1 |
tell on |
ispiyonlamak |
v. |
|
- She threatened to tell on me.
- Beni ispiyonlamakla tehdit etti.
- Did you tell on him?
- Ona ispiyonladın mı?
- Did you tell on Tom?
- Tom'u ispiyonladın mı?
- You aren't going to tell on me, are you?
- Beni ispiyonlamayacaksın, değil mi?
- You would've gotten away with it if Tom hadn't told on you.
- Eğer Tom seni ispiyonlamasaydı, bundan kurtulabilirdin.
- Tom threatened to tell on me.
- Tom beni ispiyonlamakla tehdit etti.
- Tell me why you have told on me to the teacher.
- Neden beni öğretmene ispiyonladığını söyle.
- Little girls love telling on their brothers when they've done something wrong.
- Küçük kızlar yanlış bir şey yaptıklarında erkek kardeşlerini ispiyonlamaya bayılırlar.
- I didn't tell on you.
- Seni ispiyonlamadım.
- Don't tell on me.
- Beni ispiyonlama.
- Did you tell on her?
- Ona ispiyonladın mı?
Show More (8)
|
2 |
tell on |
gammazlamak |
v. |
|
- I didn't tell on you.
- Seni gammazlamadım.
- Did you tell on Tom?
- Tom'u gammazladınız mı?
- Don't tell on me.
- Beni gammazlama.
- Jack hid the dish he had broken, but his little sister told on him.
- Jack kırdığı tabağı sakladı fakat küçük kız kardeşi onu gammazladı.
Show More (1)
|
3 |
tell on |
ihbar etmek |
v. |
|
- Tom threatened to tell on me.
- Tom beni ihbar etmekle tehdit etti.
Show More (-2)
|