|
- Emma suddenly punched George.
- Emma aniden George'a yumruk attı.
- The minute the situation suddenly improves, young people are the first to find a job.
- Durum aniden düzeldiği anda ilk iş bulanlar gençler oluyor.
- The examples there have been in the past have shown that we are suddenly bereft of navigation in one case or another.
- Geçmişte yaşanan örnekler, şu ya da bu durumda aniden navigasyondan yoksun kaldığımızı göstermiştir.
- People and organisations have been put on lists and suddenly forbidden to travel abroad.
- Kişi ve kuruluşlar listelere alınmış ve aniden yurtdışına seyahat etmeleri yasaklanmıştır.
- She is now suddenly asking a whole lot more, and that is the main issue here.
- Şimdi aniden çok daha fazlasını istiyor ve buradaki asıl mesele de bu.
- To make an arrangement in this way, so suddenly, would be taking things too far in our view.
- Bu şekilde, aniden bir düzenleme yapmak, bize göre işleri çok ileri götürmek olacaktır.
- On 29 September, most of those objections had suddenly evaporated.
- 29 Eylül'de bu itirazların çoğu aniden buharlaştı.
- They are suddenly coordinating in these areas without being accountable to us.
- Bize hesap vermeden aniden bu alanlarda koordinasyon sağlıyorlar.
- Then suddenly, there was action.
- Sonra aniden harekete geçildi.
- Neither practical experience nor calculations show that there would be hordes of people suddenly wanting to migrate.
- Ne pratik deneyimler ne de hesaplamalar, aniden göç etmek isteyen insan orduları olacağını göstermektedir.
- Europe suddenly felt vulnerable and unprepared.
- Avrupa aniden kendini savunmasız ve hazırlıksız hissetti.
- The universally adulated individual assessment suddenly does not apply to national people's representatives.
- Evrensel olarak benimsenen bireysel değerlendirme aniden ulusal halk temsilcileri için geçerli değildir.
- Those who claimed to forbid any value judgments on civilisations are suddenly waging war on Islam.
- Medeniyetler hakkında her türlü değer yargısını yasakladığını iddia edenler aniden İslam'a savaş açıyor.
- Suddenly the shock of the brutal terrorist attacks in New York profoundly shook its confidence and its hedonism.
- Aniden New York'taki acımasız terör saldırılarının şoku, kendine olan güvenini ve hedonizmini derinden sarstı.
- The trust has, however, suddenly turned to deep concern.
- Ancak bu güven aniden derin bir endişeye dönüştü.
- The ammonium and nitrate molecules break down, and a large amount of oxygen gas is suddenly formed.
- Amonyum ve nitrat molekülleri parçalanır ve aniden büyük miktarda oksijen gazı oluşur.
- Now suddenly, I come along and give you a whole different perspective.
- Şimdi aniden ortaya çıkıyorum ve size tamamen farklı bir bakış açısı sunuyorum.
- I suddenly felt a horrible cold, that paralyzed me.
- Aniden beni felç eden korkunç bir soğukluk hissettim.
- Suddenly the earth under her feet opened and the girl instantly vanished.
- Aniden ayaklarının altındaki toprak açıldı ve kız anında yok oldu.
- Now suddenly, I come along and give you a whole different perspective.
- Şimdi aniden ben geliyorum ve size bütünüyle farklı bir perspektif veriyorum.
- Suddenly the earth under her feet opened and the girl instantly vanished.
- Aniden ayaklarının altındaki toprak açıldı ve kız anında ortadan kayboldu.
- Suddenly the telephone rang.
- Aniden telefon çaldı.
- He suddenly came out with the truth.
- O aniden gerçeği söyledi.
- I feel like a kid who suddenly realizes that Santa Claus doesn't exist.
- Noel Baba'nın var olmadığını aniden fark eden bir çocuk gibi hissediyorum.
- I've suddenly started to gain weight.
- Aniden kilo almaya başladım.
- A dog suddenly jumped at me.
- Bir köpek aniden üzerime atladı.
- Mary suddenly started crying uncontrollably.
- Mary aniden kontrolsüzce ağlamaya başladı.
- My computer suddenly stopped working.
- Bilgisayarım aniden çalışmayı durdurdu.
- The sound suddenly stopped.
- Ses aniden kesildi.
- The president suddenly resigned.
- Başkan aniden istifa etti.
- John put his foot on the brake and we stopped suddenly.
- John ayağını frene bastı ve aniden durduk.
- Suddenly, the captain left the ship.
- Aniden, kaptan gemiyi terk etti.
- She suddenly stopped texting me.
- Aniden bana mesaj göndermeyi bıraktı.
- Suddenly, Tom grabbed his chest in pain.
- Aniden Tom acı içinde göğsünü tuttu.
- Tom stood up suddenly.
- Tom aniden ayağa kalktı.
- Tom suddenly realized that Mary wasn't in the room anymore.
- Tom aniden Mary'nin artık odada olmadığını fark etti.
- He passed away quite suddenly.
- Aniden vefat etti.
- The dog suddenly became friendly.
- Köpek aniden arkadaş canlısı oldu.
- Suddenly he spotted me.
- Aniden o beni fark etti.
- Doctors can be wrong, and some patients can suddenly improve.
- Doktorlar yanılabilir ve bazı hastalar aniden iyileşebilir.
- Suddenly a robber stepped out of the darkness.
- Aniden bir soyguncu karanlıktan çıktı.
- Suddenly, there was a commotion.
- Aniden bir kargaşa oldu.
- Suddenly, it started to rain.
- Aniden yağmur yağmaya başladı.
- He was suddenly attacked by a mysterious disease.
- Aniden gizemli bir hastalığa yakalandı.
- The kids suddenly become quiet.
- Çocuklar aniden sessizleşti.
- I can't understand why he left so suddenly.
- Neden aniden gittiğini anlayamıyorum.
- Tom died suddenly of a stroke.
- Tom aniden felç geçirerek öldü.
- The president suddenly resigned.
- Devlet başkanı aniden istifa etti.
- Suddenly we saw a shark swimming our way.
- Aniden bizim yolumuzda yüzen bir köpekbalığı gördük.
- A man suddenly appeared in the doorway.
- Kapı girişinde aniden bir adam göründü.
- An old man spoke to me suddenly.
- Yaşlı bir adam aniden benimle konuştu.
- Tom's anger blazed out suddenly.
- Tom'un öfkesi aniden alevlendi.
- The bus stopped suddenly in the middle of the street.
- Otobüs caddenin ortasında aniden durdu.
- Oddly, she had suddenly disappeared.
- Garip bir şekilde, aniden ortadan kayboldu.
- His heart suddenly began to beat faster.
- Kalbi aniden daha hızlı atmaya başladı.
- One of the boys suddenly ran away.
- Çocuklardan biri aniden kaçtı.
- The lights suddenly went out and it become dark.
- Işıklar aniden söndü ve karanlık oldu.
- He suddenly noticed his wallet was missing.
- Aniden cüzdanının kayıp olduğunu fark etti.
- The sky suddenly began to darken.
- Gökyüzü aniden kararmaya başladı.
- He suddenly stopped talking.
- O, aniden konuşmayı kesti.
- Suddenly, there was a commotion.
- Aniden, bir kargaşa oldu.
- Suddenly, they stopped talking.
- Aniden, konuşmayı durdurdular.
- Tom suddenly got very angry.
- Tom aniden çok sinirlendi.
- He came to suddenly.
- Aniden kendine geldi.
- Tom suddenly started to cry.
- Tom aniden ağlamaya başladı.
- He suddenly rose from the chair.
- Aniden sandalyeden kalktı.
- He suddenly stopped.
- Aniden durdu.
- If you became blind suddenly, what would you do?
- Aniden kör olsaydınız ne yapardınız?
- The end came suddenly.
- Son aniden geldi.
- Tom was suddenly very hungry.
- Tom aniden çok acıkmıştı.
- Prices dropped suddenly.
- Fiyatlar aniden düştü.
- Tom's face suddenly went blank.
- Tom'un yüzü aniden ifadesizleşti.
- Suddenly, it began to rain.
- Aniden yağmur yağmaya başladı.
- He suddenly fell ill.
- Aniden hastalandı.
- Suddenly, Mary found herself in the middle of a controversy.
- Aniden, Mary kendini bir tartışmanın ortasında buldu.
- Tom suddenly stopped.
- Tom aniden durdu.
- Tom suddenly became famous.
- Tom aniden ünlendi.
- It suddenly hit me.
- Aniden bana vurdu.
- He suddenly hung up the phone while I was speaking.
- Ben konuşuyorken o, aniden telefonu kapattı.
- Tom suddenly stopped in his tracks.
- Tom aniden bulunduğu yerde durdu.
- Suddenly, it looks bigger.
- Aniden daha büyük görünüyor.
- He died suddenly at the age of 65.
- Aniden 65 yaşında öldü.
- They were suddenly aware of a noise in the back of the room.
- Onlar aniden odanın arkasındaki bir gürültünün farkındaydılar.
- The bride suddenly laughed.
- Gelin aniden güldü.
- Tom died suddenly of a stroke.
- Tom aniden bir felç nedeniyle öldü.
- The electric car suddenly ran out of energy.
- Aniden elektrikli otomobilin enerjisi tükendi.
- Suddenly, he accelerated the car.
- Aniden arabayı hızlandırdı.
- The manager of the team quit suddenly.
- Takım yöneticisi aniden istifa etti.
- Because of a short circuit, we were suddenly in the dark.
- Kısa devre yüzünden aniden karanlıktaydık.
- Tom suddenly changed his mind.
- Tom aniden fikrini değiştirdi.
- Tomi became rich and suddenly got a lot of friends.
- Tomi zengin oldu ve aniden bir sürü arkadaşı oldu.
- A strange figure suddenly came through the door.
- Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.
- The train suddenly lurched.
- Tren aniden yalpaladı.
- The bridge suddenly gave way.
- Köprü aniden yıkıldı.
- She suddenly kissed me.
- Aniden beni öptü.
- Suddenly he stood up and left the hall.
- Aniden ayağa kalktı ve salondan ayrıldı.
- The sky suddenly darkened yesterday afternoon.
- Dün öğleden sonra gökyüzü aniden karardı.
- I've suddenly lost my appetite.
- Aniden iştahımı kaybettim.
- Tom suddenly realized he wasn't alone.
- Tom aniden yalnız olmadığını fark etti.
- Tom suddenly stopped texting me.
- Tom aniden bana mesaj göndermeyi bıraktı.
- All communication with that airplane was suddenly cut off.
- O uçakla olan tüm iletişim aniden kesildi.
- The door suddenly swung open.
- Kapı aniden açıldı.
- Tom suddenly realized what Mary was thinking.
- Tom aniden Mary'nin ne düşündüğünü fark etti.
- Suddenly a robber stepped out of the darkness.
- Aniden karanlığın içinden bir soyguncu çıktı.
- Tom woke up quite suddenly.
- Tom aniden uyandı.
- The man suddenly started shooting his gun.
- Adam aniden silahını ateşlemeye başladı.
- It suddenly started raining.
- Aniden yağmur yağmaya başladı.
- Suddenly, he changed the subject.
- O, aniden konuyu değiştirdi.
- Suddenly, all the lights went out.
- Aniden bütün ışıklar söndü.
- Why are you suddenly aggressive?
- Neden aniden agresifleştin?
- The ambassador died suddenly.
- Büyükelçi aniden öldü.
- The kids suddenly become quiet.
- Çocuklar aniden sessizleştiler.
- Tom suddenly realized that he was in danger.
- Tom aniden tehlikede olduğunu fark etti.
- Tom suddenly realized that something was wrong.
- Tom aniden bir şeylerin yanlış gittiğini fark etti.
- Suddenly, she stopped and looked around.
- Aniden durdu ve etrafına bakındı.
- When Mary entered the room, Jack suddenly stopped talking.
- Mary odaya girdiğinde, Jack aniden konuşmayı kesti.
- Suddenly a bear appeared before us.
- Aniden karşımıza bir ayı çıktı.
- Tom suddenly felt like he was going to faint.
- Tom aniden bayılacakmış gibi hissetti.
- The light suddenly went out.
- Işık aniden söndü.
- The plane crashed suddenly.
- Uçak aniden düştü.
- Suddenly, Tom cried out in pain.
- Aniden, Tom acı içinde bağırdı.
- Tom stopped suddenly.
- Tom aniden durdu.
- Dewey was suddenly a hero.
- Dewey aniden bir kahraman oldu.
- The gas tank suddenly blew up.
- Gaz tankı aniden patladı.
- From this point the climb became suddenly steep.
- Bu noktadan itibaren tırmanış aniden dikleşti.
- During the game, it suddenly began to rain and it thundered, too.
- Oyun sırasında, aniden yağmur yağmaya başladı ve ayrıca gök gürledi.
- Tom was suddenly very hungry.
- Tom aniden çok acıktı.
- Our train stopped suddenly.
- Bizim tren aniden durdu.
- The enemy's plane suddenly turned toward us.
- Düşmanın uçağı aniden bize doğru döndü.
- He suddenly came out with the truth.
- Aniden gerçeği ortaya çıkardı.
- Why did you suddenly leave yesterday afternoon?
- Neden dün öğleden sonra aniden gittin?
- She suddenly fell silent.
- O, aniden sessizleşti.
- Suddenly the lights went out.
- Aniden ışıklar söndü.
- Tom resigned suddenly.
- Tom aniden istifa etti.
- Suddenly, the prince noticed that his bodyguard wasn't at his side anymore.
- Prens aniden korumasının artık yanında olmadığını fark etti.
- A man suddenly appeared in the doorway.
- Aniden kapıda bir adam belirdi.
- Tom died suddenly.
- Tom aniden öldü.
- I can't understand why he left so suddenly.
- Aniden gitme sebebini anlayamıyorum.
- He changed his attitude suddenly.
- Tutumunu aniden değiştirdi.
- Tom suddenly burst out laughing.
- Tom aniden kahkahayı patlattı.
- The pan suddenly caught fire while I was frying some strips of bacon yesterday.
- Dün birkaç dilim domuz pastırması kızartırken tava aniden alev aldı.
- Fadil suddenly died.
- Fadıl aniden öldü.
- Suddenly, all the lights went out.
- Aniden, tüm ışıklar kapandı.
- I suddenly feel depressed.
- Aniden depresif hissettim.
- Everyone suddenly burst into laughter.
- Herkes aniden kahkahaya boğuldu.
- Tom suddenly got happy when Mary walked into the room.
- Tom, Mary odaya girdiğinde aniden mutlu oldu.
- The volcano erupted suddenly, killing many people.
- Yanardağ aniden patladı ve birçok insanın ölümüne sebep oldu.
- But suddenly, Little Venusian really needs to go and pee.
- Ama aniden, Küçük Venüslü'nün gerçekten tuvalete gitmesi gerekti.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
- Kedi bahçede kasıla kasıla dolaşırken aniden evin içine koştu.
- He changed his attitude suddenly.
- Aniden tavrını değiştirdi.
- The building fell down suddenly.
- Bina, aniden çöktü.
- Why did he leave so suddenly?
- Neden aniden gitti?
- She suddenly stopped texting me.
- Aniden bana mesaj göndermeyi durdurdu.
- He suddenly started writing a letter to his mother.
- Aniden annesine bir mektup yazmaya başladı.
- She suddenly lost consciousness.
- O aniden bilincini kaybetti.
- Then the motor suddenly died.
- Sonra motor aniden durdu.
- After a short visit, he suddenly stood up and said he was leaving.
- Kısa bir ziyaretten sonra aniden ayağa kalktı ve gideceğini söyledi.
- My dried out clothes are getting wet because it is suddenly raining.
- Kurumuş kıyafetlerim ıslanıyor çünkü aniden yağmur yağıyor.
- Suddenly, my mother started singing.
- Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.
- The old man stopped suddenly and looked back.
- Yaşlı adam aniden durdu ve arkasına baktı.
- Suddenly, it rained.
- Aniden yağmur yağdı.
- Sami suddenly fled.
- Sami aniden kaçtı.
- Why did she leave so suddenly?
- Neden aniden gitti?
- Suddenly clouds obscured the sky.
- Aniden bulutlar gökyüzünü kararttı.
- Tom's face suddenly went blank.
- Tom'un yüzü aniden karardı.
- This saying suddenly became popular.
- Bu atasözü aniden popüler oldu.
- Suddenly Tom began to cry.
- Tom aniden ağlamaya başladı.
- Tom suddenly attacked Mary.
- Tom aniden Mary'ye saldırdı.
- Tom suddenly stopped texting me.
- Tom aniden bana mesaj atmayı kesti.
- The escalator suddenly stopped.
- Yürüyen merdiven aniden durdu.
- I had been working for two hours when I suddenly felt sick.
- İki saattir çalışıyordum ki aniden midem bulandı.
- She suddenly stopped texting me.
- Aniden bana mesaj atmayı kesti.
- He was suddenly overcome by fear.
- Aniden korkuya kapıldı.
- Tom passed away quite suddenly.
- Tom aniden öldü.
- It is still a mystery why he suddenly left the town.
- Kasabayı neden aniden terk ettiği hâlâ bir muamma.
- He died suddenly.
- Aniden öldü.
- The building fell down suddenly.
- Bina aniden yıkıldı.
- The gun suddenly went off when I was cleaning it.
- Temizlerken silah aniden patladı.
- Suddenly, a ship appeared through the fog.
- Aniden sisin içinden bir gemi göründü.
- I suddenly felt old.
- Aniden yaşlı hissettim.
- She gave me a kiss suddenly.
- O aniden bana bir öpücük verdi.
- Mary suddenly realized that Tom loved her.
- Mary aniden Tom'un onu sevdiğini fark etti.
- The story ended very suddenly.
- Hikaye aniden sona erdi.
- That changed suddenly in 2013.
- Bu 2013'te aniden değişti.
- When Mary entered the room, Jack suddenly stopped talking.
- Mary odaya girdiğinde Jack aniden konuşmayı kesti.
- He died suddenly at the age of 65.
- Altmış beş yaşında aniden öldü.
- He was suddenly struck with chest pain.
- Aniden göğüs ağrısı başladı.
- Tom took a sip of water from the glass and suddenly started coughing, as it went down the wrong way.
- Tom bardaktan bir yudum su aldı ve genzine kaçtığı için aniden öksürmeye başladı.
- This might sound strange, but he has suddenly disappeared.
- Bu garip gelebilir ama o aniden ortadan kayboldu.
- He got up suddenly and walked out of the room.
- Aniden ayağa kalktı ve odadan çıktı.
- Tom suddenly realized he loved Mary.
- Tom aniden Mary'yi sevdiğini fark etti.
- Everyone suddenly burst into laughter.
- Herkes aniden kahkahalara boğuldu.
- Tom suddenly stopped smiling.
- Tom aniden gülümsemeyi bıraktı.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
- Büyük bir sürpriz oldu, aniden istifa etti.
- Tom appeared suddenly.
- Tom aniden ortaya çıktı.
- Everybody suddenly burst out laughing.
- Herkes aniden kahkahalara boğuldu.
- Tom left the room suddenly.
- Tom aniden odadan çıktı.
- Suddenly clouds obscured the sky.
- Aniden bulutlar gökyüzünü kapladı.
- All communication with that airplane was suddenly cut off.
- Uçakla tüm iletişim aniden kesildi.
- Suddenly, the light went out.
- Aniden ışık söndü.
- The gun suddenly went off when I was cleaning it.
- Silahı temizlerken aniden ateş aldı.
- The tragedy happened suddenly.
- Trajedi aniden oluştu.
- Suddenly, a young woman stood up.
- Aniden, genç bir kadın ayağa kalktı.
- The gas tank suddenly blew up.
- Benzin deposu aniden patladı.
- He looked into her eyes and suddenly went away.
- Onun gözlerinin içine baktı ve aniden çekip gitti.
- I suddenly feel sick.
- Aniden hasta hissettim.
- The sky became suddenly overcast with clouds.
- Gökyüzü aniden bulutlarla kaplandı.
- This might sound strange, but he has suddenly disappeared.
- Tuhaf gelebilir ama aniden ortadan kayboldu.
- Suddenly, everything went black.
- Aniden her şey karardı.
- The old man stopped suddenly and looked back.
- Yaşlı adam aniden durdu ve geriye baktı.
- Her face suddenly turned red.
- Yüzü aniden kızardı.
- She gave me a kiss suddenly.
- Bana aniden bir öpücük verdi.
- Tom was suddenly put on the spot.
- Tom aniden zor durumda kaldı.
- Suddenly the heavens opened.
- Aniden gökler açıldı.
- A dog suddenly jumped at me.
- Bir köpek aniden bana atladı.
- Suddenly, the clouds darkened the sky.
- Aniden bulutlar gökyüzünü kararttı.
- Suddenly, Hiroko burst into tears.
- Aniden Hiroko gözyaşlarına boğuldu.
- Sami suddenly went blind and deaf.
- Sami aniden kör ve sağır oldu.
- He disappeared suddenly under very mysterious circumstances.
- Çok gizemli koşullar altında aniden ortadan kayboldu.
- From this point the climb became suddenly steep.
- Bu noktadan sonra tırmanış aniden dikleşti.
- Tom was suddenly overcome by fear.
- Tom aniden korkuya kapıldı.
- My computer sometimes shuts down suddenly.
- Bilgisayarım bazen aniden kapanıyor.
- Tom suddenly lost consciousness.
- Tom aniden bilincini kaybetti.
- Suddenly, it became noisy.
- Aniden gürültülü oldu.
- The weather changed suddenly.
- Hava aniden değişti.
- Suddenly a huge wave came and the boat disappeared.
- Aniden büyük bir dalga geldi ve tekne kayboldu.
- Suddenly, the door opened and her father entered.
- Aniden kapı açıldı ve babası girdi.
- Tom was suddenly very happy.
- Tom aniden çok mutlu oldu.
- The man suddenly struck me on the head.
- Adam aniden kafama vurdu.
- Suddenly I felt something like a jolt.
- Aniden sarsıntı gibi bir şey hissettim.
- The gun suddenly went off.
- Silah aniden patladı.
- The game was called off because it suddenly started raining.
- Oyun iptal edildi çünkü aniden yağmur yağmaya başladı.
- The ghost vanished suddenly.
- Hayalet aniden ortadan kayboldu.
- Suddenly a bear appeared before us.
- Aniden önümüzde bir ayı göründü.
- Suddenly it began to rain.
- Aniden yağmur yağmaya başladı.
- I'm suddenly tired.
- Aniden yoruldum.
- Our train stopped suddenly.
- Trenimiz aniden durdu.
- You've blocked me on Facebook, and now you suddenly disappear.
- Beni Facebook'ta engelledin ve şimdi aniden ortadan kayboluyorsun.
- Suddenly, the silence was broken by a loud explosion.
- Aniden, sessizlik büyük bir patlamayla bozuldu.
- She turned around suddenly.
- Aniden arkasını döndü.
- Suddenly a bear appeared before us.
- Aniden önümüzde bir ayı belirdi.
- Suddenly rain began to fall.
- Aniden yağmur yağmaya başladı.
- The boxes suddenly fell from the closet.
- Kutular aniden dolaptan düştü.
- He put his foot on the brake suddenly.
- Ayağıyla aniden frene bastı.
- I suddenly remembered that I couldn't afford so many books.
- Aniden o kadar çok kitaba parasal gücümün yetmeyeceğini hatırladım.
- Suddenly Tom's attitude changed.
- Tom'un tutumu aniden değişti.
- Suddenly, the silence was broken by a loud explosion.
- Aniden, sessizlik gürültülü bir patlamayla bozuldu.
- Suddenly, the dog started barking.
- Aniden, köpek havlamaya başladı.
- Tom suddenly got very scared.
- Tom aniden çok korktu.
- Suddenly everything went black and I lost consciousness.
- Aniden her şey karardı ve bilincimi kaybettim.
- Tom suddenly felt tired.
- Tom aniden yorgun hissetti.
- Tom took a sip of water from the glass and suddenly started coughing, as it went down the wrong way.
- Tom bardaktan bir yudum su aldı ve yanlış yöne gittiği için aniden öksürmeye başladı.
- My mouth was suddenly dry.
- Ağzım aniden kurudu.
- The manager of the team quit suddenly.
- Takımın menajeri aniden istifa etti.
- Suddenly a man appeared, grabbed my suitcase and ran away.
- Aniden bir adam belirdi, bavulumu kaptı ve kaçtı.
- Mother suddenly got sick and we sent for a doctor.
- Annem aniden hastalandı ve doktor çağırdık.
- Can you make out why John left so suddenly?
- John'un neden aniden gittiğini anlayabiliyor musun?
- Sami's car suddenly disappeared.
- Sami'nin arabası aniden ortadan kayboldu.
- The door was suddenly opened by Mike.
- Kapı aniden Mike tarafından açıldı.
- We suddenly realized what was happening.
- Neler olduğunu aniden anladık.
- Tom died suddenly in 2013.
- Tom 2013'te aniden öldü.
- Everybody suddenly burst out laughing.
- Aniden herkes kahkahayı patlattı.
- Tom was suddenly very tired.
- Tom aniden çok yorulmuştu.
- I suddenly realized that everything in my life was not an accident.
- Aniden hayatımdaki her şeyin bir tesadüf olmadığını fark ettim.
- Tom suddenly became sick.
- Tom aniden hastalandı.
- The train suddenly lurched.
- Tren aniden sallandı.
- The earthquake suddenly shook the buildings.
- Deprem aniden binaları salladı.
- I suddenly felt really strange.
- Aniden kendimi çok garip hissettim.
- He died quite suddenly of heart failure.
- Kalp yetmezliğinden aniden öldü.
- A strange figure suddenly came through the door.
- Garip bir figür aniden kapıdan içeri girdi.
- Tom suddenly sat up in the chair.
- Tom aniden sandalyeye oturdu.
- The story ended suddenly.
- Hikaye aniden sona erdi.
- That changed suddenly in 2013.
- Bu 2013 yılında aniden değişti.
- Suddenly a bear appeared before us.
- Aniden bir ayı karşımıza çıktı.
- Suddenly, things were very quiet.
- Aniden, işler çok sessizdi.
- Suddenly Tom began to cry.
- Aniden Tom ağlamaya başladı.
- Why did Tom leave so suddenly?
- Tom neden aniden çıkıp gitti?
- Suddenly, Tom grabbed his chest in pain.
- Tom aniden acı içinde göğsünü tuttu.
- He suddenly entered the room.
- Aniden odaya girdi.
- During the game, it suddenly began to rain and it thundered, too.
- Oyun sırasında aniden yağmur yağmaya başladı ve gök gürledi.
- Tom sensed danger and was suddenly worried.
- Tom tehlikeyi sezdi ve aniden endişelendi.
- He suddenly stopped.
- O aniden durdu.
- I suddenly needed a car.
- Aniden bir arabaya ihtiyacım oldu.
- He suddenly appeared after a three-year absence.
- Üç yıllık bir aradan sonra aniden ortaya çıktı.
- Suddenly, this mouse stopped working.
- Aniden, bu fare çalışmayı durdurdu.
- At the age of 55, Tom suddenly decided that he wanted to become an artist.
- Tom 55 yaşındayken aniden sanatçı olmak istediğine karar verdi.
- Suddenly, I saw a beautiful bird.
- Aniden güzel bir kuş gördüm.
- I have no idea why he quit his job suddenly.
- İşini neden aniden bıraktığı hakkında hiçbir fikrim yok.
- When a strong earthquake struck suddenly, my mom just walked around the house in shock.
- Aniden şiddetli bir deprem olduğunda, annem şok içinde evin içinde dolaştı.
- He closed the door suddenly.
- Kapıyı aniden kapattı.
- Suddenly, 100 workers were laid off.
- Aniden, 100 işçi işten çıkarıldı.
- Tom appeared suddenly, as if he just grew out of the ground.
- Tom aniden ortaya çıktı, sanki topraktan çıkmış gibiydi.
- Tom suddenly became very busy.
- Tom aniden çok meşgul oldu.
- He suddenly hung up the phone while I was speaking.
- Ben konuşurken aniden telefonu kapattı.
- Can you make out why John left so suddenly?
- John'un niçin aniden gittiğini anlayabiliyor musun?
- After a rainy morning the clouds were suddenly parted and a double rainbow appeared in the sky.
- Yağmurlu bir sabahın ardından bulutlar aniden dağıldı ve gökyüzünde çifte gökkuşağı belirdi.
- I was walking down the street when suddenly someone tapped me on the shoulder.
- Caddede yürürken aniden biri omzuma dokundu.
- He suddenly appeared in front of me.
- O aniden benim önümde belirdi.
- At the age of 55, Tom suddenly decided that he wanted to become an artist.
- 55 yaşında, Tom aniden bir sanatçı olmak istediğine karar verdi.
- Tom passed away quite suddenly.
- Tom aniden vefat etti.
- Suddenly he noticed me.
- Aniden o beni fark etti.
- Tom's heart suddenly began to beat faster.
- Tom'un kalbi aniden daha hızlı atmaya başladı.
- I suddenly feel very much alone.
- Aniden çok yalnız hissediyorum.
- He passed away quite suddenly.
- O, aniden vefat etti.
- Suddenly, this mouse stopped working.
- Bu fare aniden çalışmayı durdurdu.
- Tomi became rich and suddenly got a lot of friends.
- Tomi zengin oldu ve aniden bir çok arkadaşı oldu.
- The story ended suddenly.
- Hikaye aniden bitti.
- Tom suddenly felt cold.
- Tom aniden üşüdü.
- I suddenly lost my appetite.
- Aniden iştahımı kaybettim.
- Mary suddenly realized she loved Tom.
- Mary aniden Tom'u sevdiğini fark etti.
- The door opened suddenly.
- Kapı aniden açıldı.
- Suddenly, a dog began to bark.
- Aniden bir köpek havlamaya başladı.
- Strangely, she has suddenly vanished.
- Garip bir şekilde, aniden ortadan kayboldu.
- The plane had just taken off when my wife suddenly started to panic.
- Karım aniden paniklemeye başladığında uçak daha yeni havalanmıştı.
- It has suddenly gotten cold, hasn't it?
- Hava aniden soğudu, değil mi?
- Tom suddenly got sick.
- Tom aniden hastalandı.
- Suddenly, the thick clouds hid the sun.
- Aniden, kalın bulutlar güneşi gizledi.
- Layla's situation suddenly worsened.
- Leyla'nın durumu aniden kötüleşti.
- She suddenly stopped texting me.
- O aniden bana mesaj göndermeyi bıraktı.
- He came to suddenly.
- O aniden geldi.
- The enemy's plane suddenly turned toward us.
- Düşman uçağı aniden bize doğru döndü.
- Mother suddenly got sick and we sent for a doctor.
- Annem aniden hasta oldu ve bir doktor çağırdı.
- Suddenly, something unexpected happened.
- Aniden, beklenmedik bir şey oldu.
- He suddenly rose from the chair.
- O, aniden sandalyeden kalktı.
- Tom appeared suddenly, as if he just grew out of the ground.
- Tom aniden ortaya çıktı, sanki yerden çıkmış gibi.
- Suddenly the ground seemed to disappear from beneath my feet.
- Aniden zemin ayaklarımın altından kayboluyor gibi görünüyordu.
- Suddenly all the lights went out.
- Aniden ışıklar söndü.
- Suddenly, he heard a strange sound.
- Aniden garip bir ses duydu.
- War suddenly broke out.
- Savaş aniden patlak verdi.
- Tom suddenly appeared.
- Tom aniden ortaya çıktı.
- Her face suddenly turned red.
- Onun yüzü aniden kızardı.
- The water in the swimming pool suddenly turned green.
- Yüzme havuzundaki su aniden yeşile döndü.
- The electric car suddenly ran out of energy.
- Elektrikli arabanın enerjisi aniden bitti.
- A flash of lightning suddenly lit up the dark nocturnal landscape.
- Aniden çakan bir şimşek karanlık gece manzarasını aydınlattı.
- He looked into her eyes and suddenly went away.
- Gözlerinin içine baktı ve aniden uzaklaştı.
- Tom suddenly stopped talking.
- Tom aniden konuşmayı kesti.
- Tom suddenly stopped fighting.
- Tom aniden dövüşmeyi bıraktı.
- I braked suddenly.
- Aniden fren yaptım.
- Jack suddenly stopped talking when Mary entered the room.
- Mary odaya girdiğinde Jack aniden konuşmayı kesti.
- I was walking down the street when suddenly someone tapped me on the shoulder.
- Biri omzuma aniden dokunduğunda sokakta aşağıya doğru yürüyordum.
- Tom suddenly stopped talking.
- Tom aniden sustu.
- He died suddenly.
- O aniden öldü.
- A seagull suddenly flew over our heads.
- Bir martı aniden başımızın üzerinden uçtu.
- Suddenly, the crowd fell silent.
- Aniden kalabalık sustu.
- The gun suddenly went off.
- Tabanca aniden patladı.
- Strangely, she has suddenly vanished.
- Garip bir biçimde, o aniden ortadan kayboldu.
- Tom suddenly stopped laughing.
- Tom aniden gülmeyi kesti.
- It is still a mystery why he suddenly left the town.
- Onun kasabayı aniden terk etmesinin nedeni hala bir sır.
- Suddenly, Jack realized what had happened to him.
- Aniden, Jack ona ne olduğunu anladı.
- The candle suddenly went out.
- Mum aniden söndü.
- Suddenly, all the lights went out.
- Aniden, tüm ışıklar söndü.
- Tom suddenly realized that Mary loved him.
- Tom aniden Mary'nin onu sevdiğini fark etti.
- The temperature has suddenly dropped.
- Sıcaklık aniden düştü.
- He suddenly walked out of the committee meeting.
- Aniden komite toplantısını terk etti.
- He put his foot on the brake suddenly.
- Aniden frene bastı.
- Mr Johnson suddenly changed his mind and signed the contract.
- Bay Johnson aniden fikrini değiştirdi ve sözleşmeyi imzaladı.
- Tom was suddenly very happy.
- Tom aniden çok mutluydu.
Show More (354)
|
|
- I suddenly felt a horrible cold, that paralyzed me.
- Birden beni felç eden korkunç bir soğukluk hissettim.
- I suddenly recalled my terrible weakness for gorgeous French architects.
- Birden muhteşem Fransız mimarlara olan korkunç zaafımı hatırladım.
- The idea of surprising her suddenly crossed my mind.
- Birden aklıma ona sürpriz yapma fikri geldi.
- Tom suddenly looked concerned.
- Tom birden endişeli göründü.
- Suddenly, they stopped talking.
- Birden konuşmayı kestiler.
- Suddenly, I heard shouting.
- Birden bağırışlar duydum.
- The boxes suddenly fell from the closet.
- Kutular birden dolaptan düşüverdi.
- I suddenly realized that everything in my life was not an accident.
- Birden hayatımdaki her şeyin bir kaza olmadığını fark ettim.
- My mouth was suddenly dry.
- Ağzım birden kurudu.
- Suddenly, the light went out.
- Birden ışık söndü.
- She suddenly became famous.
- Birden ünlü oldu.
- She suddenly fell silent.
- Birden sustu.
- Suddenly, something unexpected happened.
- Birden beklenmedik bir şey oldu.
- Oddly, she had suddenly disappeared.
- Garip bir biçimde, o birden kayboldu.
- It has suddenly gotten cold, hasn't it?
- Hava birden soğudu, değil mi?
- Tom suddenly attacked Mary.
- Tom birden Mary'ye saldırdı.
- I suddenly feel old.
- Birden kendimi yaşlı hissettim.
- He was suddenly overcome by fear.
- Birden korkuya kapılmıştı.
- He suddenly stopped talking.
- Birden konuşmayı kesti.
- He got up suddenly and walked out of the room.
- Birden kalkıp odadan çıktı.
- I suddenly became dizzy.
- Birden başım döndü.
- Suddenly, she stopped and looked around.
- Birden, durdu ve etrafına baktı.
- Suddenly I got lucky.
- Birden şanslı oldum.
- The sky suddenly darkened yesterday afternoon.
- Dün öğleden sonra gökyüzü birden karardı.
- Suddenly, everything went black.
- Birden her şey karardı.
- Suddenly, there were gunshots.
- Birden silah sesleri duyuldu.
- The dog suddenly became friendly.
- Köpek birden arkadaş canlısı oldu.
- He suddenly felt tired.
- Birden yorgun hissetti.
- Suddenly, the crowd fell silent.
- Birden kalabalık sessizliğe büründü.
- Tom suddenly realized he wasn't alone.
- Tom birden yalnız olmadığını fark etti.
- He suddenly changed his attitude.
- Birden tavrını değiştirdi.
- Tom suddenly looked worried.
- Tom birden endişeli göründü.
- Suddenly I got lucky.
- Birden şansım döndü.
- I'm suddenly rather hungry.
- Birden acıktım.
- The pan suddenly caught fire while I was frying some strips of bacon yesterday.
- Dün birkaç şerit pastırmayı kızartırken tava birden alev aldı.
- Suddenly my heart hurts.
- Birden kalbim acıdı.
- The accident happened suddenly.
- Kaza birden oldu.
- Suddenly the telephone rang.
- Birden telefon çaldı.
- Suddenly, he accelerated the car.
- O, birden arabayı hızlandırdı.
- Tom and Mary suddenly realized they weren't alone.
- Tom ve Mary birden yalnız olmadıklarını fark ettiler.
- She suddenly lost consciousness.
- Birden bilincini kaybetti.
- The sky became suddenly overcast with clouds.
- Gökyüzü birden bulutlarla kaplandı.
- Suddenly we saw a shark swimming our way.
- Birden bir köpekbalığının bize doğru yüzdüğünü gördük.
- Suddenly, the door opened and her father entered.
- Birden kapı açıldı ve babası içeri girdi.
- Suddenly, I blacked out.
- Birden bayıldım.
- Suddenly I understood what they had done.
- Birden ne yaptıklarını anladım.
- Suddenly, her face was pale.
- Birden yüzü soldu.
- Tom suddenly realized he was wrong.
- Tom birden yanıldığını fark etti.
- My index finger was suddenly itchy.
- İşaret parmağım birden kaşınmaya başladı.
- I suddenly realized what was happening.
- Birden bire ne olduğunu fark ettim.
- Suddenly, things were very quiet.
- Birden ortalık sessizleşti.
- Seeing me, they suddenly stopped talking.
- Beni görünce birden konuşmayı bıraktılar.
- Suddenly she stood up, very pale, and with a strange light in her eyes.
- Birden ayağa kalktı, çok solgundu ve gözlerinde garip bir ışık vardı.
- He suddenly noticed his wallet was missing.
- Birden cüzdanının kayıp olduğunu fark etti.
- Tom suddenly burst out laughing.
- Tom birden kahkahayı patlattı.
- I suddenly got very worried about Tom.
- Birden Tom için çok endişelendim.
- Tom suddenly changed his mind.
- Tom birden fikrini değiştirdi.
- Tom suddenly realized what Mary was thinking.
- Tom birden Mary'nin ne düşündüğünü fark etti.
- My index finger was suddenly itchy.
- İşaret parmağım birden kaşındı.
- Suddenly, a good idea occurred to me.
- Birden aklıma iyi bir fikir geldi.
- I suddenly felt old.
- Birden kendimi yaşlı hissettim.
- He put his foot on the brake suddenly.
- Birden ayağını frene koydu.
- Tom suddenly realized what he had just done.
- Tom birden az önce ne yaptığını fark etti.
- Suddenly, Tom cried out in pain.
- Birden Tom acı içinde bağırdı.
- Tom's eyes lit up suddenly.
- Tom'un gözleri birden parladı.
- We suddenly realized what was happening.
- Birden ne olduğunu anladık.
- Tom suddenly disappeared.
- Tom birden ortalıktan kayboldu.
- She suddenly became famous.
- O birden ünlü oldu.
- This saying suddenly became popular.
- Bu söz birden popüler oldu.
- Suddenly, the dog started barking.
- Birden köpek havlamaya başladı.
- Tom suddenly got happy when Mary walked into the room.
- Mary odaya girdiğinde Tom birden mutlu oldu.
- I suddenly feel very much alone.
- Birden kendimi çok yalnız hissettim.
- She turned around suddenly.
- O birden döndü.
- I suddenly became very sad.
- Birden çok üzüldüm.
- He suddenly felt like he was going to faint.
- Birden bayılacakmış gibi hissetti.
- I suddenly lost my appetite.
- Birden iştahım kaçtı.
- He suddenly changed his attitude.
- Birden tutumunu değiştirdi.
- Suddenly, my mother started singing.
- Birden annem şarkı söylemeye başladı.
- Suddenly, I blacked out.
- Ben birden bayıldım.
- I suddenly felt really strange.
- Birden kendimi çok garip hissettim.
- Suddenly he spotted me.
- Birden beni fark etti.
- Tom suddenly became famous.
- Tom birden ünlü oldu.
- Suddenly, a man stepped in front of them.
- Birden önlerine bir adam çıktı.
- It suddenly hit me.
- Birden vurdu.
- Suddenly, the door closed with a loud noise.
- Birden kapı büyük bir gürültüyle kapandı.
- Suddenly everything went black and I lost consciousness.
- Birden her şey karardı ve bilincimi kaybettim.
- I've suddenly lost my appetite.
- Birden iştahım kaçtı.
- Have moustaches suddenly become trendy?
- Bıyıklar birden moda mı oldu?
- I suddenly realized what was happening.
- Birden neler olduğunu fark ettim.
- They were suddenly aware of a noise in the back of the room.
- Birden odanın arkasından gelen bir sesin farkına vardılar.
- He suddenly appeared in front of me.
- Birden önümde belirdi.
- Tom suddenly realized he was wrong.
- Tom birden hatalı olduğunu fark etti.
- I suddenly remembered that I couldn't afford so many books.
- Birden o kadar çok kitaba paramın yetmeyeceğini hatırladım.
- Suddenly he stood up and left the hall.
- Birden ayağa kalktı ve salonu terk etti.
- Don't brake suddenly.
- Birden fren yapma.
- Suddenly, it became noisy.
- Birden gürültülü oldu.
- When I heard my teacher's illuminating explanation, it was as though I suddenly saw the light.
- Öğretmenimin aydınlatıcı açıklamasını duyduğumda sanki birden ışığı görmüş gibi oldum.
- Suddenly he noticed me.
- Birden beni fark etti.
- Suddenly, red and blue lights start flashing behind us.
- Birden arkamızda kırmızı ve mavi ışıklar yanıp sönmeye başladı.
- If you became blind suddenly, what would you do?
- Birden bire kör olsan ne yaparsın?
- Tom suddenly realized that something was wrong.
- Tom birden bir şeyin yanlış olduğunu fark etti.
- I suddenly had hope.
- Birden umutlandım.
- He suddenly became very happy.
- Birden çok mutlu oldu.
- His heart suddenly began to beat faster.
- Kalbi birden daha hızlı atmaya başlamıştı.
- Suddenly I understood what they had done.
- Birden onların ne yaptığını anladım.
- Suddenly I felt something like a jolt.
- Birden sarsıntı gibi bir şey hissettim.
- I suddenly felt the urge to jump off the bridge into the river.
- Birden köprüden nehre atlama isteği duydum.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
- Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- Suddenly, the crowds stopped cheering.
- Birden kalabalık tezahüratı kesti.
- Tom stopped suddenly.
- Tom birden durdu.
- He closed the door suddenly.
- O, birden kapıyı kapattı.
- She suddenly kissed me.
- O, birden öptü beni.
- Suddenly Tom's attitude changed.
- Birden Tom'un tavrı değişti.
- He got up suddenly and walked out of the room.
- Birden kalktı ve odadan çıktı.
- Suddenly, a dog began to bark.
- Birden bir köpek havlamaya başladı.
- Why are you suddenly aggressive?
- Neden birden agresifleştin?
- I'm suddenly very thirsty.
- Birden çok susadım.
- To our surprise, our son has suddenly shot up recently.
- Oğlumuzun son zamanlarda birden büyümesi bize sürpriz oldu.
- Suddenly I got lucky.
- Birden şansım yaver gitti.
- He suddenly became quiet.
- Birden sessizleşti.
Show More (117)
|
|
- Suddenly, you are prepared to make second-class members of these countries.
- Birdenbire bu ülkeleri ikinci sınıf üye yapmaya hazırlandınız.
- US steel has been uncompetitive and in deep trouble over a long period; it has not become so suddenly.
- ABD çeliği uzun bir süredir rekabetsiz ve büyük sıkıntılar içindeydi; birdenbire bu hale gelmedi.
- Let us not say that Parliament is suddenly completely in the clear over this.
- Parlamentonun bu konuda birdenbire tamamen aklandığını söylemeyelim.
- Let us not say that Parliament is suddenly completely in the clear over this.
- Parlamento'nun bu konuda birdenbire tamamen aklandığını söylemeyelim.
- When it is cleared away from the table, does the meal on the plate suddenly become special category waste?
- Masadan kaldırıldığında, tabaktaki yemek birdenbire özel kategori atığı haline mi geliyor?
- By using this term, you cannot suddenly introduce a whole raft of legislation.
- Bu terimi kullanarak, birdenbire bir dizi mevzuat çıkaramazsınız.
- Suddenly, the indigent coffee planter has several different sources of income and more work opportunities.
- Birdenbire yoksul kahve ekicisi birkaç farklı gelir kaynağına ve daha fazla iş fırsatına sahip oldu.
- Do we suddenly have to add this to the tasks of the European Union?
- Birdenbire bunu Avrupa Birliği'nin görevleri arasına mı eklememiz gerekiyor?
- Suddenly he is cooperating with the inspections and destroying weapons he said he did not have.
- Birdenbire denetimlerle işbirliği yapmaya ve sahip olmadığını söylediği silahları imha etmeye başladı.
- When it is cleared away from the table, does the meal on the plate suddenly become special category waste?
- Masadan kalktığında tabaktaki yemek birdenbire özel kategori atığı haline mi geliyor?
- They are suddenly coordinating in these areas without being accountable to us.
- Bize hesap vermeden birdenbire bu alanlarda koordinasyon sağlıyorlar.
- You hover around them and suddenly you are sucked in and find enormous difficulties.
- Etraflarında dolaşırken birdenbire içine çekiliyorsunuz ve muazzam zorluklarla karşılaşıyorsunuz.
- It's like this whole thing suddenly came to life.
- Sanki her şey birdenbire canlanmış gibi.
- I suddenly recalled my terrible weakness for gorgeous French architects.
- Birdenbire çekici Fransız mimarlara karşı duyduğum korkunç zaafı hatırladım.
- It's like this whole thing suddenly came to life.
- Sanki her şey birdenbire hayata döndü.
- I suddenly felt a horrible cold, that paralyzed me.
- Birdenbire beni felç eden korkunç bir soğukluk hissettim.
- Suddenly, it started to look almost nice and warm.
- Birdenbire, o güzel ve sıcak görünmeye başladı.
- He was suddenly very happy.
- Birdenbire çok mutlu oldu.
- Suddenly, her face was pale.
- Birdenbire onun yüzü soldu.
- The accident happened suddenly.
- Kaza birdenbire oldu.
- Tom's heart suddenly began to beat faster.
- Tom'un kalbi birdenbire daha hızlı atmaya başladı.
- Suddenly, the thick clouds hid the sun.
- Birdenbire, kalın bulutlar güneşi sakladı.
- He was suddenly very happy.
- O birdenbire çok mutlu oldu.
- Suddenly, I saw a beautiful bird.
- Birdenbire güzel bir kuş gördüm.
- Layla's situation suddenly worsened.
- Layla'nın durumu birdenbire kötüleşti.
- Suddenly, a good idea occurred to me.
- Birdenbire, aklıma iyi bir fikir geldi.
- Suddenly, it started to look almost nice and warm.
- Birdenbire, neredeyse güzel ve sıcak görünmeye başladı.
- Tom sensed danger and was suddenly worried.
- Tom tehlikeyi hissetti ve birdenbire endişelendi.
- Sami's car suddenly disappeared.
- Sami'nin arabası birdenbire ortadan kayboldu.
- Suddenly, all the lights went out.
- Birdenbire, bütün ışıklar söndü.
- It happened suddenly.
- Birdenbire oldu.
- Tom suddenly became sick.
- Tom birdenbire hastalandı.
- Suddenly, red and blue lights start flashing behind us.
- Birdenbire, kırmızı ve mavi ışıklar arkamızda yanıp sönmeye başlar.
- Suddenly the ground seemed to disappear from beneath my feet.
- Birdenbire yer ayaklarımın altından kayar gibi oldu.
- Suddenly, Jack realized what had happened to him.
- Birdenbire, Jack kendisine ne olduğunu fark etti.
- Suddenly, 100 workers were laid off.
- Birdenbire, 100 işçi işten çıkarıldı.
- Tom suddenly got sick.
- Tom birdenbire hastalandı.
- Tom suddenly realized what he had just done.
- Tom birdenbire az önce ne yaptığını fark etti.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
- Cümleler için bir pazar olsaydı, dil bilgisi spekülasyonlarımız birdenbire anlam bulurdu.
- Suddenly the heavens opened.
- Birdenbire gökyüzü açıldı.
- If there existed a market for sentences, our grammatical speculations would suddenly make sense.
- Cümleler için bir pazar olsaydı, gramer spekülasyonlarımız birdenbire mantıklı olurdu.
- Dewey was suddenly a hero.
- Dewey birdenbire bir kahraman oldu.
- Tom suddenly stopped in his tracks.
- Tom birdenbire olduğu yerde durdu.
- Suddenly, there were gunshots.
- Birdenbire silah sesleri duyuldu.
- Suddenly she stood up, very pale, and with a strange light in her eyes.
- Birdenbire ayağa kalktı, çok solgundu ve gözlerinde tuhaf bir ışık vardı.
- He suddenly became very happy.
- Birdenbire çok mutlu oluverdi.
- Suddenly all the lights went out.
- Birdenbire tüm ışıklar söndü.
- It suddenly became a national issue.
- Birdenbire ulusal bir mesele haline geldi.
- Suddenly, Mary found herself in the middle of a controversy.
- Birdenbire Mary kendini bir tartışmanın ortasında buldu.
- Emails have started suddenly disappearing from my inbox.
- E-postalar birdenbire gelen kutumdan kaybolmaya başladı.
- Tom and Mary suddenly realized they weren't alone.
- Tom ve Mary birdenbire yalnız olmadıklarını fark ettiler.
- Suddenly, it looks bigger.
- Birdenbire, daha büyük görünüyor.
- I suddenly became very sad.
- Birdenbire çok hüzünlendim.
Show More (50)
|
