warning - English Turkish Sentences
English Turkish
warning uyarı n.
  • There were enough warnings before the crisis in Kosovo really got under way.
  • Kosova'daki kriz başlamadan önce yeterince uyarı yapılmıştı.
  • Official controls and Community inspections must be carried out without prior warning.
  • Resmi kontroller ve Topluluk denetimleri önceden uyarı yapılmaksızın gerçekleştirilmelidir.
  • The Council has ignored that warning in this case.
  • Konsey bu davada bu uyarıyı göz ardı etmiştir.
Show More (120)
warning ikaz n.
  • It was just a warning.
  • Sadece bir ikazdı.
  • This is just a warning.
  • Bu sadece bir ikaz.
  • I think it's a warning.
  • Bence bu bir ikaz.
Show More (2)
warning ibret n.
  • Some people are put on this earth to serve as a warning to others.
  • Bazı insanların bu dünyadaki varoluş amacı başkalarına ibret olmaktır.
Show More (-2)