1 |
vicious |
vahşi |
adj. |
|
- They're currently in alien terrain, surrounded by millions of the most vicious creatures on the planet.
- Şu anda yabancı bir arazide, gezegendeki en vahşi yaratıkların milyonlarcasıyla çevrelenmiş durumdalar.
- They're currently in alien terrain, surrounded by millions of the most vicious creatures on the planet.
- Şu anda evrendeki en vahşi yaratıklardan milyonlarcasıyla çevrili, yabancı bir bölgedeler.
- It's a vicious beast.
- Bu vahşi bir canavar.
- Miraculously, Fadil survived the vicious assault.
- Mucizevi bir şekilde, Fadıl vahşi saldırıdan kurtuldu.
- Tom was mauled by a vicious animal.
- Tom vahşi bir hayvan tarafından parçalandı.
Show More (2)
|
2 |
vicious |
kötü |
adj. |
|
- They're malicious and vicious, so in and out fast.
- Kötü kalpli ve acımasızdırlar, onun için hemen girip çıkalım.
- Tom is vicious.
- Tom kötü biri.
- Mary spread vicious rumors about Kate.
- Mary, Kate hakkında kötü söylentiler yaydı.
Show More (0)
|
3 |
vicious |
şiddetli |
adj. |
|
- He gave the barking dog a vicious kick.
- O, havlayan köpeğe şiddetli bir tekme attı.
- He gave the barking dog a vicious kick.
- Havlayan köpeğe şiddetli bir tekme attı.
- Miraculously, Fadil survived the vicious assault.
- Mucizevi bir şekilde, Fadıl şiddetli saldırıdan kurtuldu.
Show More (0)
|
4 |
vicious |
yırtıcı |
adj. |
|
- Animals are vicious.
- Hayvanlar yırtıcıdır.
- It's a vicious beast.
- O yırtıcı bir hayvan.
Show More (-1)
|
5 |
vicious |
kötü niyetli |
adj. |
|
- Sami was a vicious malicious salesman.
- Sami kötü niyetli bir satıcıydı.
Show More (-2)
|