volatile - English Turkish Sentences
English Turkish
volatile değişken adj.
  • Exchange rates have been highly volatile.
  • Döviz kurları son derece değişken seyretmektedir.
  • Its effect will be to create massive quantities of materials in a highly volatile market.
  • Bunun etkisi, son derece değişken bir piyasada büyük miktarlarda malzeme yaratmak olacaktır.
  • Its effect will be to create massive quantities of materials in a highly volatile market.
  • Etkisi ise son derece değişken bir piyasada büyük miktarlarda malzeme yaratmak olacaktır.
Show More (13)
volatile uçucu adj.
  • Gasoline is one of the well-known volatile liquids.
  • Benzin, en iyi bilinen uçucu sıvılardan biridir.
  • This is a volatile gas.
  • Bu uçucu bir gaz.
  • This is really volatile.
  • Bu gerçekten uçucu.
Show More (1)
volatile istikrarsız adj.
  • The situation along the border with Israel is, however, still volatile.
  • Ancak İsrail sınırındaki durum hala istikrarsızdır.
  • The market is very volatile.
  • Pazar çok istikrarsız.
Show More (-1)
volatile asabi adj.
  • Donald is a dangerously volatile man.
  • Donald tehlikeli derecede asabi bir adamdır.
Show More (-2)
volatile geçici adj.
  • The situation is extremely volatile.
  • Durum son derece geçici.
Show More (-2)
volatile dalgalanan adj.
  • Volatile international relations are keeping oil prices high.
  • Uluslararası ilişkilerdeki dalgalanmalar petrol fiyatlarını yüksek tutuyor.
Show More (-2)
volatile oynak adj.
  • The current geopolitical situation is very volatile.
  • Şu anki jeopolitik durum çok oynaktır.
Show More (-2)