|
- There was only one vacant seat in the hall.
- Salonda sadece bir boş koltuk vardı.
- The change room over there is vacant.
- Oradaki soyunma kabini boş.
- Is the apartment across from yours still vacant?
- Sizinkinin karşısındaki daire hala boş mu?
- Is this seat vacant?
- Bu koltuk boş mu?
- Is there a vacant seat?
- Boş bir koltuk var mı?
- The change room over there is vacant.
- Şuradaki soyunma odası boş.
- The shabby compartment remained vacant.
- Eski püskü kompartıman boş kaldı.
- He remembered that room 418, which was very small, was vacant.
- Çok küçük olan 418 numaralı odanın boş olduğunu hatırladı.
- He was standing there with a vacant look.
- Boş bir bakışla orada duruyordu.
- She parked her car in a vacant lot.
- Arabasını boş bir arsaya park etti.
- Two seats were vacant.
- İki koltuk boştu.
- The house is vacant.
- Ev boş.
- Apparently that shabby flat is vacant.
- Anlaşılan, o eski püskü daire boş.
- Is the apartment across from yours still vacant?
- Dairenizin karşısı hâlâ boş mu?
- She parked her car in a vacant lot.
- O, boş bir arazide arabasını park etti.
- Two seats remained vacant.
- İki koltuk boş kaldı.
- The house is vacant.
- Ev boştur.
- Apparently that shabby flat is vacant.
- Görünüşe göre, o eski püskü daire boş.
- This house is vacant.
- Bu ev boş.
- He was standing there with a vacant look.
- Orada boş bir bakışla duruyordu.
- There were several rooms still vacant.
- Hâlâ boş birkaç oda vardı.
- There were several rooms still vacant.
- Hâlâ boş olan birkaç oda vardı.
Show More (19)
|
