|
- Our teams located the source of the problem.
- Ekiplerimiz sorunun kaynağını tespit etti.
- The water at the river source was ice-cold!
- Nehir kaynağındaki su buz gibiydi!
- Did you know, kiwis are a great source of vitamin C?
- Kivinin harika bir C vitamini kaynağı olduğunu biliyor muydunuz?
- Julia cited many sources for her article.
- Julia makalesi için birçok kaynaktan alıntı yaptı.
- The source code of the software package is copyrighted.
- Yazılım paketine ait kaynak kodun telif hakkı saklıdır.
- It would also lead to great legal uncertainty and may be a source of legal conflict.
- Ayrıca büyük bir yasal belirsizliğe yol açacak ve yasal bir çatışma kaynağı olabilecektir.
- Because I would genuinely like European law to be genuinely a primary source of law.
- Avrupa hukukunun gerçekten birincil bir kaynak olarak kullanılmasını istiyorum.
- The ill-defined status of Kosovo is a latent source of uncertainty.
- Kosova'nın tam olarak tanımlanmamış statüsü gizli bir belirsizlik kaynağıdır.
- Traffic in particular is a major source of these.
- Özellikle trafik bunların başlıca kaynağıdır.
- ECHO is the largest source of aid to these refugees.
- ECHO bu mültecilere yardım sağlayan en büyük kaynaktır.
- It would also lead to great legal uncertainty and may be a source of legal conflict.
- Ayrıca büyük bir yasal belirsizliğe yol açacak ve yasal çatışma kaynağı olabilecektir.
- They know what to do, where to go and source the founds.
- Onlar ne yapacaklarını, nereye gideceklerini ve kaynaklarını biliyorlar.
- It is a source of reference for the values that must be present in all EU policies.
- Tüm AB politikalarında bulunması gereken değerler için bir referans kaynağıdır.
- What other source of international legitimacy except the UN exists for military intervention?
- Askeri müdahale için BM dışında başka hangi uluslararası meşruiyet kaynağı var?
- The Intergovernmental Conference gives its own answer, that they are the source of Europe’s constitution.
- Hükûmetlerarası Konferans kendi cevabını veriyor; Avrupa'nın anayasasının kaynağı bunlar.
- However, I am certain that they will be useful as a valuable source of inspiration and consideration.
- Ancak bunların değerli bir ilham ve düşünce kaynağı olarak faydalı olacağından eminim.
- It is a source of reference for the values that must be present in all EU policies.
- Bu, tüm AB politikalarında bulunması gereken değerler için bir referans kaynağıdır.
- Water is often a source of conflict between countries and peoples.
- Su genellikle ülkeler ve halklar arasında bir çatışma kaynağıdır.
- My view is that in certain Member States hunting brings an important extra source of food to the dining table.
- Benim görüşüme göre bazı Üye Devletlerde avcılık, yemek masasına önemli bir ilave gıda kaynağı getirmektedir.
- You claim that there is only one source.
- Sadece tek bir kaynak olduğunu iddia ediyorsunuz.
- I cannot understand why blood from a remunerated source must necessarily be banned in Europe.
- Ücretli bir kaynaktan alınan kanın Avrupa'da neden yasaklanması gerektiğini anlayamıyorum.
- In short, they are a continuous source of unrest in Georgia.
- Kısacası, Gürcistan'da sürekli bir huzursuzluk kaynağıdırlar.
- The longer the conflict continues, the more it becomes a source of regional instability.
- Çatışma ne kadar uzun sürerse, o kadar fazla bölgesel istikrarsızlık kaynağı haline gelir.
- It is a source of regret for me, too.
- Bu benim için de bir pişmanlık kaynağı.
- European Commission data is used as the source for exchange rates against the ECU, where available.
- ECU karşısında döviz kurları için kaynak olarak, mevcut olduğunda, Avrupa Komisyonu verileri kullanılmıştır.
- In our countries, there is one boat for every seven inhabitants, so this is an important source of employment for us.
- Ülkelerimizde her yedi kişiye bir tekne düşmektedir; dolayısıyla bu bizim için önemli bir istihdam kaynağıdır.
- They are an important source of employment and a breeding ground for new business concepts.
- Önemli bir istihdam kaynağı ve yeni iş konseptleri için bir üreme alanıdır.
- It is prohibited to make the human body and its parts as such a source of financial gain'.
- İnsan vücudunun ve parçalarının bu şekilde maddi kazanç kaynağı haline getirilmesi yasaktır'.
- That is why we need to tackle the production and sale of waste at source instead of focusing on the consumers.
- Bu nedenle tüketicilere odaklanmak yerine atık üretimi ve satışıyla kaynağında mücadele etmemiz gerekiyor.
- Agriculture may also be a source of contamination and cattle and livestock can pollute rivers and lakes.
- Tarım da bir kirlilik kaynağı olabilir ve büyükbaş ve çiftlik hayvanları nehirleri ve gölleri kirletebilir.
- Information and knowledge are the raw material in this society and the source of new wealth.
- Bilgi ve enformasyon bu toplumun hammaddesi ve yeni zenginliğin kaynağıdır.
- Those two aims will probably prove difficult to reconcile in practice, and be a constant source of tension.
- Bu iki amacı pratikte uzlaştırmak muhtemelen zor olacak ve sürekli bir gerilim kaynağı teşkil edecektir.
- First of all, Europe must step in when the noise source exceeds limits, for example in the form of products.
- Her şeyden önce gürültü kaynağı örneğin ürün şeklinde sınırları aştığında Avrupa devreye girmelidir.
- It creates great legal uncertainty and would in practice be a source of legal conflict.
- Büyük bir yasal belirsizlik yaratır ve uygulamada yasal bir çatışma kaynağı olur.
- But it may also be the source of confrontation and social division.
- Ancak aynı zamanda çatışma ve toplumsal bölünmenin de kaynağı olabilir.
- The issue is a source of general concern in this House and indeed in the Council.
- Bu konu hem bu Mecliste hem de Konseyde genel bir endişe kaynağıdır.
- Despite all that, however, there is a major source of dissatisfaction.
- Ancak tüm bunlara rağmen, önemli bir memnuniyetsizlik kaynağı var.
- It comes down to the proper screening and treatment of the product regardless of the source.
- Konu, kaynağı ne olursa olsun ürünün uygun şekilde taranması ve işlenmesine dayanmaktadır.
- This is not to be a source of financial gain.
- Bu bir maddi kazanç kaynağı olmamalıdır.
- It creates great legal uncertainty and would in practice be a source of legal conflict.
- Bu durum büyük bir yasal belirsizlik yaratmaktadır ve uygulamada yasal bir çatışma kaynağı olacaktır.
- There is a good deal of disquiet among small- and medium-sized enterprises and the open source movement.
- Küçük ve orta ölçekli işletmeler ve açık kaynak hareketi arasında büyük bir huzursuzluk var.
- Transport is the fastest-growing source of global warming gases in Europe.
- Ulaşım, Avrupa'da küresel ısınmaya yol açan gazların en hızlı büyüyen kaynağıdır.
- The ill-defined status of Kosovo is a latent source of uncertainty.
- Kosova'nın tanımlanmamış statüsü gizli bir belirsizlik kaynağıdır.
- If we no longer want this reservoir, we will need to tackle the problem at source.
- Eğer bu rezervuarı artık istemiyorsak, sorunu kaynağında ele almamız gerekecektir.
- The Intergovernmental Conference gives its own answer, that they are the source of Europe’s constitution.
- Hükümetlerarası Konferans kendi cevabını veriyor; Avrupa'nın anayasasının kaynağı bunlar.
- There is only one source of money available here and that is the first pillar.
- Burada mevcut olan tek bir para kaynağı var ve o da birinci sütun.
- Any exception would be a source of all kinds of abuses and excesses.
- Herhangi bir istisna, her türlü suistimal ve aşırılığın kaynağı olacaktır.
- If we do not remove the source, however, the financing of the arms trade and armed conflict, will continue.
- Ancak kaynağı ortadan kaldırmazsak silah ticaretinin ve silahlı çatışmaların finansmanı devam edecektir.
- Once again, we declare our condemnation of any form of terrorism, whatever its source.
- Bir kez daha kaynağı ne olursa olsun terörün her türlüsünü kınadığımızı ilan ediyoruz.
- That is the source of the complication.
- Karmaşanın kaynağı budur.
- Through its actions, Australia supports and finances the source of the problems with which the country is confronted.
- Avustralya, eylemleriyle ülkenin karşı karşıya olduğu sorunların kaynağını desteklemekte ve finanse etmektedir.
- Is it reasonable to lift the ban on including fishmeal in processed animal feed as an additional source of protein?
- İşlenmiş hayvan yemlerine ek protein kaynağı olarak balık unu katılmasına yönelik yasağın kaldırılması makul müdür?
- The Chinese authorities view Tibet's distinct culture and religion as the source of threat of separation.
- Çinli yetkililer Tibet'in farklı kültürünü ve dinini bölünme tehdidinin kaynağı olarak görmektedir.
- The longer the conflict continues, the more it becomes a source of regional instability.
- Çatışma ne kadar uzun sürerse o kadar fazla bölgesel istikrarsızlık kaynağı haline gelir.
- We know that detergents are a major source of phosphates.
- Deterjanların önemli bir fosfat kaynağı olduğunu biliyoruz.
- Cultural and linguistic diversity is a great source of wealth and offers enormous potential.
- Kültürel ve dilsel çeşitlilik büyük bir zenginlik kaynağıdır ve muazzam bir potansiyel sunar.
- It is clear and it is vital that blood should not be a source of profit.
- Kanın bir kazanç kaynağı olmaması gerektiği açıktır ve hayati önem taşımaktadır.
- This interinstitutional balance is a source of legitimacy for European integration.
- Bu kurumlar arası denge Avrupa entegrasyonu için bir meşruiyet kaynağıdır.
- The regulation will apply to primary production - a major source of contamination.
- Düzenleme, kirliliğin başlıca kaynağı olan birincil üretim için geçerli olacaktır.
- We are Israel's largest trading partner and by far the greatest source of assistance for the Palestinians.
- Biz İsrail'in en büyük ticaret ortağıyız ve Filistinliler için açık ara en büyük yardım kaynağıyız.
- Other animals became infected and this delayed the identification of the source of the outbreak.
- Diğer hayvanlar da enfekte olmuş ve bu durum salgının kaynağının tespit edilmesini geciktirmiştir.
- Transport is the fastest-growing source of global warming gases in Europe.
- Taşımacılık, Avrupa'da küresel ısınmaya yol açan gazların en hızlı büyüyen kaynağıdır.
- Women’s rights and the issue of enforced disappearances are a source of particular concern for the European Union.
- Kadın hakları ve zorla kaybetmeler konusu Avrupa Birliği için özel bir endişe kaynağıdır.
- These areas are heavily dependent on fishing, as by and large there is no alternative source of employment.
- Bu bölgeler büyük ölçüde balıkçılığa bağımlıdır, çünkü büyük ölçüde alternatif bir istihdam kaynağı yoktur.
- The meeting in Bali was scarcely a source of great delight.
- Bali'deki toplantı pek de büyük bir sevinç kaynağı olmadı.
- We know, for example, that a very great source of infection with salmonella aruba is Brazilian soya.
- Örneğin, salmonella aruba enfeksiyonunun çok büyük bir kaynağının Brezilya soyası olduğunu biliyoruz.
- We are the second source of foreign investment in Canada.
- Kanada'daki yabancı yatırımların ikinci kaynağıyız.
- The issue is a source of general concern in this House and indeed in the Council.
- Bu konu hem bu Meclis'te hem de Konsey'de genel bir endişe kaynağıdır.
- Other animals became infected and this delayed the identification of the source of the outbreak.
- Diğer hayvanlar da enfekte olmuş ve bu durum salgının kaynağının belirlenmesini geciktirmiştir.
- Traffic in particular is a major source of these.
- Özellikle trafik, bunların önemli bir kaynağıdır.
- These represent 4.4 % of the total population, or 13%, depending on the source of statistics.
- Bunlar, istatistiklerin kaynağına bağlı olarak toplam nüfusun %4.4'ünü ya da %13'ünü temsil etmektedir.
- My view is that in certain Member States hunting brings an important extra source of food to the dining table.
- Benim görüşüm, bazı Üye Devletlerde avlanmanın yemek masalarına önemli bir ekstra besin kaynağı getirdiği yönündedir.
- Is it reasonable to lift the ban on including fishmeal in processed animal feed as an additional source of protein?
- Ek bir protein kaynağı olarak işlenmiş hayvan yemlerine balık unu katılması yasağının kaldırılması makul müdür?
- We should not be frightened of drawing on that source of funding for applications intended for peacekeeping.
- Barışı koruma amaçlı uygulamalar için bu finansman kaynağından yararlanmaktan korkmamalıyız.
- He's doing a compositional analysis to determine the source.
- Kaynağı belirlemek için bileşim incelemesi yapıyor.
- So humans themselves are the source of all truth.
- Demek ki asıl gerçeklerin kaynağı insanın kendisiydi.
- Changes in the source data can result in different data being available for analysis.
- Kaynak verilerdeki değişiklikler, çözümleme için kullanılabilecek verilerin farklı olmasıyla sonuçlanabilir.
- So humans themselves are the source of all truth.
- Yani insanın kendisi asıl olanın kaynağıdır.
- When measuring, you need to establish a single source of truth.
- Ölçüm esnasında, tek bir doğruluk kaynağı oluşturmanız gerekir.
- So humans themselves are the source of all truth.
- Yani insanlar tüm gerçeklerin kaynağıdır.
- When measuring, you need to establish a single source of truth.
- Ölçüm sırasında, tek bir doğruluk kaynağı oluşturmanız gerekir.
- That planet's been an endless source of grief for me.
- Bu gezegen benim için sonsuz bir keder kaynağı oldu.
- When measuring, you need to establish a single source of truth.
- Ölçüm yaparken tek bir doğruluk kaynağı oluşturmanız gerekir.
- Changes in the source data can result in different data being available for analysis.
- Kaynak verilerdeki değişiklikler, çözümleme için farklı verilerin mevcut olmasına neden olabilir.
- The optical effect is uncomfortable for flies in flight, so they'll choose to move away from the source.
- Optik etki uçuş halindeki sinekler için rahatsız edicidir, bu yüzden kaynaktan uzaklaşmayı seçeceklerdir.
- Changes in the source data can result in different data being available for analysis.
- Kaynak verilerde yapılan değişiklikler, analiz için farklı verilerin kullanılmasına sebep olabilir.
- He's doing a compositional analysis to determine the source.
- Kaynağı belirlemek için bileşen analizi yapıyor.
- The optical effect is uncomfortable for flies in flight, so they'll choose to move away from the source.
- Optik etki, uçuş halindeki sinekler için rahatsız edici olduğundan kaynaktan uzaklaşmayı seçeceklerdir.
- That planet's been an endless source of grief for me.
- O gezegen benim için sonsuz bir acı kaynağı oldu.
- That planet's been an endless source of grief for me.
- O gezegen, benim için sonu gelmez hüzünlerin kaynağı oldu.
- Is it a good source of protein?
- O iyi bir protein kaynağı mı?
- Television could be an important source of culture, and its educational broadcasts are valued in many schools.
- Televizyon, önemli bir kültür kaynağı olabilir ve eğitim yayınları birçok okulda değer görmektedir.
- Where is the source of this river?
- Bu nehrin kaynağı nerede?
- The source of many of our mistakes is a lack of patience.
- Hatalarımızın çoğunun kaynağı sabır eksikliğidir.
- Bananas are a good source of potassium.
- Muz iyi bir potasyum kaynağıdır.
- I want to find out the source of this irresponsible rumor.
- Bu sorumsuzca söylentinin kaynağını bulmak istiyorum.
- It was a source of sustenance.
- Bu bir geçim kaynağıydı.
- The Sahara is the largest source of dust in the world.
- Sahara dünyada en büyük toz kaynağı.
- Till the 18th century Yemen was the source of nearly all the world's coffee.
- 18. yüzyıla kadar Yemen neredeyse tüm dünyanın kahve kaynağıydı.
- Senegal, whose main source of foreign income comes from peanuts, relies heavily on the world markets.
- Ana dış gelir kaynağı yer fıstığından gelen Senegal, dünya piyasalarına büyük ölçüde güveniyor.
- The river has its source in the Rocky Mountains.
- Nehrin kaynağı Rocky Dağları'nda.
- The solution to a problem becomes the source of a new problem.
- Bir sorunun çözümü yeni bir sorunun kaynağı olur.
- Why do we need an open source movement on the web?
- Neden internet üzerinde bir açık kaynak akımına ihtiyacımız var?
- These flowers are a source of nectar for butterflies and honey bees.
- Bu çiçekler, kelebekler ve bal arıları için nektar kaynağıdır.
- Source of life.
- Hayatın kaynağı.
- Fish is an important food source for people.
- Balık insanlar için önemli bir besin kaynağıdır.
- Where's the source of this river?
- Bu nehrin kaynağı nerede?
- Tom promised not to divulge the source of the information to anyone.
- Tom bilginin kaynağını kimseye söylemeyeceğine söz verdi.
- Fruit and vegetables are a good source of vitamins, minerals and fibre.
- Meyve ve sebzeler vitamin, mineral ve lif için iyi bir kaynaktır.
- Falafel is a good source of protein.
- Falafel iyi bir protein kaynağıdır.
- Butternut squash is a good source of manganese, potassium, and vitamins A, C, and E.
- Balkabağı, iyi bir manganez, potasyum ve A, C ve E vitaminleri kaynağıdır.
- Food is the largest source of garbage in landfills.
- Gıda, çöplüklerdeki en büyük çöp kaynağıdır.
- What is the source of your anxiety?
- Endişenizin kaynağı nedir?
- Twitter loves open source.
- Twitter, açık kaynağı sever.
- One problem translators face is that sometimes the source document is poorly written.
- Çevirmenlerin karşılaştığı sorunlardan biri, bazen kaynak belgenin kötü yazılmış olmasıdır.
- What's your favorite open source software?
- En sevdiğiniz açık kaynak kodlu yazılım nedir?
- Languages are a source of valuable scientific data.
- Diller değerli bilimsel verilerin kaynağıdır.
- The solution to a problem becomes the source of a new problem.
- Bir sorunun çözümü, yeni bir sorunun kaynağı oluyor.
- Is it a good source of potassium?
- İyi bir potasyum kaynağı mıdır?
- The internet is a wonderful source of mindless entertainment.
- İnternet, zeka gerektirmeyen eğlenceler için harika bir kaynaktır.
- Fruit and vegetables are a good source of vitamins, minerals and fibre.
- Meyve ve sebzeler iyi birer vitamin, mineral ve lif kaynağıdır.
- What is the source of your anxiety?
- Endişenin kaynağı ne?
- The aquifer is Florida's main source of drinking water.
- Akifer Florida'nın ana içme suyu kaynağıdır.
- Spinach is a rich source of iron and calcium.
- Ispanak zengin bir demir ve kalsiyum kaynağıdır.
- Every river has a source.
- Her nehrin bir kaynağı vardır.
- I can't locate the source of the problem.
- Sorunun kaynağını bulamıyorum.
- Tom's grandchildren were a source of great pleasure for him.
- Tom'un torunları onun için büyük bir zevk kaynağıydı.
- Pleasure is the source of pain.
- Acının kaynağı zevktir.
- Insects are very nutritious and a good source of protein.
- Böcekler çok besleyici ve iyi bir protein kaynağı.
- Butternut squash is a good source of manganese, potassium, and vitamins A, C, and E.
- Balkabağı iyi bir manganez, potasyum ve A, C ve E vitamini kaynağıdır.
- It's open source software.
- Bu açık kaynak kodlu bir yazılım.
- Time is like a river; it does not return to its source.
- Zaman bir nehir gibidir; kaynağına geri dönmez.
- Renewable energy refers to an energy source that cannot be exhausted.
- Yenilenebilir enerji, tükenmeyen enerji kaynağıdır.
- Mosquitoes consider human beings a dangerous but necessary source of nutrition.
- Sivrisinekler insan oğlunu tehlikeli fakat gerekli bir beslenme kaynağı olarak düşünüyorlar.
- Lentils are a good source of protein.
- Mercimek iyi bir protein kaynağıdır.
- Don't make factual statements without a source.
- Kaynak olmadan gerçeklere dayalı ifadeler kullanmayın.
- In our city, tourists are an important source of revenue.
- Şehrimizde turistler önemli bir gelir kaynağıdır.
- Boys are the source of all problems in the world.
- Dünyadaki tüm sorunların kaynağı erkeklerdir.
- Is it a good source of potassium?
- O iyi bir potasyum kaynağı mı?
- Tatoeba is open source software.
- Tatoeba açık kaynak kodlu bir yazılım.
- Pleasure is the source of pain.
- Zevk, acının kaynağıdır.
- The only way to stop the pain is to stop the source of the pain.
- Ağrıyı dindirmenin tek yolu, ağrının kaynağını durdurmaktır.
- What's your favorite open source software?
- Favori açık kaynak yazılımın nedir?
- It's not open source software.
- Açık kaynak yazılım değil bu.
- The source of many of our mistakes is a lack of patience.
- Hatalarımızın birçoğunun kaynağı sabır eksikliğidir.
- Milk is a good source of calcium.
- Süt iyi bir kalsiyum kaynağıdır.
- He gave his remembering of race horse names when he was a child as the source of his language ability.
- Dil yeteneğinin kaynağı olarak çocukken yarış atlarının isimlerini hatırlamasını gösterdi.
- It was a source of sustenance.
- Bu bir besin kaynağıydı.
- The Sahara is the largest source of dust in the world.
- Sahra, dünyadaki en büyük toz kaynağıdır.
- The sun is the eternal source of light, heat, and life.
- Güneş ışığın, ısının ve yaşamın ebedi kaynağıdır.
- Source of life.
- Yaşam kaynağı.
- I know the source.
- Kaynağı biliyorum.
- Kiwifruit is a rich source of vitamin K and vitamin C.
- Kivi, zengin bir K vitamini ve C vitamini kaynağıdır.
- Tatoeba is a source of wisdom.
- Tatoeba bir bilgelik kaynağıdır.
- These flowers are a source of nectar for butterflies and honey bees.
- Bu çiçekler kelebekler ve bal arıları için nektar kaynağıdır.
- Oranges are a good source of vitamin C.
- Portakal iyi bir C vitamini kaynağıdır.
- Twitter loves open source.
- Twitter açık kaynağı sever.
- Water is a source of life.
- Su bir yaşam kaynağıdır.
- The only way to stop the pain is to stop the source of the pain.
- Acıyı dindirmenin tek yolu, acının kaynağını durdurmaktır.
- Sunshine is the main source of vitamin D.
- Güneş ışığı D vitamininin esas kaynağıdır.
- Tom promised not to divulge the source of the information to anyone.
- Tom istihbaratın kaynağını kimseye ifşa etmeyeceğine ant içti.
- Water is the source of all life.
- Su tüm yaşamın kaynağıdır.
- There are those who think, falsely, that video games are the source of all our ills.
- Yanlış bir şekilde, video oyunlarının tüm hastalıklarımızın kaynağı olduğunu düşünenler var.
- Tatoeba is open source.
- Tatoeba açık kaynak kodlu.
- Insects are very nutritious and a good source of protein.
- Böcekler çok besleyicidir ve iyi bir protein kaynağıdır.
- Boys are the source of all problems in the world.
- Dünyadaki bütün sorunların kaynağı oğlanlardır.
- Renewable energy refers to an energy source that cannot be exhausted.
- Yenilenebilir enerji, tükenmeyen bir enerji kaynağını ifade eder.
- Oranges are a good source of vitamin C.
- Portakallar iyi bir C vitamini kaynağıdırlar.
- Are eggs a good source of protein?
- Yumurta iyi bir protein kaynağı mıdır?
- The source of the fire is unknown.
- Yangının kaynağı bilinmiyor.
- Ignorance is the source of many forms of prejudice.
- Cehalet birçok önyargının kaynağıdır.
- Why do we need an open source movement on the web?
- Neden web üzerinde bir açık kaynak hareketine ihtiyacımız var?
- Senegal, whose main source of foreign income comes from peanuts, relies heavily on the world markets.
- Ana dış gelir kaynağı yer fıstığı olan Senegal, büyük ölçüde dünya pazarlarına güveniyor.
- Till the 18th century Yemen was the source of nearly all the world's coffee.
- 18. yüzyıla kadar Yemen neredeyse tüm dünya kahvesinin kaynağıydı.
- This source is dependable and predictable, but more research is still needed in this area.
- Bu kaynak güvenilir ve tahmin edilebilir, ancak bu alanda hala daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.
- Is it a good source of protein?
- İyi bir protein kaynağı mıdır?
- The aquifer is Florida's main source of drinking water.
- Akifer, Florida'nın ana içme suyu kaynağıdır.
- Mosquitoes consider human beings a dangerous but necessary source of nutrition.
- Sivrisinekler insanları tehlikeli ama gerekli bir besin kaynağı olarak görürler.
- If the source is not specified, a quote is not a quote but plagiarism.
- Kaynak belirtilmemişse, alıntı alıntı değil intihaldir.
- Languages are a source of valuable scientific data.
- Diller değerli bir bilimsel veri kaynağıdır.
Show More (177)
|