|
- The MHP will certainly be amongst the subjects discussed within the framework of this dialogue.
- Bu diyalog çerçevesinde ele alınacak konular arasında MHP'nin de yer alacağı muhakkaktır.
- This is not the right way to run a chamber that is supposed to be having a serious debate on these subjects.
- Bu konularda ciddi bir tartışma yürütmesi gereken bir meclisi yönetmenin doğru yolu bu değildir.
- It does not feature amongst the fifteen subjects we decided to discuss.
- Bu konu, tartışmaya karar verdiğimiz on beş konu arasında yer almıyor.
- We have amendments by the ELDR Group on the subjects of family relations and the concept of the family.
- ELDR Grubu tarafından aile ilişkileri ve aile kavramı konularında değişiklikler yaptık.
- It does not feature amongst the fifteen subjects we decided to discuss.
- Tartışmaya karar verdiğimiz on beş konu arasında yer almıyor.
- This is not the right way to run a chamber that is supposed to be having a serious debate on these subjects.
- Bu konular üzerinde ciddi bir tartışma yürütmesi gereken bir meclisin bu şekilde yönetilmesi doğru değildir.
- We all know that the internal market covers a multitude of subjects.
- Hepimiz iç pazarın çok sayıda konuyu kapsadığını biliyoruz.
- In this connection, I should like to broach two subjects which are a little controversial.
- Bu bağlamda biraz tartışmalı olan iki konuya değinmek istiyorum.
- We have amendments on subjects such as renewable energy sources, energy efficiency, and combined heat and power.
- Yenilenebilir enerji kaynakları, enerji verimliliği ve birleşik ısı ve güç gibi konularda değişikliklerimiz var.
- I am faced now with the problem of having to address two different subjects at the same time.
- Şu anda iki farklı konuyu aynı anda ele almak gibi bir sorunla karşı karşıyayım.
- The debate on these subjects to date has shown that it will not be easy to reach agreement.
- Bugüne kadar bu konularda yapılan tartışmalar, anlaşmaya varmanın kolay olmayacağını göstermiştir.
- We were told that it would be restricted to just four subjects and now it is clear that the agenda is wide open.
- Bize sadece dört konuyla sınırlı kalacağı söylenmişti ancak şimdi gündemin tamamen açık olduğu anlaşılıyor.
- These are not easy subjects for the accession countries.
- Bunlar katılım sürecindeki ülkeler için kolay konular değil.
- Since they deal with similar subjects, Questions Nos 13 and 14 will be taken together.
- Benzer konuları ele aldıkları için 13 ve 14 numaralı sorular birlikte ele alınacaktır.
- Without going into the details, let us consider each of these subjects.
- Ayrıntılara girmeden, bu konuların her birini ele alalım.
- The question no doubt needs to be answered when so many new subjects have been added to the topic of human rights.
- İnsan hakları konusuna bu kadar çok yeni konu eklendiğinde şüphesiz bu sorunun cevaplanması gerekmektedir.
- Other subjects might include EU enlargement and the development of cooperation under ASEAN+3.
- Diğer konular arasında AB genişlemesi ve ASEAN+3 kapsamında iş birliğinin geliştirilmesi yer alabilir.
- All these subjects are extremely topical.
- Tüm bu konular son derece günceldir.
- For example, the subjects of family policy and the older labour force were addressed.
- Örneğin aile politikası ve yaşlı iş gücü konuları ele alınmıştır.
- We have amendments by the ELDR Group on the subjects of family relations and the concept of the family.
- ELDR Grubu'nun aile ilişkileri ve aile kavramı konularında yaptığı değişiklikler önümüzde.
- Let us call them the first three subjects of the IGC.
- Bunlara IGC'nin ilk üç konusu diyelim.
- Is it to conceal this contradiction that the two documents are not the subjects of a joint debate?
- İki belgenin ortak bir tartışma konusu olmaması bu çelişkiyi gizlemek için mi?
- Peace and security are not suitable subjects for Council meetings in camera.
- Barış ve güvenlik, Konsey'in kameralı toplantıları için uygun konular değildir.
- It is, therefore, only reasonable to put these subjects on the agenda.
- Dolayısıyla bu konuların gündeme alınması son derece makuldür.
- These are the subjects of parallel negotiations taking place within the WTO.
- Bunlar DTÖ bünyesinde yürütülen paralel müzakerelerin konularıdır.
- Having said that, we cannot add new subjects to the Doha programme.
- Bununla birlikte, Doha programına yeni konular ekleyemeyiz.
- I think good progress is being made on certain subjects, such as the social clause.
- Sosyal madde gibi bazı konularda iyi bir ilerleme kaydedildiğini düşünüyorum.
- Indeed, the three subjects we are talking about today are closely linked.
- Gerçekten de bugün üzerinde konuştuğumuz üç konu birbiriyle yakından bağlantılıdır.
- In consultation with the Member States, the Commission has drawn up a questionnaire on these subjects.
- Komisyon, Üye Devletlere danışarak bu konulara ilişkin bir anket hazırlamıştır.
- Information and participation are some of the subjects which will be tackled initially.
- Bilgilendirme ve katılım, başlangıçta ele alınacak konulardan bazılarıdır.
- I wish it would deal more with the subjects at hand.
- Keşke eldeki konularla daha fazla ilgilenebilseydi.
- I hope that in future we will avoid too many referenda and too many votes being taken on particular subjects.
- Umarım gelecekte çok fazla referandumdan ve belirli konularda çok fazla oylama yapılmasından kaçınırız.
- These are difficult subjects, which require will and political determination in order to make progress.
- Bunlar, ilerleme kaydedilmesi için irade ve siyasi kararlılık gerektiren zor konulardır.
- Thirdly, for the first time, as much importance was attached to implementation as to the new subjects introduced.
- Üçüncü olarak, ilk kez uygulamaya, ortaya konan yeni konular kadar önem verildi.
- This is a joint debate on three subjects.
- Bu, üç konu üzerinde ortak bir tartışmadır.
- To date, we had been discussing subjects which lacked soul.
- Bugüne kadar ruhu olmayan konuları tartışıyorduk.
- It does not feature among the fifteen subjects we decided to discuss.
- Tartışmaya karar verdiğimiz on beş konu arasında yer almıyor.
- As they deal with similar subjects, Questions Nos 9 and 10 will be taken together.
- Benzer konulara değindikleri için 9 ve 10 numaralı sorular birlikte ele alınacaktır.
- Balanced texts on these subjects are very often approved at the Community level.
- Bu konulara ilişkin dengeli metinler Topluluk düzeyinde sıklıkla onaylanmaktadır.
- Minetest has been used in educational environments to teach subjects such as mathematics, programming, and earth sciences.
- Minetest eğitim ortamlarında matematik, programlama ve yer bilimleri gibi konuları öğretmek amacıyla kullanılmıştır.
- Minetest has been used in educational environments to teach subjects such as mathematics, programming, and earth sciences.
- Minetest, matematik, programlama ve yer bilimleri gibi konuları öğretmek için akademik ortamlarda kullanılmıştır.
- Minetest has been used in educational environments to teach subjects such as mathematics, programming, and earth sciences.
- Minetest, eğitim ortamlarında matematik, programlama ve yer bilimleri gibi konuları öğretmek için kullanılmıştır.
- Would you mind if I changed subjects?
- Konuyu değiştirmemin sakıncası var mı?
- We study many subjects in high school.
- Lisede birçok konuda ders alıyoruz.
- A perfect knowledge of a few writers and a few subjects is more valuable than a superficial one of a great many.
- Birkaç yazar ve birkaç konu hakkında mükemmel bir bilgi, çok sayıda yazar hakkında yüzeysel bir bilgiden daha değerlidir.
- A perfect knowledge of a few writers and a few subjects is more valuable than a superficial one of a great many.
- Birkaç yazar ve birkaç konuyla ilgili mükemmel bir bilgi birçoklarıyla ilgili yüzeysel olan birinden çok daha değerlidir.
- We spoke about many subjects.
- Birçok konu hakkında konuştuk.
- He's knowledgable about a variety of subjects.
- O çeşitli konular hakkında bilgili.
- What subjects do you like the best?
- En çok hangi konuları seversin?
- Tom changed subjects.
- Tom konuları değiştirdi.
- Math and English were my favorite subjects.
- Matematik ve İngilizce en sevdiğim konulardı.
- He's knowledgable about a variety of subjects.
- Birçok konuda bilgi sahibidir.
- We are all stupid, just on different subjects.
- Hepimiz aptalız, sadece farklı konularda.
- Languages are valuable subjects for scientific research.
- Diller bilimsel araştırmalar için değerli konulardır.
- Languages are valuable subjects for scientific research.
- Diller, bilimsel araştırma için değerli konulardır.
- What were your favourite subjects at school?
- Okulda en sevdiğiniz konular nelerdi?
- I like English best of all subjects.
- Bütün konular içerisinde en çok İngilizce'yi severim.
- Would you mind if I changed subjects?
- Konuları değiştirmemin bir sakıncası var mı?
- What school subjects are you good at?
- Hangi okul konularında iyisin?
- I avoid discussing personal subjects with my boss.
- Patronumla kişisel konuları tartışmaktan kaçınırım.
Show More (57)
|
