Tureng - spy - English Turkish Sentences

History

	English	Turkish
1	spy	casus	n.
	The authorities accused him of being a spy. Yetkililer onu casus olmakla suçladı. He had a brief career as a spy for the French government. Fransız hükümeti adına casus olarak kısa bir kariyeri oldu. White was denounced to the police as a spy. White, bir casus olarak polise ihbar edildi. Tom would make a very good spy. Tom'dan çok iyi bir casus olur. He proved to be a spy. Casus olduğu kanıtlandı. The man was jailed as spy. Adam casus olarak hapse atıldı. I was accused of being a spy. Casus olmakla suçlandım. There may be a spy around. Etrafta bir casus olabilir. He believes there to be a spy among us. O aramızda bir casus olduğuna inanıyor. I'm not a spy. Ben bir casus değilim. Tom has been accused of being a spy. Tom casus olmakla suçlanıyor. I know you're a spy. Casus olduğunu biliyorum. One of them is a spy. Onlardan biri bir casus. White was denounced to the police as a spy. White, polise casus olarak ihbar edildi. Tom is a French spy. Tom bir Fransız casusudur. She was suspected of being a spy. Casus olduğundan şüpheleniliyordu. Her lover is a spy working for the British government. Sevgilisi İngiliz hükümeti için çalışan bir casus. Put that spy in the dungeon. O casusu zindana atın. The spy was very furtive as he stole the keys from the guard. Casus, gardiyandan anahtarları çalarken çok sinsiydi. This man is a spy; he must die. Bu adam bir casus; ölmeli. Tom will make a good spy. Tom iyi bir casus olacak. He believes there to be a spy among us. Aramızda bir casus olduğuna inanıyor. I'm not a spy. Casus değilim. Tom would make a very good spy. Tom'dan çok iyi bir casus olurdu. One of them is a spy. İçlerinden biri casus. The spy burned the papers. Casus kağıtları yaktı. You aren't a spy, are you? Sen casus değilsin, değil mi? Tom is suspected of being a Russian spy. Tom'un bir Rus casusu olmasından şüpheleniliyor. You would make an excellent spy. Senden mükemmel bir casus olurdu. Tom has been accused of being a spy. Tom bir casus olmakla suçlanıyor. He believes that there is a spy among us. Aramızda bir casus olduğuna inanıyor. If you were a spy trying to pass as a native speaker and said it that way, you'd likely get caught. Eğer ana diliniz gibi konuşmaya çalışan bir casus olsaydınız ve bunu bu şekilde söyleseydiniz, muhtemelen yakalanırdınız. He proved to be a spy. O bir casus olduğunu kanıtladı. They're spies. Onlar casus. He works as a teacher, but actually he is a spy. O bir öğretmen olarak çalışıyor fakat aslında bir casus. Tom is a spy. Tom bir casus. I'm not a spy. Ben casus değilim. We have captured one of their spies. Casuslarından birini yakaladık. He was accused of being a spy. Casus olmakla suçlandı. No sooner had the spy returned home than he was told to go to another country. Casus ülkesine döner dönmez başka bir ülkeye gitmesi söylendi. He believes that there is a spy among us. O aramızda bir casus olduğuna inanıyor. There must be a spy among us. Aramızda bir casus olmalı. He was executed as a spy. O bir casus olarak idam edildi. Do you really think Tom is a spy? Gerçekten Tom'un bir casus olduğunu mu düşünüyorsun? You aren't a spy, right? Casus değilsin, değil mi? You're a spy. Casussun. I'd make a terrible spy. Benden casus falan olmaz. I know you're a spy. Senin bir casus olduğunu biliyorum. The man was arrested as a spy. Adam, bir casus olarak tutuklandı. He works as a teacher, but actually he is a spy. Öğretmen olarak çalışıyor ama aslında o bir casus. I was a spy when I was in my thirties. Ben otuzlu yaşlarımdayken bir casustum. Tom was a spy. Tom bir casustu. Tom could be a spy. Tom bir casus olabilir. I'd make a terrible spy. Berbat bir casus olurdum. Somewhere there is a spy that speaks Esperanto fluently. Bir yerlerde Esperanto dilini akıcı konuşan bir casus var. Tom is a French spy. Tom bir Fransız casusu. She was suspected of being a spy. O, bir casus olmakla suçlanıyordu. This man is a spy; he must die. Bu adam bir casus; o ölmeli. I suspect Tom is a spy. Tom'un bir casus olduğundan şüpheleniyorum. She was arrested and accused of being a spy. Kadın tutuklandı ve casus olmakla suçlandı. Who killed the spy? Casusu kim öldürdü? He was executed as a spy. Bir casus olarak idam edildi. It's clear who the spy is. Casusun kim olduğu belli. She was arrested and accused of being a spy. O tutuklandı ve bir casus olmakla suçlandı. I am a spy. Ben bir casusum. We have captured one of their spies. Onların casuslarından birini ele geçirdik. It's clear who the spy is. Casus belli. Somewhere there is a spy that speaks Esperanto fluently. Bir yerde Esperanto'yu akıcı bir şekilde konuşan bir casus var. Her lover is a spy working for the British government. Onun sevgilisi İngiliz hükümeti için çalışan bir casus. The man was arrested as a spy. Adam, casus olarak tutuklandı. If you were a spy trying to pass as a native speaker and said it that way, you'd likely get caught. Eğer anadiliniz gibi konuşmaya çalışan bir casus olsaydınız ve bunu bu şekilde söyleseydiniz, muhtemelen yakalanırdınız. Mary is a spy. Mary bir casus. Someone who doesn't drink in company is either a thief or a spy. Birlikte içmeyen biri ya hırsızdır ya da casus. Put that spy in the dungeon. Şu casusu zindana atın. Tom is suspected of being a Russian spy. Tom'un Rus casusu olduğundan şüpheleniliyor. It occurred to me that he might be an industrial spy. Endüstriyel bir casus olabileceği aklıma geldi. Spies make it their business to know things that you don't want them to know. Casuslar, bilmelerini istemediğiniz şeyleri öğrenmeyi kendilerine iş edinmişlerdir. No sooner had the spy returned home than he was told to go to another country. Casus eve döner dönmez ona başka bir ülkeye gitmesi söylendi. You're a spy. Sen bir casussun. Tom was suspected of being a spy. Tom'un casus olduğundan şüpheleniliyordu. Show More (77)
2	spy	ajan	n.
	Tom was a spy. Tom bir ajandı. Tom is a French spy. Tom bir Fransız ajanıdır. I'm not a spy. Ben bir ajan değilim. I'd make a terrible spy. Berbat bir ajan olurdum. The spy was very furtive as he stole the keys from the guard. Ajan bekçiden anahtarları çalarken çok sinsiydi. Do you really think Tom is a spy? Tom'un bir ajan olduğunu gerçekten düşünüyor musun? Show More (3)
3	spy	casusluk yapmak	v.
	He had a brief career as a spy for the French government. Fransız hükümeti için casusluk yaptığı kısa bir kariyeri oldu. He was never officially charged with spying. Casusluk yapmakla ilgili resmen suçlanmadı. I was a spy when I was in my thirties. Otuzlu yaşlarımdayken casusluk yapıyordum. Show More (0)
4	spy	gizlice gözetlemek	v.
	Taylor always spies on her boyfriend. Taylor her zaman erkek arkadaşını gizlice gözetliyor. Show More (-2)
5	spy	bulmak	v.
	Luckily, I spied my friend in the shopping mall. Şans eseri arkadaşımı alışveriş merkezinde buldum. Show More (-2)
6	spy	casusluk etmek	v.
	Tom was captured while spying on the Canadian government in Australia. Tom, Avustralya'da Kanada hükümetine casusluk ederken yakalandı. Show More (-2)
7	spy	hafiye	n.
	The spy burned the papers. Hafiye evrakı yaktı. Show More (-2)