vicious - English Turkish Sentences
English Turkish
vicious vahşi adj.
  • They're currently in alien terrain, surrounded by millions of the most vicious creatures on the planet.
  • Şu anda yabancı bir arazide, gezegendeki en vahşi yaratıkların milyonlarcasıyla çevrelenmiş durumdalar.
  • They're currently in alien terrain, surrounded by millions of the most vicious creatures on the planet.
  • Şu anda evrendeki en vahşi yaratıklardan milyonlarcasıyla çevrili, yabancı bir bölgedeler.
  • It's a vicious beast.
  • Bu vahşi bir canavar.
Show More (2)
vicious kötü adj.
  • They're malicious and vicious, so in and out fast.
  • Kötü kalpli ve acımasızdırlar, onun için hemen girip çıkalım.
  • Tom is vicious.
  • Tom kötü biri.
  • Mary spread vicious rumors about Kate.
  • Mary, Kate hakkında kötü söylentiler yaydı.
Show More (0)
vicious şiddetli adj.
  • He gave the barking dog a vicious kick.
  • O, havlayan köpeğe şiddetli bir tekme attı.
  • He gave the barking dog a vicious kick.
  • Havlayan köpeğe şiddetli bir tekme attı.
  • Miraculously, Fadil survived the vicious assault.
  • Mucizevi bir şekilde, Fadıl şiddetli saldırıdan kurtuldu.
Show More (0)
vicious yırtıcı adj.
  • Animals are vicious.
  • Hayvanlar yırtıcıdır.
  • It's a vicious beast.
  • O yırtıcı bir hayvan.
Show More (-1)
vicious kötü niyetli adj.
  • Sami was a vicious malicious salesman.
  • Sami kötü niyetli bir satıcıydı.
Show More (-2)