|
- On the third day started yelling at me for no reason.
- Üçüncü gün sebepsiz yere bana bağırmaya başladı.
- On the third day started yelling at me for no reason.
- Üçüncü gün hiç bir sebep yokken bana bağırmaya başladı.
- I didn't mean to yell.
- Bağırmak istemedim.
- I saw you and Tom yelling at each other yesterday.
- Dün seni ve Tom'u birbirinize bağırırken gördüm.
- The idiots are always yelling at each other for stupid reasons.
- Geri zekalılar her zaman aptalca nedenlerle birbirlerine bağırırlar.
- I wasn't the one who yelled.
- Bağıran kişi ben değildim.
- Tom didn't yell at us.
- Tom bize bağırmadı.
- I'm sorry I yelled at him.
- Ona bağırdığım için üzgünüm.
- You don't have to yell at me.
- Bana bağırmak zorunda değilsin.
- He always yells at me when he is angry.
- Kızdığı zaman bana hep bağırır.
- Tom yelled at Mary.
- Tom, Mary'ye bağırdı.
- I'm not used to being yelled at.
- Bana bağırılmasına alışkın değilim.
- Layla was waving and yelling.
- Layla el sallıyor ve bağırıyordu.
- The idiots are always yelling at each other for stupid reasons.
- Aptallar daima aptalca nedenlerle birbirlerine bağırırlar.
- Some of the drivers were laughing and yelling.
- Bazı sürücüler gülüyor ve bağırıyorlardı.
- Tom said Mary yelled at him.
- Tom, Mary'nin ona bağırdığını söyledi.
- I'm not the one who yelled at your mother.
- Annene bağıran kişi ben değilim.
- My mother's always yelling at me.
- Annem bana her zaman bağırıyor.
- Many children are yelling annoyingly.
- Birçok çocuk rahatsız edici bir şekilde bağırıyor.
- I yelled at Tom.
- Tom'a bağırdım.
- Please stop yelling.
- Lütfen bağırmayı kesin.
- Don't yell at my kid.
- Çocuğuma bağırma.
- Tom came into the room and started yelling.
- Tom odaya geldi ve bağırmaya başladı.
- Dan didn't even yell at Linda.
- Dan, Linda'ya bağırmadı bile.
- She was in a panic and yelled something inarticulate.
- Panik içindeydi ve anlaşılmaz bir şeyler bağırdı.
- Tom had never yelled at Mary like that before.
- Tom daha önce hiç Mary'ye öyle bağırmadı.
- What are you yelling at me for?
- Ne için bana bağırıyorsun?
- I'm sorry I yelled at her.
- Ona bağırdığım için üzgünüm.
- I'm sorry I yelled at you yesterday.
- Dün sana bağırdığım için özür dilerim.
- Tom's boss is yelling at him.
- Tom'un patronu ona bağırıyor.
- It's Tom you should be yelling at.
- Senin bağırman gereken Tom.
- Sami was yelling at Layla.
- Sami, Layla'ya bağırıyordu.
- There's no need to yell.
- Bağırmana gerek yok.
- Tom never yells at us.
- Tom bize asla bağırmaz.
- The crowd is still yelling.
- Kalabalık hâlâ bağırıyor.
- I saw you and Tom yelling at each other yesterday.
- Dün sen ve Tom'un birbirinize bağırdığınızı gördüm.
- I don't have anyone to yell at.
- Bağırabileceğim kimsem yok.
- Stop yelling.
- Bağırmayı kes.
- Tom and Mary yelled at each other.
- Tom ve Mary birbirlerine bağırdılar.
- I wish you didn't always yell at Tom.
- Keşke Tom'a sürekli bağırmasaydın.
- She yelled at the children to be quiet.
- Sessiz olmaları için çocuklara bağırdı.
- Tom yelled over the music.
- Tom müziği bastırarak bağırdı.
- Sami didn't want anyone yelling in his house.
- Sami evinde kimsenin bağırmasını istemiyordu.
- Stop yelling at me.
- Bana bağırmayı kes.
- Tom yelled back that he was OK.
- Tom iyi olduğunu bağırarak söyledi.
- All the boys were yelling.
- Tüm erkekler bağırıyorlardı.
- Tom is yelling at Mary.
- Tom Mary'ye bağırıyor.
- Why are you yelling at me?
- Neden bana bağırıyorsun?
- Don't yell at him.
- Ona bağırma.
- Tom is yelling.
- Tom bağırıyor.
- Stop yelling.
- Bağırmayı bırak.
- Tom and I yelled at each other.
- Tom ve ben birbirimize bağırdık.
- Dan heard the cops yelling at Linda.
- Dan polislerin Linda'ya bağırdığını duydu.
- Tom often yells at Mary.
- Tom genellikle Mary'ye bağırır.
- Tom had the nerve to yell at the judge.
- Tom hakime bağırmaya cüret etti.
- He had the nerve to yell at the judge.
- Yargıca bağırmaya cüret etti.
- Tom started to yell at Mary.
- Tom Mary'ye bağırmaya başladı.
- She yelled at the children to be quiet.
- Çocuklara sessiz olmaları için bağırdı.
- Tom was yelling quite a bit.
- Tom oldukça çok bağırıyordu.
- One of the boys stood up and started yelling.
- Çocuklardan biri ayağa kalktı ve bağırmaya başladı.
- Tom said that Mary yelled at him.
- Tom Mary'nin ona bağırdığını söyledi.
- Tom didn't yell at Mary.
- Tom, Mary'ye bağırmadı.
- Dan was screaming and yelling.
- Dan çığlık atıyor ve bağırıyordu.
- I almost yelled at Tom.
- Neredeyse Tom'a bağıracaktım.
- Tom's mother yelled at him.
- Tom'un annesi ona bağırdı.
- My mom yells at me all the time for no reason.
- Annem bana sürekli sebepsiz yere bağırıyor.
- Even if you yell for help, nobody will hear you.
- Yardım için bağırsan bile kimse seni duymaz.
- I yelled at him.
- Ona bağırdım.
- Tom was yelling quite a bit.
- Tom çok bağırıyordu.
- I didn't yell.
- Bağırmadım.
- I won't yell at you.
- Sana bağırmayacağım.
- Fadil yelled at Dania to keep quiet.
- Fadıl Dania'ya sessiz durması için bağırdı.
- I'm not going to yell at you again.
- Sana tekrar bağırmayacağım.
- Tom yelled at his mother.
- Tom annesine bağırdı.
- Tom always yells when he's angry.
- Tom sinirlenince hep bağırır.
- Tom was screaming and yelling.
- Tom çığlık atıyordu ve bağırıyordu.
- Tom was yelling.
- Tom bağırıyordu.
- Mary felt guilty about yelling at her daughter.
- Mary kızına bağırdığı için kendini suçlu hissetti.
- Layla was yelling.
- Leyla bağırıyordu.
- Tom yelled something in French just before he dove into the water.
- Tom suya dalmadan hemen önce Fransızca bir şeyler bağırdı.
- Some of the drivers were laughing and yelling.
- Sürücülerden bazıları gülüyordu ve bağırıyordu.
- Why are you yelling?
- Neden bağırıyorsun?
- Did Tom yell at you?
- Tom sana bağırdı mı?
- I'm sorry for yelling at you yesterday.
- Dün sana bağırdığım için üzgünüm.
- The crowd is still yelling.
- Kalabalık hala bağırıyor.
- The mayor is yelling on the phone.
- Belediye Başkanı telefonda bağırıyor.
- Please stop yelling.
- Lütfen bağırmayı bırak.
- We yelled at her to take care.
- Ona dikkat etmesi için bağırdık.
- My mom yells at me all the time for no reason.
- Annem bana her zaman sebepsiz yere bağırır.
- I'm sorry about yelling at you like that.
- Sana böyle bağırdığım için üzgünüm.
- Tom said that Mary yelled at him.
- Tom, Mary'nin ona bağırdığını söyledi.
- You can't yell at her.
- Ona bağıramazsın.
- Sami wasn't able to yell.
- Sami bağıramadı.
- I wish Tom would stop yelling at me.
- Keşke Tom bana bağırmaktan vazgeçse.
- I don't want you to yell at Tom again.
- Tom'a tekrar bağırmanı istemiyorum.
- Tom started yelling at Mary.
- Tom Mary'ye bağırmaya başladı.
- I heard Tom yelling at Mary.
- Tom'un Mary'ye bağırdığını duydum.
- Tom kept yelling.
- Tom bağırmaya devam etti.
- I'm not going to yell at you again.
- Sana bir daha bağırmayacağım.
- Tom yelled at me for no reason.
- Tom bana sebepsiz yere bağırdı.
- Yelling and screaming is not going to get you anywhere.
- Bağırıp çağırarak bir yere varamazsın.
- I just kept yelling.
- Öylece bağırmaya devam ettim.
- Tom started screaming and yelling.
- Tom çığlık atıp bağırmaya başladı.
- How long have Tom and Mary been yelling at each other?
- Tom ve Mary ne zamandır birbirlerine bağırıyorlar?
- Tom started screaming and yelling.
- Tom çığlık atmaya ve bağırmaya başladı.
- Tom is always yelling at Mary.
- Tom her zaman Mary'ye bağırıyor.
- There's no need to yell.
- Bağırmaya gerek yok.
- Stop yelling in my ear.
- Kulağıma bağırmayı bırak.
- I am hoarse from yelling so much.
- Fazla bağırmaktan sesim kısıldı.
- I heard someone yelling my name.
- Birinin adımı bağırdığını duydum.
- Tom yelled at Mary in French.
- Tom, Mary'ye Fransızca bağırdı.
- I don't like it when people yell at me.
- İnsanların bana bağırmasından hoşlanmıyorum.
- Tom has been yelling a lot.
- Tom çok bağırıyor.
- Tom yelled something in French.
- Tom Fransızca bir şeyler bağırdı.
- Did Tom yell at Mary?
- Tom, Mary'ye bağırdı mı?
- He yelled at her.
- Ona bağırdı.
- Tom got angry and yelled at Mary.
- Tom sinirlendi ve Mary'ye bağırdı.
- I'm not the one who yelled at your mother.
- Annene bağıran ben değildim.
- You can't yell at him.
- Ona bağıramazsın.
- I can't stand people who yell at their kids.
- Çocuklarına bağıran insanlara tahammül edemiyorum.
- I wasn't yelling.
- Bağırmıyordum.
- I wonder why Tom was yelling at Mary.
- Tom'un Mary'ye neden bağırdığını merak ediyorum.
- Everybody yells at me.
- Herkes bana bağırıyor.
- I shouldn't have yelled at him.
- Ona bağırmamalıydım.
- Tom heard Mary yelling.
- Tom, Mary'nin bağırdığını duydu.
- Tom would never yell at Mary.
- Tom asla Mary'ye bağırmaz.
- I'm used to Tom always yelling at me.
- Tom'un bana sürekli bağırmasına alıştım.
- Tom started yelling at the top of his lungs.
- Tom avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.
- I shouldn't have yelled at her.
- Ona bağırmamalıydım.
- I yelled at him by mistake and I felt really bad.
- Yanlışlıkla ona bağırdım ve kendimi çok kötü hissettim.
- I'm sorry about yelling at you like that.
- Sana öyle bağırdığım için özür dilerim.
- Why did Tom yell at you?
- Tom neden sana bağırdı?
- Please don't yell at me.
- Lütfen bana bağırmayın.
- Tom is always yelling at Mary.
- Tom sürekli Mary'ye bağırıyor.
- We yelled at her to be careful.
- Ona dikkatli olması için bağırdık.
- Tom always yells when he's angry.
- Tom kızgın olduğunda her zaman bağırır.
- Did you yell at Tom?
- Tom'a bağırdınız mı?
- Fadil yelled at Dania to keep quiet.
- Fadıl sessiz kalması için Dania'ya bağırdı.
- Tom asked Mary to stop yelling.
- Tom, Mary'den bağırmayı bırakmasını istedi.
- Layla was yelling.
- Layla bağırıyordu.
- I didn't yell at Tom.
- Tom'a bağırmadım.
- Tom heard Mary yelling at John.
- Tom Mary'nin John'a bağırdığını duydu.
- My mother's always yelling at me.
- Annem sürekli bana bağırıyor.
- They all yell.
- Hepsi bağırıyor.
- I'm sorry I yelled at them.
- Onlara bağırdığım için özür dilerim.
- Tom has been yelling a lot.
- Tom çok bağırıyordu.
- Did you really have to yell that loud?
- Gerçekten o kadar yüksek sesle bağırmak zorunda mıydın?
- Do not yell into my ear.
- Kulağıma bağırma.
- Tom would never yell at Mary.
- Tom asla Mary'ye bağırmazdı.
- My younger brother is yelling loudly.
- Küçük kardeşim yüksek sesle bağırıyor.
- I didn't yell.
- Ben bağırmadım.
- Can you stop yelling?
- Bağırmayı keser misin?
- Tom was yelling at Mary.
- Tom, Mary'ye bağırıyordu.
- Stop yelling, I beg you.
- Bağırmayı kes, sana yalvarıyorum.
- I'm sorry I yelled at them.
- Onlara bağırdığım için üzgünüm.
- I never yell at Tom.
- Ben asla Tom'a bağırmam.
- Tom yelled for help, but nobody heard him.
- Tom yardım isteyerek bağırdı ama kimse onu duymadı.
- I'm sick and tired of the way you yell at me.
- Bana bağırma tarzından bıktım usandım.
- I wish Tom would stop yelling at me.
- Keşke Tom bana bağırmayı kesseydi.
- Tom yelled Mary's name.
- Tom Mary'nin adını bağırdı.
- You can't yell at Tom.
- Tom'a bağıramazsın.
- This is the first time I've yelled at Mary.
- İlk defa Mary'ye bağırdım.
- Tom heard somebody yell his name.
- Tom birinin adını bağırdığını duydu.
- Tom yelled something in French that I couldn't understand.
- Tom Fransızca bir şeyler bağırdı ama ben anlayamadım.
- I yelled for help.
- Yardım istemek için bağırdım.
- When yelling doesn't work, yell louder!
- Bağırmak işe yaramıyorsa, daha yüksek sesle bağır!
- I can't stand people who yell at their kids.
- Çocuklarına bağıran insanlara katlanamıyorum.
- Stop yelling in my ear.
- Kulağıma bağırmayı kes.
- Tom was too scared to yell.
- Tom bağıramayacak kadar çok korkmuştu.
- I'm not used to being yelled at.
- Ben bağrılmaya alışkın değilim.
- He always yells at me for not taking care of my shoes.
- Ayakkabılarıma dikkat etmediğim için bana hep bağırıyor.
- What are you yelling at me for?
- Bana neden bağırıyorsun?
- I'm sorry for yelling at you yesterday.
- Dün sana bağırdığım için özür dilerim.
- The next-door neighbor looked out the window when Tom yelled.
- Tom bağırdığında kapı komşu pencereden dışarı baktı.
- Tom yelled as loud as he could.
- Tom elinden geldiği kadar yüksek sesle bağırdı.
- Tom yelled that he couldn't hold onto the rope any longer, and then he let go.
- Tom ipi daha fazla tutamayacağını bağırarak söyledi, ve sonra bıraktı.
- Who was Tom yelling at?
- Tom kime bağırıyordu?
- Tom just kept yelling.
- Tom bağırmaya devam etti.
- Am I going to get yelled at?
- Bana bağıracaklar mı?
- I don't like when mothers yell at children.
- Annelerin çocuklara bağırmasından hoşlanmıyorum.
- Tom yelled at everybody.
- Tom herkese bağırdı.
- You can't yell at her.
- Sen ona bağıramazsın.
- Tom yelled the way coaches do.
- Tom koçların yaptığı gibi bağırdı.
- Stop yelling, I beg you.
- Bağırmayı kes, senden rica ediyorum.
- Please don't yell at me.
- Lütfen bana bağırma.
- She was in a panic and yelled something inarticulate.
- O panikteydi ve anlaşılamayan bir şey bağırdı.
- Tom never yells at us.
- Tom asla bize bağırmaz.
- Tom heard Mary yelling at John.
- Tom, Mary'nin John'a bağırdığını duydu.
- Tom said that he heard somebody yelling.
- Tom birinin bağırdığını duyduğunu söyledi.
- Tom yelled back that he was OK.
- Tom bağırarak iyi olduğu cevabını verdi.
- Tom said that he heard somebody yelling.
- Tom birilerinin bağırdığını duyduğunu söyledi.
- Why did Tom yell at you?
- Tom sana niye bağırdı?
- I'm sorry I yelled at you.
- Sana bağırdığım için üzgünüm.
- I kept yelling.
- Bağırmaya devam ettim.
- She yelled at him.
- Ona bağırdı.
- When I asked Dad for more money, he really blew up and started to yell at me.
- Babamdan daha fazla para istediğimde gerçekten öfkelendi ve bana bağırmaya başladı.
- Tom started screaming and yelling.
- Tom bağırmaya ve çığlık atmaya başladı.
- Tom yelled for help, but nobody heard him.
- Tom bağırarak yardım istedi ama kimse onu duymadı.
- Mary always yells when she's angry.
- Kızgın olduğunda Mary hep bağırır.
- Did you yell at Tom?
- Tom'a bağırdın mı?
- Sami started yelling.
- Sami bağırmaya başladı.
- Tom always yells at Mary every time she does something stupid.
- Tom, o aptalca bir şey yaptığında her zaman Mary'ye bağırır.
- I'm sorry I yelled at Tom.
- Tom'a bağırdığım için özür dilerim.
- I shouldn't have yelled at them.
- Onlara bağırmamalıydım.
- I'm sorry I yelled at Tom.
- Tom'a bağırdığım için üzgünüm.
- Tom didn't have to yell at me.
- Tom'un bana bağırmasına gerek yoktu.
- Tom turned around when he heard someone yell his name.
- Tom birinin adını bağırdığını duyunca arkasını döndü.
- The crowd yelled when he scored a goal.
- Gol attığında kalabalık bağırdı.
- He yells at people all the time.
- İnsanlara sürekli bağırıyor.
- When yelling doesn't work, yell louder!
- Bağırdığın zaman işe yaramazsa daha yüksek sesle bağır!
- I could hear Tom yelling.
- Tom'un bağırdığını duyabildim.
- Why were you yelling?
- Neden bağırıyordun?
- He had the nerve to yell at the judge.
- Hakime bağırmaya cüret edebildi.
- When I asked Dad for more money, he really blew up and started to yell at me.
- Babamdan daha fazla para istediğimde çok sinirlendi ve bana bağırmaya başladı.
- I yelled at him by mistake and I felt really bad.
- Ona yanlışlıkla bağırdım ve kendimi gerçekten kötü hissettim.
- Tom didn't have to yell at me.
- Tom bana bağırmak zorunda değildi.
- What are you yelling about?
- Ne diye bağırıyorsunuz?
- Tom yelled at me for no reason.
- Tom sebepsiz yere bağırdı bana.
- Tom continued yelling.
- Tom bağırmaya devam etti.
- Sami heard Layla yelling through the phone.
- Sami, Layla'nın telefonda bağırdığını duydu.
- Don't yell at me.
- Bana bağırma.
- Sami started yelling at Layla.
- Sami, Leyla'ya bağırmaya başladı.
- I could hear Tom yelling.
- Tom'un bağırdığını duyabiliyordum.
- Tom began to yell at Mary.
- Tom, Mary'ye bağırmaya başladı.
- I'm sick and tired of the way you yell at me.
- Bana bağırmandan bıktım usandım.
- I'm not yelling.
- Bağırmıyorum.
- Something they said must have hit a nerve, so he started yelling at them.
- Söyledikleri bir şey sinirine dokunmuş olmalı ki onlara bağırmaya başladı.
- Tom's yelling.
- Tom bağırıyor.
- Sami heard all this yelling.
- Sami bütün bu bağırmaları duydu.
- I wonder why Tom was yelling at Mary.
- Tom'un neden Mary'ye bağırdığını merak ediyorum.
- I almost yelled at Tom.
- Az daha Tom'a bağıracaktım.
- Tom asked Mary to stop yelling.
- Tom Mary'den bağırmayı kesmesini istedi.
- I shouldn't have yelled at you.
- Sana bağırmamalıydım.
- It's Tom you should be yelling at.
- Asıl Tom'a bağırmalısın.
- I never yell at Tom.
- Tom'a hiçbir zaman bağırmıyorum.
- Tom started yelling.
- Tom bağırmaya başladı.
- You can't yell at me like that.
- Bana öyle bağıramazsın.
- He yelled with pain.
- Acıdan bağırıyordu.
- Tom said Mary yelled at him.
- Tom Mary'nin ona bağırdığını söyledi.
- I don't like it when people yell at me.
- İnsanlar bana bağırdığında bundan hoşlanmam.
- You shouldn't yell.
- Bağırmamalısın.
- The next-door neighbor looked out the window when Tom yelled.
- Tom bağırdığında yan komşu pencereden dışarıya baktı.
- Don't yell at Tom.
- Tom'a bağırma.
- Dan heard Linda yell at the waitress.
- Dan, Linda'nın garsona bağırdığını duydu.
- Tom was too scared to yell.
- Tom bağıramayacak kadar korkmuştu.
- Don't yell at them.
- Onlara bağırma.
- I'm sorry I yelled at her.
- Ona bağırdığım için özür dilerim.
- They yelled.
- Onlar bağırdı.
- I'm sorry I yelled at you yesterday.
- Dün sana bağırdığım için üzgünüm.
- I'm sorry I yelled at him.
- Ona bağırdığım için özür dilerim.
- Tom counted to ten then he yelled at Mary.
- Tom ona kadar saydı ve sonra Mary'ye bağırdı.
- Sami yells at Layla.
- Sami, Layla'ya bağırıyor.
- Tom was hoarse from yelling at the football match.
- Tom'un futbol maçında bağırmaktan sesi kısılmıştı.
- I wasn't the one who yelled.
- Bağıran ben değildim.
- My younger brother is yelling loudly.
- Küçük erkek kardeşim yüksek sesle bağırıyor.
- He yelled with pain.
- O, acıyla bağırdı.
- I'm sorry I yelled at you.
- Sana bağırdığım için özür dilerim.
- Tom has never yelled at Mary.
- Tom, Mary'ye hiç bağırmadı.
- Tom yelled as loud as he could.
- Tom olabildiğince yüksek sesle bağırdı.
- You can't yell at them.
- Onlara bağıramazsın.
- Tom says if you do that, Mary will probably yell at you.
- Tom bunu yaparsan Mary'nin muhtemelen sana bağıracağını söylüyor.
- The police officers took the man who was yelling into custody.
- Polis memurları bağıran adamı gözaltına aldı.
- You can't yell at me like that.
- Bana böyle bağıramazsın.
- I am hoarse from yelling so much.
- Çok bağırmaktan sesim kısıldı.
- Please stop yelling.
- Lütfen bağırmayı kes.
- Tom yelled the way coaches do.
- Tom antrenörlerin yaptığı şekilde bağırdı.
- Stop yelling!
- Bağırmayı kes!
- Dan was screaming and yelling.
- Dan çığlık atıp bağırıyordu.
- Fadil started to yell at Layla.
- Fadıl Leyla'ya bağırmaya başladı.
- Tom always yells at Mary every time she does something stupid.
- Mary ne zaman aptalca bir şey yapsa Tom ona bağırıyor.
- I'm used to Tom always yelling at me.
- Tom'un bana her zaman bağırmasına alışkınım.
- Tom was yelling at Mary.
- Tom Mary'ye bağırıyordu.
- We yelled at her to take care.
- Dikkatli olması için ona bağırdık.
- This is the first time I've yelled at Mary.
- Mary'ye ilk kez bağırdım.
- Sami started yelling at Layla.
- Sami Layla'ya bağırmaya başladı.
- He yells at people all the time.
- O, insanlara her zaman bağırıyor.
- Did Tom yell at Mary?
- Tom Mary'e bağırdı mı?
- You don't have to yell.
- Bağırmak zorunda değilsin.
- Something they said must have hit a nerve, so he started yelling at them.
- Söyledikleri bir şey damarına basmış olmalı ki onlara bağırmaya başladı.
- I didn't mean to yell.
- Ben bağırmak istemedim.
- The police officers took the man who was yelling into custody.
- Polis memurları, bağıran adamı gözaltına aldı.
- All the boys were yelling.
- Bütün çocuklar bağırıyordu.
- Why did you yell?
- Neden bağırdın?
- Tom and Mary began yelling at each other.
- Tom ve Mary birbirlerine bağırmaya başladılar.
- Fadil started to yell at Layla.
- Fadıl, Leyla'ya bağırmaya başladı.
- I shouldn't have yelled at her.
- Ben ona bağırmamalıydım.
- He always yells at me when he is angry.
- Kızgın olduğunda her zaman bana bağırıyor.
- They all yell.
- Onların hepsi bağırıyor.
- Many children are yelling, which is annoying.
- Birçok çocuk bağırıyor, bu da sinir bozucu.
- I continued yelling.
- Bağırmaya devam ettim.
- The police officer yelled at Tom to stop.
- Polis memuru Tom'a durması için bağırdı.
- Tom had never yelled at Mary like that before.
- Tom daha önce Mary'ye hiç böyle bağırmamıştı.
- Tom yelled at me.
- Tom bana bağırdı.
- Tom was too scared to even yell.
- Tom bağırmaya bile korkuyordu.
- I kept yelling.
- Bağırıp durdum.
- Tom yelled loud enough for everyone to hear.
- Tom herkesin duyabileceği kadar yüksek sesle bağırdı.
- You don't have to yell.
- Bağırmanıza gerek yok.
- Mary always yells when she's angry.
- Mary sinirlendiğinde hep bağırır.
- I shouldn't have yelled at Tom.
- Tom'a bağırmamalıydım.
- Tom often yells at Mary.
- Tom sık sık Mary'ye bağırır.
- How long have Tom and Mary been yelling at each other?
- Tom ve Mary ne kadar süredir birbirlerine bağırıyordu?
Show More (306)
|