trusty - English Turkish Sentences
English Turkish
trusty sadık adj.
  • He relied on his trusty old car to get him around town.
  • Onu şehirde gezdirirken eski sadık arabasını kullanıyordu.
Show More (-2)
trusty güvenilir n.
  • The trusty was responsible for the prison's kitchen.
  • Güvenilir mahkum, hapishanenin mutfağından sorumluydu.
Show More (-2)