English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | stick with v. | beraber kalmak (biriyle) | ||
I'm sticking with her. Onunla beraber kalıyorum. More Sentences |
||||
General | stick with v. | üzerinde sebatla çalışmaya devam etmek (bir iş) | ||
General | stick with v. | bırakmamak (bir işi) | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | stick with v. | bir şeyi sürdürmek | ||
Phrasals | stick with v. | sadık kalmak | ||
Phrasals | stick with v. | kendini adamak | ||
Phrasals | stick with v. | yanında kalmak | ||
Phrasals | stick with v. | yanından ayrılmamak | ||
Phrasals | stick with v. | vazgeçmemek | ||
Phrasals | stick with v. | devam ettirmek | ||
Phrasals | stick with v. | devam etmek | ||
Phrasals | stick with v. | aklında kalmak | ||
Phrasals | stick with v. | hafızasında yer etmek | ||
Phrasals | stick with v. | üstüne yıkmak | ||
Phrasals | stick with v. | sırtına yüklemek | ||
Phrasals | stick with v. | üstüne atmak | ||
Phrasals | stick with v. | istemediği biriyle/bir şeyle baş başa bırakmak | ||
Phrasals | stick with v. | esir etmek | ||
Phrasals | stick with v. | başına sarmak |