|
- Under these circumstances, even if the European Parliament votes in favour this will be a complete waste of time.
- Bu koşullar altında Avrupa Parlamentosu lehte oy kullansa bile bu tamamen zaman kaybı olacaktır.
- That was a colossal waste of time.
- O muazzam bir zaman kaybıydı.
- I should've known it was a waste of time.
- Bunun zaman kaybı olduğunu bilmeliydim.
- This is a waste of time.
- Bu bir zaman kaybı.
- If you ask me, talking to Tom will be a waste of time.
- Bana sorarsan, Tom'la konuşmak bir zaman kaybı olacaktır.
- Tom says he thinks it's a waste of time to vote.
- Tom oy vermenin bir zaman kaybı olduğunu düşündüğünü söylüyor.
- What you're doing is just a waste of time.
- Yaptığın şey sadece zaman kaybı.
- Tom thought the meeting was a waste of time.
- Tom toplantının zaman kaybı olduğunu düşündü.
- It's just a waste of time.
- Sadece zaman kaybı.
- Tom thought that it would be a waste of time to go to that meeting.
- Tom o toplantıya gitmenin zaman kaybı olacağını düşünüyordu.
- Some people think of reading as a waste of time.
- Bazı insanlar okumanın zaman kaybı olduğuna inanıyorlar.
- I maintain that sports are a waste of time.
- Ben sporun zaman kaybı olduğunu savunuyorum.
- Tom felt that it would be a waste of time to translate the letter for Mary.
- Tom Mary için mektubu tercüme etmenin zaman kaybı olacağını anladı.
- It's a waste of time to talk about it.
- O konuyla ilgili konuşmak bir zaman kaybıdır.
- It's a waste of time to stay longer.
- Daha uzun kalmak zaman kaybıdır.
- It's a waste of time to talk about it.
- O konuda konuşmak bir zaman kaybıdır.
- It's a waste of time to wait any longer.
- Daha fazla beklemek zaman kaybı.
- That's a waste of time.
- Bu zaman kaybı.
- I told you it would be a waste of time asking Tom to help.
- Tom'dan yardım istemenin zaman kaybı olacağını söylemiştim.
- Tom says it's a waste of time to try to please everybody.
- Tom herkesi memnun etmeye çalışmanın zaman kaybı olduğunu söylüyor.
- Doing that activity is a complete waste of time!
- O etkinliği yapmak tam bir zaman kaybıdır!
- Trying to convince Tom will be a waste of time.
- Tom'u ikna etmeye çalışmak bir zaman kaybı olacak.
- Esperanto is surely an enormous waste of time!
- Esperanto kesinlikle büyük bir zaman kaybı!
- Talking about it is a waste of time.
- Bu konuda konuşmak zaman kaybıdır.
- Tom thought that it would be a waste of time to go to that meeting.
- Tom o toplantıya gitmenin zaman kaybı olacağını düşündü.
- This is obviously a waste of time.
- Bu kesinlikle zaman kaybı.
- Some people consider it a waste of time to study languages such as Klingon, Interlingua and Esperanto.
- Bazı insanlar Klingon, Interlingua ve Esperanto gibi dilleri öğrenmenin zaman kaybı olduğunu düşünmektedir.
- Tom thinks that school is a waste of time.
- Tom okulun zaman kaybı olduğunu düşünüyor.
- Doing that would be a waste of time.
- Onu yapmak zaman kaybı olurdu.
- Helping others is never a waste of time.
- Başkalarına yardım etmek asla zaman kaybı değildir.
- I should have known it was a waste of time.
- Bunun zaman kaybı olduğunu bilmeliydim.
- What you're doing is just a waste of time.
- Yaptığın şey sadece bir zaman kaybı.
- That computer class was a waste of time.
- O bilgisayar dersi bir zaman kaybıydı.
- Exercise is a waste of time.
- Egzersiz zaman kaybıdır.
- It's an absolute waste of time to wait any longer.
- Daha fazla beklemek tam bir zaman kaybı.
- Tom thinks it's a waste of time.
- Tom onun zaman kaybı olduğunu düşünüyor.
- Doing that will be a waste of time.
- Onu yapmak zaman kaybı olacaktır.
- It's such a waste of time.
- O böyle bir zaman kaybı.
- That's an utter waste of time.
- O mutlak bir zaman kaybı.
- I used to think that taking walks was a waste of time.
- Eskiden yürüyüş yapmanın zaman kaybı olduğunu düşünürdüm.
- She thinks it's a waste of time.
- O bunun zaman kaybı olduğunu düşünüyor.
- She thinks it's a waste of time.
- Bunun zaman kaybı olduğunu düşünüyor.
- That would be a complete waste of time.
- Bu tam bir zaman kaybı olurdu.
- In my opinion, Twitter is a waste of time.
- Bence Twitter zaman kaybı.
- That was a total waste of time.
- Bu tam bir zaman kaybıydı.
- I should have known it was a waste of time.
- Bunun bir zaman kaybı olduğunu bilmeliydim.
- The meeting, in short, was a waste of time.
- Kısacası toplantı zaman kaybıydı.
- Trying to fix this is a waste of time.
- Bunu düzeltmeye çalışmak bir zaman kaybı.
- Doing this is a waste of time.
- Bunu yapmak bir zaman kaybıdır.
- He thinks it's a waste of time.
- O bunun bir zaman kaybı olduğunu düşünüyor.
- Is the book worth reading, or would that be a waste of time?
- Kitap okumaya değer mi, yoksa zaman kaybı mı olur?
- It's a waste of time to try to convince Tom.
- Tom'u ikna etmeye çalışmak zaman kaybıdır.
- I think this is a waste of time.
- Bence bu zaman kaybı.
- I used to think that taking walks was a waste of time.
- Yürüyüş yapmanın bir zaman kaybı olduğunu düşünürdüm.
- I think watching TV is a waste of time.
- Televizyon izlemenin zaman kaybı olduğunu düşünüyorum.
- Tom thinks it's a waste of time.
- Tom bunun zaman kaybı olduğunu düşünüyor.
- I was wondering if this might just be a waste of time.
- Bunun sadece bir zaman kaybı olup olmayacağını merak ediyordum.
- I told you this was a waste of time.
- Bunun zaman kaybı olduğunu söyledim.
- I maintain that sports are a waste of time.
- Sporun zaman kaybı olduğunu iddia ediyorum.
- It's an absolute waste of time to wait any longer.
- Daha fazla beklemek mutlak bir zaman kaybı.
- It's a waste of time to reason with a child.
- Bir çocukla mantık ekseninde konuşmaya çalışmak zaman kaybı.
- Tom says he thinks it's a waste of time to vote.
- Tom oy vermenin zaman kaybı olduğunu düşünüyor.
- It is a sheer waste of time.
- Tam bir zaman kaybı.
- Men believe that discussing problems is a waste of time.
- İnsanlar sorunları tartışmanın bir zaman kaybı olduğuna inanıyorlar.
- She found the evening boring and uninteresting, in short, a waste of time.
- Akşamı sıkıcı ve bayık, kısacası tam bir zaman kaybı olarak gördü.
- That's a waste of time.
- Bu bir zaman kaybıdır.
- It seems a waste of time to wait any longer.
- Daha fazla beklemek zaman kaybı gibi görünüyor.
- Social media is a waste of time.
- Sosyal medya zaman kaybı.
- This is such a waste of time.
- Bu çok zaman kaybı.
- I told you this was a waste of time.
- Sana bunun bir zaman kaybı olduğunu söyledim.
- That lecture was a waste of time.
- O ders bir zaman kaybıydı.
- I'm afraid that would be a waste of time.
- Korkarım bu zaman kaybı olur.
- In my opinion, Twitter is a waste of time.
- Bence Twitter bir zaman kaybıdır.
- He says it's a waste of time to try to please everybody.
- Herkesi memnun etmeye çalışmanın zaman kaybı olduğunu söylüyor.
- It's a waste of time.
- Bu bir zaman kaybıdır.
- It would only be a waste of time.
- Bu sadece zaman kaybı olur.
- It's such a waste of time.
- Tam bir zaman kaybı.
- Tom thinks that sports are a waste of time.
- Tom sporun zaman kaybı olduğunu düşünüyor.
- Trying to fix this is a waste of time.
- Bunu düzeltmeye çalışmak zaman kaybı.
- That would be a waste of time.
- Bu zaman kaybı olur.
- Watching TV is a big waste of time.
- Televizyon izlemek büyük bir zaman kaybı.
- If you ask me, this is a complete waste of time.
- Bana sorarsanız, bu tam bir zaman kaybı.
- Exercise is a waste of time.
- Egzersiz bir zaman kaybıdır.
- I told you it would be a waste of time asking Tom to help.
- Tom'un yardım etmesini istemenin bir zaman kaybı olacağını sana söyledim.
- I feel it's a waste of time.
- Bunun zaman kaybı olduğunu düşünüyorum.
- Studying when you're sleepy is a waste of time.
- Uykuluyken ders çalışmak zaman kaybıdır.
- Looking at your Facebook friends' photos is a waste of time.
- Facebook arkadaşlarınızın fotoğraflarına bakmak zaman kaybıdır.
- It was a waste of time.
- Zaman kaybıydı.
- That computer class was a waste of time.
- Bilgisayar dersi tam bir zaman kaybıydı.
- I think watching TV is a waste of time.
- Bence TV izlemek zaman kaybıdır.
- I'm afraid that my efforts to help her are just a waste of time.
- Ona yardımcı olma çabalarımın sadece bir zaman kaybı olduğundan korkuyorum.
- This is all a waste of time.
- Bunların hepsi zaman kaybı.
- To talk about it is a waste of time.
- Bu konuda konuşmak bir zaman kaybıdır.
- It'll be a waste of time if we wait for them any longer.
- Onları daha fazla beklersek zaman kaybı olur.
- It would be a waste of time to ask Tom to help.
- Tom'dan yardım istemek zaman kaybı olur.
- Trying to convince Tom was a waste of time.
- Tom'u ikna etmeye çalışmak zaman kaybıydı.
- He failed many times, but he had no feeling that it was a waste of time.
- Birçok kez başarısız oldu ama bunun zaman kaybı olduğuna dair hiçbir hissi yoktu.
- What a colossal waste of time!
- Ne muazzam bir zaman kaybı!
- Farmville is only a waste of time.
- Farmville sadece bir zaman kaybıdır.
- It's a waste of time to try to convince Tom.
- Tom'u ikna etmeye çalışmak zaman kaybı.
- Doing that would be a waste of time.
- Bunu yapmak zaman kaybı olur.
- Talking about it is a waste of time.
- Bu konuda konuşma bir zaman kaybı.
- I feel it's a waste of time.
- Bunun zaman kaybı olduğunu hissediyorum.
- School is not a waste of time.
- Okul zaman kaybı değil.
- Trying to convince Tom will be a waste of time.
- Tom'u ikna etmeye çalışmak zaman kaybı olacak.
- Social media is a waste of time.
- Sosyal medya zaman kaybıdır.
- I think it's a waste of time.
- Onun zaman kaybı olduğunu düşünüyorum.
- If you ask me, talking to Tom will be a waste of time.
- Bana sorarsan, Tom'la konuşmak zaman kaybı olacak.
- This is all a waste of time.
- Bu tamamen bir zaman kaybı.
- Sami realized it was a waste of time.
- Sami bunun zaman kaybı olduğunu fark etti.
- Doing that activity is a complete waste of time!
- Bu aktiviteyi yapmak tam bir zaman kaybı!
- It's a big waste of time.
- O, büyük bir zaman kaybıdır.
- It was a waste of time for all of us.
- Hepimiz için zaman kaybıydı.
- It's a waste of time to study when you're sleepy.
- Uykuluyken ders çalışmak zaman kaybıdır.
- That was a waste of time.
- O bir zaman kaybıydı.
- I'm afraid that would be a waste of time.
- Onun zaman kaybı olacağından korkuyorum.
- That was a waste of time.
- Bu zaman kaybıydı.
- I told you it was a waste of time.
- Bunun zaman kaybı olduğunu söyledim.
- I should've known it was a waste of time.
- Bunun bir zaman kaybı olduğunu bilmeliydim.
- Sleeping is regarded as a waste of time by numerous people.
- Uyumak birçok insan tarafından zaman kaybı olarak görülüyor.
- It was a waste of time.
- Bu bir zaman kaybıydı.
- Men believe that discussing problems is a waste of time.
- Erkekler sorunları tartışmanın zaman kaybı olduğuna inanır.
- That is a pure waste of time.
- Bu tamamen zaman kaybı.
- Tom felt that it would be a waste of time to translate the letter for Mary.
- Tom, mektubu Mary için çevirmenin zaman kaybı olacağını düşündü.
- That would be a complete waste of time.
- O tam bir zaman kaybı olurdu.
- Trying to convince Tom was a waste of time.
- Tom'u ikna etmeye çalışmak bir zaman kaybıydı.
- It's certainly a waste of time.
- Kesinlikle bir zaman kaybı.
- Doing that would be a huge waste of time.
- Bunu yapmak büyük bir zaman kaybı olurdu.
- It would be a waste of time to ask Tom to help.
- Tom'un yardım etmesini istemek zaman kaybı olurdu.
- It's a waste of time to reason with a child.
- Bir çocuğu ikna etmek zaman kaybıdır.
- It would be a waste of time to do that.
- Bunu yapmak zaman kaybı olur.
- I didn't do that because I thought it would be a waste of time.
- Bunu yapmadım çünkü zaman kaybı olacağını düşündüm.
- Sleeping is considered a waste of time by numerous people.
- Uyumak pek çok kişi tarafından zaman kaybı olarak görülmektedir.
- Trying to convince Tom to help us will be a complete waste of time.
- Tom'u bize yardım etmeye ikna etmeye çalışmak tamamen zaman kaybı olacak.
- Trying to convince Tom to help us will be a complete waste of time.
- Tom'u bize yardım etmesi için ikna etmeye çalışmak tam bir zaman kaybı olacak.
- I think reading novels isn't a waste of time.
- Roman okumanın zaman kaybı olmadığını düşünüyorum.
- It's certainly a waste of time.
- O, kesinlikle zaman kaybıdır.
- This is a huge waste of time.
- Bu büyük bir zaman kaybı.
- I think doing that will be a waste of time.
- Sanırım bunu yapmak bir zaman kaybı olacak.
- This is a huge waste of time.
- Bu kocaman bir zaman kaybıdır.
- School is a waste of time.
- Okul zaman kaybıdır.
- It would be a waste of time to do that.
- Bunu yapmak zaman kaybı olurdu.
- If you ask me, it was just a waste of time.
- Bana sorarsanız, sadece zaman kaybıydı.
- Social media is a waste of time.
- Sosyal medya bir zaman kaybıdır.
- That meeting was a waste of time.
- O toplantı bir zaman kaybıydı.
- This is a waste of time.
- Bu zaman kaybı.
- Doing that is a waste of time.
- Onu yapmak zaman kaybı.
- That is a pure waste of time.
- O tamamen zaman kaybı.
- I should've known it was going to be a waste of time.
- Ben bir zaman kaybı olacağını bilmeliydim.
- It's a waste of time.
- Zaman kaybı.
- This is kind of a waste of time, isn't it?
- Bu az çok bir zaman kaybı, değil mi?
- That would be a total waste of time.
- Bu tamamen zaman kaybı olurdu.
- University is a waste of time.
- Üniversite zaman kaybıdır.
- Like Tom said, this is a waste of time.
- Tom'un dediği gibi, bu zaman kaybı.
- It's a waste of time to stay longer.
- Daha fazla kalmak zaman kaybı.
- This is just a waste of time.
- Bu sadece zaman kaybı.
- I think doing that will be a waste of time.
- Bence bunu yapmak zaman kaybı olacak.
- It is a sheer waste of time.
- Düpedüz zaman kaybı.
- To talk about it is a waste of time.
- Bu konuda konuşmak zaman kaybı.
- It's a waste of time to wait any longer.
- Daha fazla beklemek zaman kaybı olur.
- What a colossal waste of time!
- Ne devasa bir zaman kaybı!
- I think that games such as Candy Crush are a waste of time.
- Candy Crush gibi oyunların zaman kaybı olduğunu düşünüyorum.
- I think that games such as Candy Crush are a waste of time.
- Candy Crush gibi oyunların zaman kaybı olduklarını düşünüyorum.
- That was a complete waste of time.
- Tam bir zaman kaybıydı.
- That lecture was a waste of time.
- O ders zaman kaybıydı.
- That meeting was a waste of time.
- O toplantı zaman kaybıydı.
- Doing that would be a huge waste of time.
- Bunu yapmak büyük bir zaman kaybı olur.
- Sami realized it was a waste of time.
- Sami onun zaman kaybı olduğunu fark etti.
- The internet is a waste of time.
- İnternet zaman kaybı.
- This is obviously a waste of time.
- Bu açıkça bir zaman kaybı.
- Some people consider it a waste of time to study languages such as Klingon, Interlingua and Esperanto.
- Bazı insanlar Klingonca, Interlingua ve Esperanto gibi dilleri öğrenmenin zaman kaybı olduğunu düşünüyor.
- It was a complete and utter waste of time.
- O tam ve mutlak bir zaman kaybıydı.
- Sleeping is certainly the best waste of time.
- Uyumak kesinlikle en iyi zaman kaybıdır.
- He thinks it's a waste of time.
- O zaman kaybı olduğunu düşünüyor.
- I was wondering if this might just be a waste of time.
- Bunun sadece zaman kaybı olup olmadığını merak ediyordum.
- Some people think of reading as a waste of time.
- Bazı insanlar okumanın zaman kaybı olduğunu düşünür.
- Doing that is a waste of time.
- Bunu yapmak zaman kaybı.
- If you ask me, reading comics is a complete waste of time.
- Bana sorarsanız, çizgi roman okumak tam bir zaman kaybı.
- That was a total waste of time.
- O bir toplam zaman kaybıydı.
- It was a complete and utter waste of time.
- Tam anlamıyla bir zaman kaybıydı.
- It's a waste of time to talk about it.
- Bu konuda konuşmak zaman kaybı.
- Esperanto is surely an enormous waste of time!
- Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı!
- This is such a waste of time.
- Bu tam bir zaman kaybı.
- Doing this is a waste of time.
- Bunu yapmak zaman kaybı.
- Waiting is just a waste of time.
- Beklemek sadece bir zaman kaybıdır.
- Trying to do such a thing is a waste of time.
- Böyle bir şey yapmaya çalışmak, zaman kaybıdır.
- It seems like a terrible waste of time.
- Korkunç bir zaman kaybı gibi görünüyor.
- It's a waste of time to do that.
- Bunu yapmak zaman kaybı.
- That's an utter waste of time.
- Bu tamamen zaman kaybı.
- This is kind of a waste of time, isn't it?
- Bu biraz zaman kaybı, değil mi?
- It's a big waste of time.
- Bu büyük bir zaman kaybı.
- If you ask me, this is a complete waste of time.
- Bana sorarsan, bu tam bir zaman kaybı.
- I hope this trip isn't a waste of time.
- Umarım bu gezi zaman kaybı değildir.
- Like Tom said, this is a waste of time.
- Tom'un söylediği gibi, bu bir zaman kaybıdır.
- I think it's a waste of time.
- Bence zaman kaybı.
- I'm afraid that my efforts to help her are just a waste of time.
- Korkarım ki ona yardım etme çabalarım sadece zaman kaybı.
- That was a colossal waste of time.
- Bu muazzam bir zaman kaybıydı.
- Watching TV is a big waste of time.
- TV izlemek büyük bir zaman kaybı.
- Waiting is just a waste of time.
- Beklemek sadece zaman kaybı.
- Farmville is only a waste of time.
- Farmville sadece zaman kaybı.
- I should've known it was going to be a waste of time.
- Zaman kaybı olacağını bilmeliydim.
Show More (198)
|
|
- This is just a waste of time.
- Bu sadece vakit kaybı.
- It seems like a terrible waste of time.
- Korkunç bir vakit kaybı gibi görünüyor.
- Is the book worth reading, or would that be a waste of time?
- Kitap okumaya değer mi, yoksa vakit kaybı mı olur?
- Tom thinks that sports are a waste of time.
- Tom, sporun vakit kaybı olduğunu düşünür.
- I didn't do that because I thought it would be a waste of time.
- Onu yapmadım çünkü vakit kaybı olacağını düşünmüştüm.
- The meeting, in short, was a waste of time.
- Kısacası toplantı vakit kaybıydı.
- The internet is a waste of time.
- İnternet bir vakit kaybıdır.
Show More (4)
|