| 1 |
strip |
şerit |
n. |
|
- This strip of land only has a few inhabitants.
- Bu arazi şeridinin sadece birkaç sakini var.
- He lined the cage with strips of paper.
- Kafesi kağıt şeritlerle kapladı.
- Geographically, Moldova is a narrow strip of land between Ukraine and Romania.
- Coğrafi olarak Moldova, Ukrayna ve Romanya arasında dar bir toprak şerididir.
- A total eclipse is only visible from a narrow strip (about 150 km wide) of the Earth's surface at any one time.
- Tam tutulma, herhangi bir zamanda Dünya yüzeyinin yalnızca dar bir şeridinden (yaklaşık 150 km genişliğinde) görülebilir.
Show More (1)
|
| 2 |
strip |
soymak |
v. |
|
- My house had been stripped bare by the thieves.
- Evim hırsızlar tarafından soyulmuştu.
- She stripped the child and put him in the bath.
- O, çocuğu soydu ve onu banyoya koydu.
- She stripped the child and put him in the bath.
- Çocuğu soydu ve banyoya soktu.
Show More (0)
|
| 3 |
strip |
çıkarmak |
v. |
|
- She stripped off her shirt and threw it in the laundry basket.
- Gömleğini çıkardı ve çamaşır sepetine attı.
- In Denmark, there is a concept known as asset stripping.
- Danimarka'da varlıkların elden çıkarılması olarak bilinen bir kavram vardır.
Show More (-1)
|
| 4 |
strip |
sıyırmak |
v. |
|
- Put a rubber band over the stripped screw to remove it.
- Sıyrılan vidayı sökmek için üzerine lastik bant geçirdi.
- Be careful or you'll strip the gears.
- Dikkatli ol yoksa dişlileri sıyıracaksın.
Show More (-1)
|
| 5 |
strip |
giysilerini çıkarmak |
v. |
|
- The boy stripped off his clothes.
- Erkek çocuk giysilerini çıkardı.
- Tom stripped off his dirty clothes and threw them into the washing machine.
- Tom kirli giysilerini çıkardı ve çamaşır makinesine attı.
Show More (-1)
|
| 6 |
strip |
örtüleri kaldırmak |
v. |
|
- The maid stripped the beds and cleaned the room.
- Hizmetçi yatak örtülerini kaldırdı ve odayı temizledi.
Show More (-2)
|
| 7 |
strip |
bant (karikatür vb.) |
n. |
|
- The paper agreed to publish his strip cartoons.
- Gazete onun bant karikatürlerini yayınlamayı kabul etti.
Show More (-2)
|
| 8 |
strip |
(motor) sökmek |
v. |
|
- He had to strip down the engine to find the fault.
- Arızayı bulmak için motoru sökmek zorunda kaldı.
Show More (-2)
|
| 9 |
strip |
sıra |
n. |
|
- We’ll go down to the retail strip for shopping.
- Alışveriş için perakendecilerin sırasına gideceğiz.
Show More (-2)
|
| 10 |
strip |
forma |
n. |
|
- The team wore its new strip at last night’s game.
- Takım dün geceki maçta yeni formalarını giydi.
Show More (-2)
|
| 11 |
strip |
dilim |
n. |
|
- The pan suddenly caught fire while I was frying some strips of bacon yesterday.
- Dün birkaç dilim domuz pastırması kızartırken tava aniden alev aldı.
Show More (-2)
|
| 12 |
strip |
dar arazi |
n. |
|
- Riparian zones are narrow strips of land located along the banks of rivers.
- Nehir kıyısı bölgeleri, nehir kıyıları boyunca yer alan dar arazi şeritleridir.
Show More (-2)
|
