- Tom knew that he was supposed to be doing something else.
- Tom başka bir şey yapıyor olmasının beklendiğini biliyordu.
- I need something else.
- Başka bir şeye ihtiyacım var.
- There's something else I need to tell you.
- Sana söylemem gereken başka bir şey var.
- Am I supposed to be doing something else now?
- Şu anda başka bir şey mi yapmam gerekiyor?
- Let's ask Tom to do something else.
- Tom'dan başka bir şey yapmasını isteyelim.
- Is there something else you want to tell me?
- Bana söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
- There's something else you need to do.
- Yapman gereken başka bir şey var.
- Tomorrow it'll be something else.
- Yarın başka bir şey olacak.
- It was something else.
- Başka bir şeydi.
- Has something else happened?
- Başka bir şey oldu mu?
- You seem to have thought of something else.
- Başka bir şey düşünmüş gibisin.
- Maybe you should turn off the television and do something else.
- Belki de televizyonu kapatıp başka bir şey yapmalısın.
- She's something else.
- O başka bir şey.
- I'd like to talk to you about something else.
- Seninle başka bir şey hakkında konuşmak istiyorum.
- You'll think of something else eventually.
- Eninde sonunda başka bir şey düşünürsün.
- You're supposed to be doing something else, aren't you?
- Başka bir şey yapman gerekiyordu, değil mi?
- Wouldn't you rather talk about something else?
- Başka bir şey hakkında konuşmayı tercih etmez misin?
- There is something else over here I want you to see.
- Burada görmeni istediğim başka bir şey var.
- There's something else I'd like to try.
- Denemek istediğim başka bir şey var.
- Please show us something else.
- Lütfen bize başka bir şey göster.
- I was thinking about something else.
- Başka bir şey hakkında düşünüyordum.
- For everything you gain, you lose something else.
- Kazandığın her şey için başka bir şey kaybedersin.
- I had something else planned.
- Ben başka bir şey planlattım.
- Maybe something else happened.
- Belki başka bir şey olmuştur.
- Tom said he wanted something else to eat.
- Tom başka bir şey yemek istediğini söyledi.
- We'll think of something else.
- Başka bir şey düşüneceğiz.
- You should do something else.
- Başka bir şey yapmalısın.
- It was clearly something else.
- Bu açıkça başka bir şeydi.
- I assumed there must be something else we had to do.
- Yapmamız gereken başka bir şey olduğunu sandım.
- Don't you have something else to do?
- Yapacak başka bir şeyin yok mu?
- Is there something else?
- Başka bir şey var mı?
- The point I want to make is something else.
- Benim anlatmak istediğim başka bir şey.
- I need you here in case something else happens.
- Başka bir şey olması halinde sana burada ihtiyacım var.
- There's something else I need to tell you.
- Size söylemem gereken başka bir şey daha var.
- Try thinking about something else.
- Başka bir şey hakkında düşünmeyi dene.
- I was busy doing something else.
- Başka bir şey yapmakla meşguldüm.
- I think we should consider doing something else.
- Sanırım başka bir şey yapmayı düşünmeliyiz.
- They can offer something else.
- Onlar başka bir şey önerebilir.
- I thought Tom said something else.
- Tom'un başka bir şey söylediğini sanmıştım.
- For everything you gain, you lose something else.
- Kazandığınız her şey için başka bir şey kaybedersiniz.
- If you don't like this, I'll get you something else.
- Bunu beğenmediysen, sana başka bir şey alırım.
- I had something else in mind.
- Aklımda başka bir şey var.
- Let me tell you something else.
- Sana başka bir şey söyleyeyim.
- Tom tried something else.
- Tom başka bir şey denedi.
- I was talking to Tom about something else.
- Tom'la başka bir şey hakkında konuşuyordum.
- Why don't we buy something else?
- Neden başka bir şey almıyoruz?
- Let me tell you something else I know.
- Bildiğim başka bir şeyi söyleyeyim.
- Can we just talk about something else?
- Başka bir şey hakkında konuşabilir miyiz?
- Let's ask him something else.
- Ona başka bir şey soralım.
- We might have something else.
- Elimizde başka bir şey olabilir.
- Let's ask Tom something else.
- Tom'a başka bir şey soralım.
- I wish I had time to go home and change into something else.
- Keşke eve gidip başka bir şey giymek için zamanım olsaydı.
- You'll think of something else eventually.
- Sonunda başka bir şey düşüneceksin.
- I thought Tom said something else.
- Tom'un başka bir şey söylediğini düşündüm.
- There's something else I want to show you.
- Sana göstermek istediğim başka bir şey var.
- I want to talk to you about something else.
- Seninle başka bir şey hakkında konuşmak istiyorum.
- Were you expecting something else?
- Başka bir şey mi bekliyordun?
- Isn't there something else?
- Başka bir şey yok mu?
- Do you have something else in mind?
- Aklında başka bir şey mi var?
- We're talking about something else.
- Başka bir şeyden bahsediyoruz.
- I just thought of something else we need to do.
- Aklıma yapmamız gereken başka bir şey geldi.
- Tom wished there was something else he could do to help.
- Tom yardım etmek için yapabileceği başka bir şey olmasını diledi.
- Can you suggest something else?
- Başka bir şey önerebilir misiniz?
- Has something else happened?
- Başka bir şey mi oldu?
- You should wish for something else.
- Başka bir şey dilemelisin.
- Tom wanted something else to drink.
- Tom içecek başka bir şey istedi.
- Actually, I meant something else.
- Aslında, başka bir şey demek istemiştim.
- Tom should've chosen to do something else.
- Tom başka bir şey yapmayı seçmeliydi.
- We might have something else.
- Başka bir şeyimiz olabilir.
- I have something else I need to do.
- Yapmam gereken başka bir şey var.
- Tom seems to have his mind on something else.
- Tom, aklında başka bir şey varmış gibi görünüyor.
- There's something else I need to do.
- Yapmam gereken başka bir şey var.
- Ethel was thinking about something else entirely.
- Ethel tamamen başka bir şey hakkında düşünüyordu.
- Is there something else we should be doing?
- Yapmamız gereken başka bir şey var mı?
- Can't you suggest something else, Tom?
- Başka bir şey öneremez misin, Tom?
- Did you need something else?
- Başka bir şeye ihtiyacın var mı?
- There's something else I'd like to try.
- Denemek istediğim başka bir şey daha var.
- Try doing something else.
- Başka bir şey yapmayı dene.
- Why don't we do something else?
- Neden başka bir şey yapmıyoruz?
- I have something else I need you to do.
- Yapmanı istediğim başka bir şeyim var.
- Do you want something else?
- Başka bir şey istiyor musun?
- Do you have something else in mind?
- Aklında başka bir şey var mı?
- Something else is going on.
- Başka bir şeyler oluyor.
- It would be better to talk of something else.
- Başka bir şey konuşsak daha iyi olur.
- I wish I had eaten something else.
- Keşke başka bir şey yeseydim.
- Let's talk about something else.
- Başka bir şey hakkında konuşalım.
- It could be something else.
- Başka bir şey olabilir.
- I have to do something else now.
- Şimdi başka bir şey yapmalıyım.
- I'd rather be doing something else.
- Başka bir şey yapmayı tercih ederdim.
- Did you expect something else?
- Başka bir şey mi bekliyordun?
Show More (336)
|